Yapılacak referandum seçim kampanyaları için her bir siyasi
partinin üyeleri ya da STK üyeleri halka
“tercih nedenlerini” anlatabilmek
için çalışıyorlar.
Bu görüntüler olması gereken ve çalışma yapılması gereken
zamanlar olarak karşımıza çıkıyor. Bundan doğal bir süreç yok şu
anda.
Her kesim kendi inandığı şekilde davasını anlatmaya ve devamında
referandum sonucu için taraftar toplamaya çalışıyor-çalışmalı
da.
Bu çalışmalar esnasında bazen gurur verici, bazen üzücü
enstantaneler yaşanmış olsa da ahlak dışı çirkin görüntülerde
milletin zihnine nakşedilmiş oluyor.
“Yedi
sülalenizi
denize
dökeriz!”,
“hayır
çıkarsa düşmanı
denize dökmüş
kadar
sevineceğiz!”,
“afişimizi
keseni hemen
oraya
asın!”
şeklinde milletimizin zihninde yer eden ahlaka mugayir, tehditkar
çığırtkanlıklara bir yenisi daha eklendi maalesef.
Gene aynı partinin bir üyesi tarafından bu sefer tehdit
mimikleri ve beden dili ile
“defol
git,
sarı
it!” diye küfür
kokan çığırtkanlığın ve ahlak dışılığın fotoğrafı yansımış
oldu.
Bu siyasi
parti için
“halkla
barışıyor” diye
yazıp
çiziyorlar, ne
var ki her
geçen gün biraz
daha halktan
kopuyor maalesef…
Halk ile barışık yaşamak sadece küçük alanlar ve mekanlarda
seçim öncesi yapılan propagandalar esnasında sahte ve yapmacık
tavırlar ile olmaz.
Gerçekten CHP halk ile barışık bir şekilde siyasetini
yapmalıdır. Zira kendi ismi içerisinde var olan
“Halk”
kavramından çok uzak bir şekilde siyaset yapıyorlar.
Barışıyoruz dedikleri halka küfür etmek, tehdit etmek, sövmek ya
da faşizan bir şekilde aşağılamak ismi ile müsemma olarak siyaset
yapmanın çok ötesinde…
Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu “Cumhuriyet” ve devamında yanına
“Halk” eklenerek kurulan partinin hem Cumhuriyet ilkelerinden hem
de Halk’tan kopuk olmaları doğal olarak karşılanabilir mi?
Zira bu kadar kopuk hareket etmek hem parti sevdalılarına hem de
etrafındaki sair insanlara zarar veriyor!
Halkla barışabilmesi
için
CHP’nin
önce geçmişiyle
yüzleşerek iç hesaplaşmayı yaşaması
ve hesaplaşma neticesinde bunu ispat
etmesi gerekiyor…
Ama tam aksine gütmeye çalıştıkları siyaset gaf, nutuk,
sövmelerle, kınamalarla, lânetlemelerle sürüyor..
Düşünsenize yeniden bu zihniyetin başımıza iktidar oluşunu!
Allah muhafaza zulmün çukurlarında ufalarlar
halkı!
Sonra da diyorlar ki CHP neden bu ülkede iktidar olamıyor.
Evet, önce kendi geçmiş tarihlerine bakarak yüzleşmeleri ve bu
duruma çözüm üretmeleri gerekiyor.
Bu tavsiyem samimi bir düşünce ile ülkemizin siyasi arenasının
ve jargonunun daha temiz bir zeminde yürümesi içindir.
Zira ilk reel
seçimlerde (1950)
milli irade
tarafından indirilen
bu zihniyet,
ondan sonra
gerçekleştirilen bütün
reel seçimleri
de kaybedip
iktidarsızlığa mahkûm
oldu…
Bu tarihten sonra da ya darbe ile ya da koalisyonlar ile
iktidarların ortağı oldu.
Halkından kopuk
ve halkı ile
barışık olamamanın
ispatı olarak
bir dönem kendi
halkına seçimde
arzuladıklarını alamadıkları
için “nankör
millet” bile
demişlerdi..!
Referandum seçim kampanyası sürecinde maalesef vuku bulan
enstantaneler geçmiş seçim tarihlerinde de mevcuttu!
Geçmişinde
kıtlık,
karne, yokluk
ve yoksulluğun
yanında aynı
zamanda baskı,
şiddet,
zulüm,
hakaret, tehdit
olduğu için
“Halk”
bu zihniyeti
iktidara
getirmiyor!
Halka tepeden bakan, halkın değerlerini yok sayan bir oluşumun
üyeleri şimdi de kalkıp küfür, tehdit ve hakaret ediyorlarsa kusura
bakmasınlar.
Bu halk önünüzde ayakta bekleyerek sizi dinlemez!
Bu şekilde bir siyasi strateji ile ideolojik taraftar toplamanın
haricinde gerçek manada halk taraftarı toplanamaz!
Az buçuk “ne
diyor acaba”
diye meraktan önünüzde toplanan halk bu vatanın polisine ya da
milletine söven bir konuşmacıyı terk eder tabi ki.
Terk eden halkın arkasından
“Ben
buradayım, daha
söyleyeceklerim
bitmedi. Nereye
gidiyorsunuz.
Gitmeyin!” diye bağırmakla
kalırsınız!