Çakmakçı çakmağı taşa vurdu
Abone olEleştirmen Osman Çakmakçı'ın "80 şiiri geçersizdir" sözleri şiir dünyasında tepkilere sebep oldu. Ünlü şair Hilmi Yavuz yorum yapmazken, Lale Müldür tepkisini gizlemedi.
1980 kuşağı şairleri Osman Çakmakçı'nın "80 şiiri geçersizdir ve
tasfiyesi kaçınılmazdır!" görüşüne yanıt verdi. 80 şiirini
tartışmaya açan Çakmakçı, Türk şiirinin özellikle 1980'lerde
gerçekliğini kaybettiğini, bu dönemde yazılan şiirin yapay olduğunu
iddia etmişti. Şairlerden Tuğrul Tanyol, bunun bir tartışma değil
düzeysiz bir saldırı olduğunu; Lale Müldür, bir tek 80 kuşağında
değil her dönemde iyi şiirin az olduğunu; küçük İskender 80
şiirinin oldubittici bir mantıkla değerlendirilemeyeceğini
söylerken, Adnan Özer de "Osman bir zamanlar benim şiirimi okurken
ağlardı" diyor.
Muhatabım değil
Hilmi Yavuz: Osman Çakmakçı'yı tanımıyorum. Kendisinin benim
hakkımda söyledikleri beni hiç ilgilendirmiyor. Ayrıca
söylediklerinin, üzerinde durulmayı gerektirecek şeyler olmadığını
düşünüyorum. Çakmakçı benim muhatabım değildir.
Geçmişte de saldırıldı
Tuğrul Tanyol: Kabak tadında, yok babında bir tartışma. Bu mesele
üç beş yılda bir konu sıkıntısı çeken medyanın gündemine gelir.
Açıkçası uzun uzadıya kendi gündemimde tutmaya niyetli değilim.
Arayan bulur, yıllar önce Milliyet gazetesindeki bir yazımın konusu
'Şiir toplumdan değil toplum şiirden kopuktur' idi. Toplumun
lumpenleşmesinin, şiiri de lumpenleşmeye doğru çekme doğrultusunda
harekete geçtiğini söylüyordum. Kimse şairlerden şiiri televoleler
düzeyine indirmelerini beklemesin. Bunu yapanlar var, ama onlara
şair demiyoruz... Bu suçlamaları getirenlerse onları şair sanıyor.
80'ler şiirine geçmişte de saldırı oldu, o saldırılar da bunun gibi
düzeysizdi.
Utanıyorum
Adnan Özer: Bu yapılan, son derece insanlık dışı ve utanç verici
bir durum. Kişilerin bir akımı, estetiği geçersiz sayması ne kadar
anlamlıdır bilinmez. Kişiler istedi diye bir akım tasfiye edilmez;
bunu, toplum yapar. Toplumların da bir belleği var çünkü, neyin
sürüp neyin tasfiye olacağına toplum karar verir. Tarihte ne
babayiğitler çıktı, ama şimdi hiçbirinin esamisi okunmuyor. Bu
çocuk, zamanında benim şiirlerimi okuyup ağlardı; demek ki yalandan
ağlıyormuş. O zaman, 'Senin şiirin yapay, organik değil' deseydi
ya. Ben hiçbir iddiada bulunmuyor, utanıyorum...
Türkiye'de üç şair var
Lale Müldür: Bu tartışma için benim söyleyecek sözüm yok ama şiir
için var. Post-kapitalizmin en büyük düşmanı olan şiir öldürülmeye
çalışılıyor. Neden? Çünkü bir kalem ve bir kâğıda bakar şiir.
Türkiye'de gerçek anlamda şair var mıdır derseniz ben size üç isim
sayabilirim ancak: Enis Batur, Ahmet Güntan ve ben.
Gerçeklik payı yok değil
Turgay Nar: Osman Çakmakçı'nın haklı olduğu yerler de var haksız
olduğu yerler de. Bir kere, bir kişi tutup bir kuşağı tasfiye
edemez. Elbette ki her kuşakta yapay şiirler yazan şairler vardır.
Bu kişiler de zaten tarihin içerisinde yok olup giderler. İyi
olanlarsa yarınlara kalır.
Sadece okurlarıma hesap veririm
Küçük İskender: 80'lerin tahribatı yalnızca politik faşizmle
sınırlı kalmadı; günümüzde buna edebi faşizm, edebiyat cuntası ve
yandaşları karıştı; kaçınılmazdı; babasından dayak yiyen, çocuğunu,
arkadaşlarını döverek rahatlatır kendini.
Asla yazdıklarım ve yazacaklarım alıntılarla, anlaşılmaza gönüllü
viyadüklerle süslü olmadı. Suskunluğa paye dağıtırken 'pardon, ben
zaten onlardan değildim' diyen, savunurken ise, 'ben savunuyorum
ama sanmayın ki ordayım' diye mırıldananların ahlaki duruşuna şahit
oluyorum. Sanırım 2000'leri yazmaktan çok konuşan, kökü geçmişteki
şahıslar belirleyecek. Ben 80'lerdenim. Ataol'a kızarım, Attila'ya
kızarım, günü gelir Orhan Veli'yi de sevmem, Cahit Sıtkı'yı da;
ancak onlarsız olamayacağımın, onlarsız hiç olduğumun da
farkındayım. Bu, Haydar'ın dediği gibi vefa değildir; bir eğitimin
basamaklarının farkında olmaktır. Vefa, etki tepkiyle gelişir;
mistik kanalları vardır; oysa 80'lerin derdi bu sayılmamalı:
'Bayramlarda 'geleneksel'in elini öpme eziyeti'ne katlanmaz 80'ler.
Mecburiyetten çok, mesuliyettir oradaki. Bu, aşktır. Şiire ait
olabilene dair aşktır. Asıl mesele, 80'lerden sonra yazanların ve
düşünenlerin şiire olan aşklarının bitmiş olmasıdır.
80'lerde yazan biri olarak hesap vereceksem, bir tek okur
dostlarıma veririm; hem de öyle sırf edebiyatla paketlenerek de
değil; sinemasıyla, müziğiyle, resmiyle, tiyatrosuyla; hani akımsa
akım, dönemse dönem, topyekûn sanatçılarıyla. 'Oldubittici
mantık'la 80'leri değerlendiremem.
Haber: Derviş Şentekin
Kaynak: