Cemaat cephesinde Haşim Kılıç coşkusu!
Abone olZaman yazarı Mümtazer Türköne, Haşim Kılıç'ın hükümeti zor durumda bırakan eleştirilerini hayli coşkulu bir yazıyla göklere çıkardı...
İNTERNETHABER.COM
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın hükümeti zor durumda bırakan eleştirileri cemaat cephesinde moralleri düzeltmişe benziyor. Zaman esi yazarı Mümtazer Türköne, Kılıç'ın konuşmasının sonuçlarını yorumladığı yazısında "Hüküm yerine ulaşıyor; koca balonlar o uzun konuşmada tek tek patlıyor ve bütün foyalar meydana çıkıyor." dedi.
"Türkiye, bir ara dönemden geçiyor. Hukuk askıya alındı ve yargı erki kilitlenmiş ve iş yapamaz vaziyette." diyen Zaman yazarı Haşim Kılıç'ın "son kale"yi temsil ettiğini ve hükümetin saldırılarını püskürttüğünü öne sürdü. "Başbakan’ın tehdit ve baskı ile oluşturduğu kara bulutlar dağıldı, iktidarın meşruiyeti sarsıldı. Karizma fena şekilde çizildi." diye yazan Türköne, AYM'nin "hak ve hakikatin" tekrar hüküm süreceğini gösterdiğini savundu.
İşte Türköne'nin yazısındaki ilgili bölüm:
HAŞİM KILIÇ KÜRSÜDE ERDOĞAN'DAN DAHA
YUKARIDA!
Sözün kendisi kadar söyleyen kişi ve söylendiği yer de önemli. Haşim Kılıç, malûmu ilâm etti.
Hepimizin bildiği ve tekrarladığı şikâyetleri bir konuşma içinde insicamlı biçimde sıraladı. İktidarın hukuksuzluğuna isyan etti, yargı üzerinde kurduğu tahakkümü teşhir etti ve haklara, özgürlüklere sahip çıktı. Mesele bu sözlerin doğrudan hukuku ihlâl eden, yargıyı paspasa çeviren güç ve iktidar sahiplerinin önünde, onların gözlerinin içine baka baka söylenmesi. Haşim Kılıç kürsüde, diğerlerinden daha yukarıda. İşin püf noktası bu göreli üstünlükte.
KOCA BALONLAR PATLADI BÜTÜN FOYALAR
MEYDANA ÇIKTI
Başbakan, 17 Aralık’tan beri akla zarar sözleri büyük bir hiddetle
sıralıyor. Yağıyor, gürlüyor, racon kesiyor, ayar veriyor, fırça
çekiyor; bağıra-çağıra herkesi tek tek tehdit ediyor. İktidara
itiraz eden herkes ‘paralel’, ‘casus’, ‘alçak’, ‘vatan haini’
yaftasını gecikmeden yiyor. Hükümet etme ayrıcalıkları ve
vasıtaları ile emrindeki medya gücü birleşince, tehditler hedefini
tutturuyor; lafla kocaman balonlar havalanıyor. Yukarılarda, çok
yükseklerde gezen bu balonlara söz yetiştirmek mümkün değil.
Attığımız oklar hedefe ulaşamıyor; sözün ve yazının tesiri olmuyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı ise protokol gereği tam önünde oturan
Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Meclis Başkanı’nı muaheze ve muhakeme
ediyor. Arada sadece birkaç metre var. Hüküm yerine ulaşıyor; koca
balonlar o uzun konuşmada tek tek patlıyor ve bütün foyalar meydana
çıkıyor.
KARİZMA FENA ŞEKİLDE
ÇİZİLDİ
Kılıç, konuşmasında yer yer polemiğe varan ve hukuk sınırlarını
aşan çok sert mesajlar verdi. Ortalıkta iktidara dizgin vuracak
hiçbir güç kalmayınca, bu kadar şiddetli olması kaçınılmazdı.
Yanlış bir şey var mıydı? Olmadığına göre önemli olan sonucu:
Başbakan’ın tehdit ve baskı ile oluşturduğu kara bulutlar dağıldı,
iktidarın meşruiyeti sarsıldı. Karizma fena şekilde çizildi.
HÜKÜMETİN TEPKİSİ GÖSTERDİ Kİ SON KALE
SALDIRIYI PÜSKÜRTTÜ
Dün, hükümet medyasının ve sözcülerinin verdiği tepkiler ‘son
kale’nin saldırıyı püskürttüğünü gösteriyor. Hiçbir şey tesadüf
değil. Adalet Bakanı, hazır bir metin üzerinden konuşmayı sıcağı
sıcağına eleştirirken Başbakan muhatap olmuyor; ağır silahlardan
biri olarak Arınç cepheye sürülüyor.
ERDOĞAN KÖŞK İÇİN YİNE CEMAATİ
KULLANACAK
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik temel stratejisi yerel
seçimlerle aynı. Cemaat’i düşman ilan ederek sonuca gitmeye
çalışacak. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın karşısına çıkması bu
yüzden tatsız bir durum. Muhalefet eden herkesi itibarsızlaştırmaya
çalışırken bütün yumurtalar aynı sepete giriyor. Haşim Kılıç’ı
erken bir algı operasyonu ile yok etmeye kalktıklarında
kullanabilecekleri ‘paralel’ iddiasını kendi elleriyle yok ettiler.
Bir kişi hem İBDA-C mensubu hem de ‘paralel’ olamayacağına
göre?