Çağın vebası 'uyuşturucu'
Abone olAfyondan elde edilene eroin, ham kenevir ve sakız kenevirden elde edilen esrar, sentetik uyuşturuculardandır.
Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu ile Mücadele Avrupa Başkanı
ve Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Müşaviri Edip Aktaş, sentetik
uyuşturucularının önümüzdeki yıllarda dünyanın başını ağrıtacağını
belirterek, Türkiye'nin sentetik uyuşturucu tacirlerinin hedef
pazarı olduğunu ileri sürdü. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ)
tarafından düzenlenen konferansta, BM Uyuşturucu ile Mücadele
Avrupa Başkanı ve Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Müşaviri Edip
Aktaş, çağın vebası "uyuşturucu" konusunda öğrencilere geniş bilgi
verdi. Aktaş, "Uyuşturucu nedir?" diye sorulduğunda bunu tanımlasak
mı? Tanımlamasak mı? diye zorluk çektiğini söyledi. Uyuşturucuyu
tanımladığı zaman sanki reklamını yapmış ve insanları
özendiriyormuş gibi olduğunu söyleyen Aktaş, "Ama bir gerçek var
ki, bu tanımı yapmak zorundayız. Tanımla beraber uyarıyı yapmak
zorundayız. Uyuşturucu kullanıldıkları anda kullanıcılar üzerinde
ağrı kesici analizi, uyuşturucu narkoz, gevşeme ve zinde hissetmek
hali yapan maddelere denir. Genel olarak uyuşturucu yapıldıkları
maddelere göre türlere ayrılırlar. Afyondan elde edilene eroin, ham
kenevir ve sakız kenevirden elde edilen esrar, koka yaprağından
elde edilen kokain ve kimyasal maddelerden elde edilen sentetik
uyuşturuculardır. Uyuşturucular da kendi arasında ayrıma tabi
tutuluyorlar, o da şudur, sert uyuşturucular, yumuşak
uyuşturucular. Sert uyuşturucular eroin, kokain ve sentetik
uyuşturucular, yumuşak uyuşturucu ise ham kenevir ve sakız
kenevirden elde edilen esrardır. Bu ayrım şu açıdan önemli bazı
ülkeler yumuşak dediğimiz uyuşturucuyu belli koşullarda ve belli
yerlerde içmeyi serbest bırakıyorlar. Ama sert uyuşturuculara izin
vermiyorlar" dedi. "DÜNYADAKİ UYUŞTURUCULAR VE UYUŞTURUCU TRAFİĞİ"
Eroinin ham maddesi olan Afyon üretim alanları, yani dünya afyon
üretiminin yüzde 70'inin Güney Doğu Asya'da Myanmar'da üretilmekte
olduğuna dikkat çeken Aktaş, "Afyon üretiminin, yüzde 21'i
Afganistan ve yüzde 9'unu diğer ülkeler yapmaktadır. Dünya afyon
üretimi 4 bin 700 tondur. Geçen seneye kadar Myanmar ve
Afganistan'ın yeri değişik idi. Yani Afganistan dünya afyon
üretiminin yüzde 70'ini karşılıyordu. Myanmar yüzde 23'lerde üretim
alanını kapsıyordu. Afganistan'a ABD'nin müdahalesi sonucunda yer
değiştirdiler, Afganistan gitti Myanmar geldi. Şimdi Myanmar'a
müdahale ederseniz bu seferde başka Afganistan çıkacaktır. Bu
karşımızdaki söktürün acımasızlığını göz önüne sermek açısından
önem arz ediyor. Eroinin trafiği Myanmar'ın olduğu Güney Doğu Asya
Bölgesi'nden en önemli trafik yolu Türkiye, bir diğeri Tacakistan
üzerinden Rusya, bir diğeri ise Kızıldeniz ve Akdeniz üzerinden
Batı Avrupa'ya ulaşıyor. Güney Afrika üzerinden Kuzey Amerika yine
Pasifik Okyanusu üzerinden Amerika'ya ulaşıyor. Eroin Avrupa'ya
geliyor Avrupa'dan da eroinin en önemli maddesi de Myanmar'a
gidiyor. Yani bir taraftan ham madde geliyor, öbür taraftan mamul
madde olarak geri dönüyor. Burada da sistemin acımasızlığını
görülüyor. Türkiye'de uyuşturucu ile mücadele başarılı bir şekilde
yürütülmeye başlayınca kendisine yeni bir yol bulmak zorunda
hissetti eroin tacirleri ve nitekim alternatif yol olarak
Tacikistan üzerinden Rusya öne çıktı. Ne kadar mücadele edilirse
edilsin tacirler yine bir yol buluyorlar" diye konuştu. Koka
yaprağının üretim alanlarının ise Bolivya, Peru ve Kolombiya
olduğuna işaret eden Aktaş, "Koka yaprağı üretim alanları Bolivya,
Peru ve Kolombiya bur da bir değişiklik yok. Özellikle Kolombiya'ya
müdahaleler yapılmasına rağmen maalesef istenilen neticeler elde
edilemedi. Bu uyuşturucu sektörü 700 veya 800 milyar dolarlık bir
sektördür. Yani Türkiye'nin ithalatını ve ihracatını ele aldığımız
zaman 8 tane Türkiye yapıyor. Kokain, Güney Amerika'nın kuzeyinden
Kuzey Amerika'ya, Batı Avrupa'ya, Hindistan ve Avustralya'ya
yöneliyor. Şimdi 2 pazar daha çıktı. Hindistan ve Avustralya birde
Afrika'nın batı kısmı. 300 bin ton koka yaprağı üretimi yapılırken
bundan elde edilen kokain ise 900 ton civarındadır" şeklinde
konuştu. Aktaş, dünya üzerinde ne kadar esrar üretimi yapıldığı,
yapılan bütün çalışmalara rağmen öğrenilemediğinin altını çizerek,
bunun kenevirin saksılarda dahi yetiştirildiğinden kaynaklandığını,
en önemli üretim alanının Güney Doğu Asya, Afganistan, Güney
Afrika, Güney Amerika'nın kuzeyi ve imalatçı olarak ta Meksika
olduğunu vurguladı. Aktaş, şunları söyledi: "MİLENYUMUN BELASI
SENTETİK UYUŞTURUCU" "Bugüne kadar aklımıza uyuşturucu dediğimiz
zaman esrar, eroin, kokain geliyor idi. Şimdi milenyumun belası
diye adlandırılan sentetik uyuşturucular var. Maalesef önümüzdeki
yıllarda en fazla başımızı ağrıtacak olan, en fazla güvenlik
birimlerinin başının ağrıyacağı maddeler bunlar. Sentetik
uyuşturucunun merkezi, Batı Avrupa'dır. Hollanda, Belçika ve son
zamanlarda da Almanya'dır. En yaygın olarak bilinene extacydir.
