Çelik, Atina'dan jest bekliyor
Abone olMilli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Heybeliada Ruhban Okulu'na karşılık Yunanistan'dan karşı adım bekliyor.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Heybeliada Ruhban Okulu’nun
daha fazla kapalı tutulmaması gerektiği inancında olduklarını,
ancak Yunanistan’ın da Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunlarına
ilişkin iyi niyetini ortaya koyması gerektiğini söyledi. Avrupa
Konseyi Eğitim Bakanları 21. Daimi Konferansı’na katılmak üzere
Atina’ya gelen Çelik, Yunanistan Eğitim Bakanı Petros Eftimiu ile
görüştü. Çelik, yaklaşık bir saat süren görüşmeden sonra yaptığı
açıklamada, Eftimiu ile iki ülke arasındaki eğitim ve azınlıkların
sorunları konularını ele aldıklarını belirtti. Görüşmede,
azınlıkların eğitimiyle ilgili gündeme gelen Heybeliada Ruhban
Okulu’nun açılması konusunu değerlendirdiklerini söyleyen Çelik,
şunları kaydetti: “Biz, 32 yıldır kapalı olan Heybeliada Ruhban
Okulu’nun daha fazla kapalı tutulmaması gerektiği kanısındayız.
‘SÜREKLİ ADIM ATAN TÜRK TARAFI OLAMAZ’ Ancak, bu alanda atılacak
adımlar Batı Trakya Türk ve İstanbul Rum Azınlığı’na ilişkin
düzenlemeleri yapan Lozan Anlaşması’na göre mütekabiliyet esasına
dayalı olmak durumundadır. Sürekli adım atan Türk tarafı olamaz.”
Çelik, Eftimiu’nun ise Ruhban Okulu’nun açılması konusunu AB
müktesebatına uyum çerçevesinde ele alınması gereken bir konu
olduğu yaklaşımını taşıdığını belirtti. Ruhban Okulu’nun
açılmasının tek başına Milli Eğitim Bakanı olarak kendisinin karar
vereceği bir konu olmadığının da altını çizen Çelik, İstanbul Fener
Rum Patriği Bartholomeos ile görüştüklerini ve kendisinin konunun
altyapısının incelenmesi için çalışma başlattığını açıkladı. BATI
TRAKYA’DAKİ AZINLIKLAR Patrik Bartholomeos’un bazı vakıf mallarının
yeni gereksinimler çerçevesinde kullanımına izin verilmesini de
istediğini ve kendisinin buna sıcak baktığını söyleyen Çelik, şöyle
konuştu: “Kuşkusuz, bu konuların tümü Yunanistan’ın Batı Trakya
Türk Azınlığı’nın sorunlarına ilişkin tutumuyla bağlantılıdır. Eğer
sen Batı Trakya Türk Azınlığı’nın etnik kimliğini kabul etmezsen,
vakıflarını devletleştirip kapatırsan, kendileri müftü seçmişken
müftü tayini yaparsan, bu olmaz. Türk Azınlığı’nın kendi müftüsünü
seçmesi bir ihsan ya da ikram değildir. Doğal olanı budur. Aksi
halde hep adım atan taraf Türk tarafı olamaz.”