Televizyon ekranında ilk gördüğümde bana “Hadi canım, Türkiye’de bu da mı oldu sonunda” dedirten kadın karşımda... Tepeden tırnağa siyahlar giymiş, çarşaf değil ama... Güler yüzlü, hoş sohbet... O, ‘çarşaflı stand up’çı Hatice Çöpoğlu... İki çocuk annesi, eğitimli bir kadın... Kapalı... Dindar olmayan bir ailenin tek çocuğu... Asıl mesleği laborantlıkmış. Peki muhafazakar görünümlü bu kadın ne oldu da kendini sahnelere attı? MEMURİYETTEN ATILDIM Kaç yaşındasınız? Aileniz nereli? Eğitiminiz nedir? Erzincan doğumluyum ama İstanbul’da büyüdüm. 40 yaşındayım... Ailenin tek çocuğuyum. 10 yıl Cerrahpaşa’da laborant olarak çalıştım. Devlet memuruydum. Daha sonra iki yıl bir gıda firmasında çalıştım, ardından uluslararası bir firmanın distribütörlüğünü yaptım. Ondan sonra da böyle bir maceraya atıldım işte... Ailenizde kapalı kimse yokmuş, doğru mu? Evet yok... Siz ne zaman örtündünüz? 19 yaşındaydım. Namaz kılıyordum ama örtüneceğimi ben de düşünmüyordum önceleri... Aileden gelen bir din kültürüm de yok benim. Sizin kapanmanıza nasıl tepki gösterdiler? Çok şaşırdılar ve kızdılar... Annem çok sert tepki göstermişti. Baş örtüsünden çarşafa neden geçtiniz peki? Zaten koyu renk baş örtüsü takardım. Çarşaftan farkı yoktu. Benim için çarşaf daha rahat. Hemen üstünüze atıp çıkabiliyorsunuz. Ama şu anda üzerinizde gördüğüm çarşaf değil. Siyah bir baş örtüsü ve pardösü giymişsiniz. Stand-up kıyafetim bu benim. Sahnede gizli kamerayla falan çekilirim korkusuyla rahat davranamıyorum. Televizyon programlarında ve röportajlarda bu kıyafeti giyiyorum. Ama günlük hayatımda çarşaflıyım. ÇARŞAF GİYMEK ZOR İŞ Niye özellikle çarşaf peki? Dikkat çekmek için mi? Hayır, çarşaf sıradanlaştırıyor insanı... Daha rahat gözlem yapıyorum. Onu giyince ne eğitiminiz belli oluyor, ne de nerede yetiştiğiniz... Öyle olunca farklı muameleler görüyorsunuz. Stand up malzemesi çıkıyor. Ama İstanbul sokaklarında çarşaflı kadın sayısı fazla değil. Bu anlamda göze batıyor olabilir misiniz? O kısmı beni ilgilendirmiyor. Örtü olayında insanların ne düşündüğüne takılmıyorum. Örtünmek benim de zor kabul ettiğim bir şey. Zorlanarak yaptığım bir emir. 20 yılı geçkin süredir namaz kılıyorum ama her seferinde kendimi zorlayarak abdest alıyorum mesela... Erkekler görmesin diye örtünmüyorum ben. EŞİM ÇOK DESTEK OLDU Evli, iki çocuklu, kapalı bir kadının aklına stand up yapma fikri nasıl gelir? Cem Yılmaz'ı çok beğeniyordum. Bir gün bir şimşek çaktı kafamda, "Bir sürü anı var. Sokakta, bu kıyafetle yaşadığım bir sürü şey var. Ben stand up yapacağım" dedim. Kıyafeti engel gibi düşündüm önce ama vazgeçmedim. Ve bunu eşimle paylaştım. Eşiniz ne dedi? Eşim güldü önce, “Dalga geçiyorsun” dedi. Ciddi olduğumu anlayınca salon tutmamda yardımcı oldu. Bakırköy’de salon bulabildik. İlk gösteriye 100 kişi geldi. Tepkiler nasıl oldu? O ara CHP’nin çarşaf açılımı vardı. Ondan bir hafta sonra benim gösterim oldu. Salona basın mensupları yığıldı. İçeri giren muhabirlerden biri gösteriyi gizlice kamerayla çekmiş. O akşam Star Haber’de yayınlandı. Biraz müstehcen, kadınlar arasında yaptığım, hiç olmadık esprileri gösterdiler. Çok utandım ve üzüldüm. Kendimi