Trafiği ise Batı Avrupa'dan Kuzey Amerika'ya, Güney Amerika'ya,
Afrika'yadır. Şimdi burada da karşımıza yeni bir pazar çıkıyor.
Türkiye üzerinden Ortadoğu'ya ve Kuzey Doğu Asya'dan Japonya'ya
dağılımı yapılıyor. Maalesef sentetik uyuşturucular ile ilgili
dünyayı büyük sıkıntılar beklemektedir. Bu duruma Türkiye açısından
baktığımızda son yıllarda Türkiye'de güvenlik güçleri esrar, eroin
ve kokain ile büyük mücadele vermiş ve yakalama oranları düştükçe,
eroin, esrar ve kokainin trafiğinin başka yollara kaydığını
gösteriyor. Ancak sentetik uyuşturucu yakalamalar artıyor. Bu da
sentetik uyuşturucunun arttığını gösteriyor." Her uyuşturucu
kullananın bir pazarlamacı olduğunu öne süren Aktaş, şunları
söyledi: "Bir mal üretilir bunu profesyonel pazarlamacılara teslim
edersiniz ve ettiğiniz insanların bu ürünler hakkında bilgisi
olması gerekmektedir. Ancak uyuşturucu pazarlamacılarının her hangi
bir bilgisi olmasına gerek yok, kullanmaları yeter. Dolayısıyla her
uyuşturucu kullanan bir pazarlamacıdır. Bu pazarlamacılık
profesyonel düzeyde değil, amatör düzeyde yapılmaktadır. Yani bu
pazarlamacıların beklentileri bu işten büyük para kazanmak değil,
bir sonraki uyuşturucusunu bedavaya getirebilme çabasıdır.
Uyuşturucu ağının ciddi pazarlayıcıları da var. Onlar uyuşturucu
ağının en önemli unsurunu teşkil ediyor. Onlara ulaştığınız zaman
en büyük darbeyi vurmuş oluyorsunuz. Onlara ulaşmak da maalesef her
zaman mümkün olmuyor. Bir uyuşturucu taciri için uyuşturucusunu
kaptırmak önemli değil, en önemli şey ağın meydana çıkartılmasıdır.
Polis de, asker de gümrük de bununu için uğraşıyor. Onlarda ağın
ortaya çıkmaması için mücadele ediyor. Ama siz devlet kuralları
çerçevesinde mücadele ediyorsunuz, karşınızdakinin ise kuralları
yoktur." BM Uyuşturucu ile Mücadele Avrupa Başkanı ve Başbakanlık
Gümrük Müsteşarlığı Müşaviri Edip Aktaş, şöyle devam etti: "Bugün
dünya uyuşturucuyu kitle imha silahı ilan etme çabası içinde. Çünkü
ABD'de yılda 25 bin insan ölüyor. Avrupa'da ise 13 bin insan
ölüyor. Dolayısıyla kitle imha silahı olarak algılanması da
doğaldır. Türkiye'de uyuşturucu ile savaşan bir kuruluş yok. Bunun
için Türkiye, Avrupa ve Amerika'da bulunan uyuşturucu ile mücadele
kuruluşlarını örnek alması gerekmektedir. Türkiye sentetik
uyuşturucu tacirlerinin hedef pazarıdır. Sosyetede extacy kullanan
ile tinerci çocukların arasında hiç fark yoktur. Çünkü birinin
parası var hammadde kullanıyor, diğerinin parası yok mamul madde
kullanıyor. Ama tahribat aynıdır. Bu durum Türkiye açısından ciddi
bir tehlike arz ediyor. Çünkü herkesin kesesine uygun uyuşturucu
var. Bu nedenle büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Mutlaka
toplumun bilinçlendirilmesi lazım." Öğrencilere de nasihatlerde
bulunan Aktaş, "Ne yapın ne edin bundan uzak durun, karşınızdaki
insanlar size yakınlaşmaya çalışıyor. Siz nefsi müdahaleye çekilin
ve bunun mücadelesini kendi kendinize verin. Zaman içinde devlet
devreye girecek ve sizin adınıza mücadele yapacaktır. Ben bu
inancındayım" diye konuştu. OMÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde
düzenlenen konferansa, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, 19 Mayıs
Polis Meslek Yüksek Okulu öğrencileri, OMÜ öğrencileri ve çok
sayıda vatandaş katıldı.