Büyükanıt'ı emeklilikten o kurtarmış!
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 27 Nisan e-muhtırasının ardından yaşananlara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu
İNTERNETHABER.COM -
Habertürk ekranlarında Doğru Açı programında
Belkıs
Kılıçkaya'ya konuk olan AKP Genel
Başkan Yardımcısı Hüseyin
Çelik 27 Nisan
'e-muhtırası'na ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı...
“Anlattıklarım, anlatmadıklarımın yüzde
10'udur” diyen Çelik, 27 Nisan'dan sonra Büyükanıt'la
yaptığı görüşmede ''Kim kime hesap verdi''
sorusuna ''Büyükanıt hayatta... Şu anda nasıl konuşuyorsam
öyle konuştum'' dedi.
BÜYÜKANIT'I GÖREVDEN ALAMADIK ÇÜNKÜ...
Çelik ''27 Nisan hükümete bir el-ense çekmedir. Aba
altından sopa gösterdiler'' derken ilginç bir iddiada
bulundu. 27
Nisan'daki e-muhtıranın ardından dönemin Genelkurmay
Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı emekliye sevk etmek
konusundaki en önemli engelin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer olduğunu söyledi.
İşte Hüseyin Çelik'in canlı yayındaki
açıklamaları:
27 NİSAN HÜKÜMETE EL ENSE ÇEKMEYDİ
Türkiye'de 50'li yıllardan beri orduya bu virüs
bulaşmıştır, 60'da, 80'de gördük, 12 Mart'ta muhtıra olarak, 28
Şubat'ta post modern ve 27 Nisan'da da e muhtıra olarak yaşadık.
2003'ten itibaren zaten Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Balyoz
bir yığın darbe girişiminden ve cuntadan söz edebiliriz.
27 Nisan'da da hükümete el-ense
çekilmiştir.
AK PARTİ'NİN 4 TEKERİNE FREN TAKILDI
Güdümlü demokrasilerde bürokratik cumhuriyetlerde, partiler devlet
adına millet üzerinde siyaset yaparlar. Devletin doğruları ve
ideolojileri millete aktarılır. Ve bu partiler akredite
partilerdir, makbul partilerdir. Biz milletin isteklerini devlete
yansıtmaya kalkışınca müesses nizam bizi akredite etmedi. Böyle
olunca ya 27 Mayıs'taki gibi trajik sonlar yaşandı ya da iktidarlar
alaşağı edildi, muhtıralar verildi. 2002'nin son aylarından
itibaren bizim gerçek muhaliflerimiz o günün siyasi partileri
olmadı. Takoz görevini yapan kurumlar başkaydı, ordunun bir kısmı,
Cumhurbaşkanlığı makamı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay,
YÖK, HSYK gibi... AK
Parti'nin 4 tekerine fren takılmıştı.
HASAN CEMAL'İN AYDIN NAMUSU
Hasan Cemal cunta tecrübesi yaşamış biri olarak, Mehmet Altan da
aynı 27 Nisan'da bir aydın namusuyla hareket etmiştir. Başka birçok
yazar da sayabilirim. Zira medya 27 Nisan'da 28 Şubat'taki kadar
teşne değilse de çok iyi bir sınav vermedi. Onların da isimlerini
sayabilirim. CHP'li yöneticileri aratmayacak yazılarla bildiriye
destek verdiler, meşruiyet kazandırmaya çalıştılar. Oktay
Ekşi, Tufan Türenç de mesela cuntacılık konusunda
askerleri aratmadılar.
NİYE BÜYÜKANIT EMEKLİ EDİLMEDİ?
Neden hükümetin bildirisinde cevaben Genelkurmay
Başkanı'nın da emekliye sevk edildiği yoktu? Bunu aranızda hiç
konuşmadınız mı, tartışmadınız mı?
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'di. Her ne kadar sivilse de,
duruşu ve zihniyeti jakoben devlet anlayışına uygundu böyle bir
tutum izledi. 60 darbesinde mesela Menderes eğer önceden haber
alsaydı, bunu yapabilirdi, zira cumhurbaşkanı Celal Bayar'dı.
cumhurbaşkanı,hükümet ve millet iradesi o zaman örtüşüyordu. Ama
bizim dönemimizde böyle bir atmosfer sözkonusu değildi.
27 Nisan bir 28 Şubat mıdır?
28 Şubat enine boyuna düşünülmüş,
sivil,medya,akademisyen,üniversite,STK ayakları kurulmuş, derli
toplu bir darbedir. 27 Nisan hükümete El ense çekmek ve
arada aba altından sopa göstermektir. Çünkü şunlar şunlar
olmazsa biz gereğini yaparız deniyordu. Biz ama tavrımızla bu
muhtırayı paçavraya dönüştürdük.
BÜYÜKANIT İLE BULUŞMA
28 Nisan'da 3 televizyon kanalına çıktım. Bildirinin mesnetsiz
olduğunu anlatınca, meslektaşlarınız ''Bunları neden
Genelkurmay Başkanı'na anlatmıyorsunuz'' dedi. ''Ben genel
kurmay başkanına hesap vermem, başbakana, millete veririm'' dedim.
Ama bir köşe yazarı yahut bir muhabir yanlış anlamaya mahal verecek
bir şey yazdığında biz onu nasıl muhatap alıyor ve anlatıyorsak
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'la da 2 saat 10 dakika konuştum.
BOL ÇAYLI KAHVELİ BİR OTURUMDU
Büyükanıt hayatta. Sizinle şu anda nasıl konuşuyorsam ne kadar
rahatsam o kadar rahattım. Bol çaylı kahveli bir oturum oldu. Hesap
vermedim, aksine bunu kesinlikle kabul etmediğimizi söyledim.
İftiraları da red ettik. O da bu muhtıra değil, birileri böyle
algılamış, hayretler içinde kalıyorum'' dedi.
Yani bu beyanları geri adım telakki edip mevzuyu kapattınız
mı?
Sahip çıkmadılar muhtıraya. Ayrıca muhtıra da değil, biz hep böyle
açıklamalar yaparız'' dediler. Sonra Başbakan konuştu ve devamı da
geldi.