'Çamaşır suyu ekleniyor' deyip sütte mide bulandıran hileleri uzman isim açıkladı
Abone olHacmi artırmak için sütte birtakım hilelere başvurulduğunu belirten Gıda Mühendisi Prof. Dr. Yeşim Ekinci, uyarılarda bulundu.
Doğru sütün hastalık yapan mikropların olmadığı, antibiyotiğin
yer almadığı, kontrolden geçmiş süt olduğunu belirten Yeditepe
Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı
Prof. Dr. F. Yeşim Ekinci, 1 Haziran Dünya Süt günü öncesi önemli
açıklamalarda bulundu. Hastalık yapan mikroorganizmaların
kaynatma ya da pastörizasyon işlemiyle sütten uzaklaştırılacağını
ifade eden Prof. Dr. Yeşim Ekinci, "Özellikle çiğ sütün içerisinde
hastalık yapan mikroorganizmalar bulunduğundan tüketilmeden önce
ısıl işlemden geçmesi gerekiyor. Endüstriyel şartlarda bunu
pastörizasyon veya UHT adı verilen sterilizasyon işlemiyle
gerçekleştirebiliriz. Ev şartlarında bunu kaynatma ile
gerçekleştirme şansımız var" diye konuştu.
Sütteki hilelere de dikkat çeken Prof. Dr. Yeşim Ekinci "Maalesef
sütte enteresan hileler var. Onlardan bir tanesi sütün hacmini
artırmak amaçlı içerisine çamaşır suyu katılması. Sütte
karşılaştığımız bir başka hile ise yağının çekildikten sonra
içerisine bitkisel yağ eklenmesi. O nedenle sütü kontrollü
şartlarda alabilirseniz bu tür hilelerin tespitinin ardından
tüketmiş olursunuz. Tarım ve Orman Bakanlığı sistematik olarak
kontrolleri gerçekleştiriyor. Bu konuda hile yapan firmalar da ifşa
ediliyor. Bunlar üzerinde risk değerlendirmesi gerçekleştiriliyor.
Bu sistemli olarak sürekli yapılan bir işlem. Özellikle iyi üretim
koşullarının uygulandığı kaliteli ve kaynağını bildiğimiz sütü
tüketmek çok önemli. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kontrol
mekanizmalarıyla birlikte bu hilelerin oranları da ciddi ölçüde
azaldı. Ancak merdiven altı işletmeler dediğimiz kayıt dışı üretim
yapan işletmelerde bu tür sorunlara rastlayabiliyoruz." ifadelerini
kullandı.
"Büyük riskler oluşturuyor"
Çiğ sütün çok hızlı bozulabilen bir ürün olduğunu hatırlatan Prof.
Dr. Ekinci, "O nedenle aldığımız sütün kaynağını bilmemiz çok
önemli. Çiğ süt bizler için nasıl bir beslenme kaynağı ise
mikroplar için de çok önemli bir beslenme kaynağı. Çiğ sütün büyük
işletmeler tarafından üretim şartlarında soğuk sistem içerisinde
gönderilmesi ve ısıl işlem sonrasında pastörize ya da UHT olması ve
soğuk zincirle markete iletilmesi gerekiyor. Sütü aldığımız yerde
hangi şartlarda korunduğu önemli, kaynağının nereden geldiğini
bilmediğimiz sütler büyük riskler oluşturuyor" dedi.
"Beslenme değeri açısından daha zengin
olabilir"
Sokaktan alınan sütün kaynatma işleminin besin değeri açısından da
önem taşıdığını anlatan Ekinci, "Sütte uzun süreli kaynatmayla
besin değerinin daha fazla düşmesine neden olabiliyoruz. Evde
yaptığımız kaynatma işleminde 100 dereceye çıkıyoruz. Hâlbuki
endüstriyel pastörizasyon adı verilen işlem 63-65 derecede 30-32
dakika veya 71-74 derecede 15-30 saniye yapılıyor; endüstriyel
pastörizasyon işlemleri daha hijyenik şartlarda kontrollü ve kısa
süreli yapıldığı için beslenme değeri açısından daha zengin
olabilir." diye konuştu.
"Isıl işlem ise bunları tamamen öldürebilir"
Çiğ süt kaynağını bildiğimiz bir üreticiden elde edildiyse eve
getirildikten sonra ısıl işlem sonrası gayet iyi bir şekilde
tüketilebilir. Süt mikroorganizmalar için çok zengin bir kaynak
olduğundan çok hızlı çoğalabilirler. O nedenle üretim şartlarından
tüketicinin sofrasına gelene kadar o mikroorganizmalar çoğalabilir.
Örneğin, Brusella bakterisinin yol açtığı Brusella hastalığı, çiğ
sütün yeterince ısıl işlemden geçirilmemesi sonrası yaşanan bir
hastalık. Ülkemizde özellikle Akdeniz bölgesinde yaygın görülüyor.
Isıl işlem ise bunları tamamen öldürebilir. Tüketici olarak eğer
bir belge sağlanabiliyorsa onu görmeliyiz. Süt kabul şartları var”
değerlendirmesinde bulundu.