bir süre eve kapattım. EVLİLİK PROGRAMLARI İYİ MALZEME Gösterilerde kadın olmanız mı yoksa dindarlığınız mı ağır basıyor? Hiçbiri... Gösterilerime her kesimden insan geliyor. Herkesin gülebileceği türden espriler yapıyoruz. Neler anlatıyorsunuz mesela? Okul hayatından, iş hayatından anılar anlatıyorum. Evlilik programlarını ti’ye alıyorum, ancorhmen’ler benim için büyük malzeme... REYTİNG REKORU KIRARIM Sahnedeyken aklınıza bir şey gelip de “Söylersem ayıp olur” düşüncesiyle yuttuğunuz oldu mu hiç? Rahatsız edecek, perdesiz espriler yapmıyorum, perdeliyorum. Yani sizinkine ‘muhafazakar stand up’ diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Muhafazakarlığı kattığınız zaman sahne olayı da olmaz. Bu kıyafetle sahnede mimikleri, jestleri vermek zor olmuyor mu? Sahnede kaşı gözü iyi oynatıyorum. Ama o karanlıkta kaşı gözü seçmek de zor olur. Işığı ayarlıyorlar yüzüm görünsün diye. Seyircilere “Beni görebiliyor musunuz? Yüzümü... Zaten başka yerimi isteseniz de göremezsiniz” diye espri yapıyorum. Televizyondan teklif geldi mi? Gelmedi ama ben radyo programı yapmak istiyorum. Düşüncesine bakmadan hangi radyo projemi onaylarsa çalışmak istiyorum. Televizyon programı yapma teklifi gelirse de kabul ederim. Eminim reyting rekorları kırar. YAPTIĞIM TİYATRO DEĞİL Ekranda sizi erkekler de izleyecek ama... Nasıl olacak? Kameraya konuşurken çekinmem ama sahnede rahatsız oluyorum. Eşimin bile izlemesini istemem. Peki tiyatroyla ilgili herhangi bir eğitim aldınız mı? Yaptığım tiyatro değil. Oyunculuk yeteneğim de yok zaten. ÇOK KAZANIRSAM BEN DE CİP ALIRIM Kendinizi güzel buluyor musunuz? Gençken belki... Şimdi güzel olduğumu düşünmüyorum. Lisedeyken saçıma başıma çok önem verirdim. Hatta teneffüslerde saçıma bigudi sarardım. Cem Yılmaz’ın dişi rakibi olarak gösteriliyorsunuz. Benim için büyük bir iltifat bu. Cem Yılmaz’dan bir kere daha özür diliyorum, böyle olsun istemezdim. Siz de güldürüyorsunuz insanları o da... Ne farkınız var? Ama o çok iyi... Sizin de araba merakınız var mı Cem Yılmaz gibi? Severim tabii, cipi çok severim... Çok para kazansam istediklerimi alırım. Hiç vicdan azabı da çekmem. ŞAHAN’A KİMSE ENGEL OLAMAZ Ata Demirer, Şafak Sezer, Şahan Gökbakar gibi komedyenler hakkında ne düşünüyorsunuz? Ata Demirer’i de beğenirim, Şafak Sezer’i de... Yılmaz Erdoğan şimdi sahnede değil ama sahnede olmalı, kalemi çok kuvvetli onun... Tolga Çevik’i seviyorum. Bir de Cengiz Küçükayvaz’ı çok beğenirim, çok gülüyorum, enerjisi, duruşu falan çok güzel. Şahan Gökbakar’ı bir röportajından sonra çok sevdim, çok doğal, çok güzel konuştu orada. SİYASETİ SEVMİYORUM Ne demişti ki? Hayatından bahsetti, hiç tanımıyormuşuz açıkçası. O çocukta öyle bir nasip var ki, onu gelip buluyor. İstediği kadar onu paralamaya çalışsınlar, ya da işleri eleştirilsin o nasipli... Onu nasibi gelip buluyor, ona engel olamazlar. Zaten öyleymiş, her yerde dikkat çeker, işleri toparlarmış. Konuşma tarzınız çok etkileyici. Politikayı düşündünüz mü? Hiç düşünmedim, bundan sonra da düşünmem. Hiç sevmediğim bir şey siyaset. Başımıza düzgün insanlar gelsin, memleket için çalışsınlar. Kaynak: sabah.com.tr / Deniz Ayyıldız