Burhan Kuzu beni gırtlaklamasın diye...
Abone olCHP İstanbul milletvekili Nur Serter internethaber'e konuştu. Nur Serter'in açıklamaları röportajımızda...
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
CHP'nin sağa açılma stratejisini
vitrinine koyduğu isimler yüzünden eleştirdiğini belirten Nur
Serter, CHP'nin bir kitle partisi olduğunu, dolayısıyla birçok
farklı kesimden insanı bir arada toplayabileceğini
söyledi.
CHP'nin genel ilkelerine bağlılığın esas olduğunu ifade eden Nur
Serter, kendisi için önemli olanın bu olduğunu ve partisinde en çok
eleştirdiği şeyin ise CHP dışından gelen insanların doğrudan CHP
yönetimine alınması olduğunu söyledi.
Burhan Kuzu'nun "Başkanlık sistemi diktatörlüktür diyenleri
gırtlaklamak istiyorum" sözlerine yanıt veren Serter, Burhan
Kuzu'yu yakından tanıdığını ve bu sözleri ona hiç yakıştıramadığını
ifade ederken, "Burha Hoca beni gırtlaklamasın diye bu sistemi
istemiyorum" dedi.
-CHP geçtiğimiz seçimlerde sağa açılma stratejisi izleyerek
parti içi muhalefetin de hareketlenmesine yol açtı, sizce bu
seçimde bu strateji tutar mı, ne düşünüyorsunuz?
EN ÇOK ELEŞTİRDİĞİM ŞEY
CHP bir kitle partisi, kitle partisi olunca toplumda değişik gruplara, değişik sosyal tabakalara veya değişik siyasi eğilimlere yönelik stratejiler izleyebilir. Benim en çok eleştirdiğim şey, CHP dışından gelen kişilerin doğrudan CHP yönetimine alınmasıydı ve bu kişileri CHP'li olmanın gerektirdiği bir takım görevler verilmesiydi, esas sorun buydu yoksa CHP'nin geçmiş dönemlerde de merkez sağdan gelen adayları olmuştu ama partiyle bir sorun yaşanmamıştı. Bunlar partinin genel yapısı üzerinde değiştirici etkileri meydana getirmemiştir, önemli olan budur.
Dolayısıyla yeni seçimlerde de CHP çeşitli kesimlerden adayları alarak onlara hitap etmek isteyebilir ama önemli olan bu adayların hangi ölçüde diğer kesimleri temsil ettiği ve CHP'nin temel ilkeleriyle uyuşup uyuşmayacağıdır.
İlhan Kesici de merkez sağdan geliyordu, CHP'nin milletvekili oldu, bir gün bile CHP ile bir uyumsuzluk yaşanmadı, çünkü CHP'nin ideolojisine, ana fikrine ters düşecek bir yapısı yoktu. Eğer gelen adaylar CHP'yi değiştirmek yerine CHP'nin temel ilkeleriyle uyumluysalar bu olabilir ama değilseler o zaman taban bundan çok büyük rahatsızlık duyacaktır.
-Mehmet Bekaroğlu'nun CHP'ye katılması da parti içinde
bir çok insanı rahatsız etti, İlhan Kesici örneğine uzak mı, yakın
mı?
CHP TABANINDA SIKINTI
YARATIYOR
Mehmet Bekaroğlu CHP içerisinde olmamalıdır diyemiyorum ama Bekaroğlu'nun CHP'de partiyi anlatmaktan sorumlu bir Genel Başkan Yardımcılığı yapıyor olması CHP tabanında da sıkıntı yaratıyor, sorun budur. Hangi konumda parti içinde yer aldıklarından kaynaklı bir sıkıntı olmuştur yoksa kendisi CHP'ye katılmak istemişse katılabilir. CHP kimseye kapısını kapamayan bir partidir. Bu olabilir ama milletvekilliği sürecinde de hangi konumda, nerede olacağı çok önemlidir. Yani, CHP'nin vitrininde mi olacak, yoksa CHP'nin bir milletvekili mi olacak, tabanın hassasiyet gösterdiği konular bunlar.
-Son aylarda CHP'de istifa sesleri duyulmaya başlandı.
Partinin önemli iki ismi istifa etti, Emine Ülker Tarhan ve Birgül
Ayman Güler. Süheyl Batum ihraç edildi, nasıl değerlendirmek lazım
bu istifaları?
BİRGÜL AYMAN GÜLER ÜZÜNTÜDEN İSTİFA
ETTİ
Ortada bir ihraç ve iki istifa var ama iki istifa da birbirinden
farklı nitelikte iki istifa. Bir tanesi ayrı bir siyasi parti
kurmayı ve onun başına geçmeyi hedefleyen bir istifa. Dolayısıyla o
istfa metnini o bakış açısıyla, iddialı bir pozisyona gitmekte olan
bir kişi olarak değerlendirmek lazım. Birgül Ayman Güler'in
istifası ise hakkında açılan disiplin soruşturmaları nedeniyle
uğradığı haksızlık karşısında duyduğu üzüntüden kaynaklanan bir
istifa. Yani gerçek Chp'ye ulaşamamış olmaktan kaynaklanan bir
istifa. Dikkate dilecek olursa Süheyl Batum ve Birgül Ayman Güler,
haklarında disiplin soruşturması açılacağı süreç içinde istifa
etmediler, bunun bir haksızlık olduğunun anlaşılacağını ve bu
karadan geri adım atılacağını beklediler. Onlar gönül olarak CHP
ile bir kopukluk yaşamadılar ve tıpkı CHP tabanı gibi onların
duyduğu endişeleri tekrarlayan istifa metinleriyle ayrıldılar.
-Peki sizce de haksızlığa mı uğradılar?
Her ikisinde de hukuki problemler vardı. Gerekçe bugüne kadar alısşıldık bir gerekçe değil. CHP'den ihraçlar genellikle yolsuzluk, kirli bir takım işlere bulaşmak gibi nedenlerle olurdu. Parti ile ilgili görüşünü açıkladığı için bir televizyon proğramına katılmaları sonucu disipline verilmeleri alışıldık bir durum değil doğrusu. Süheyl Batum'un esas problemi MYK'da disiplin kurulu kararının alınmış olması. Oysa parti meclisinin bu kararı vermiş olması gerekirdi. Birgül Ayman Güler ise iki kez disipline verildi, bu da hiç görülmemiş bir şey, her ikisinin de yaşadığı bir mağduriyet var. Her ikisinin de görüşlerini ele aldığınızda doğruyu söylemek gerekirse pek çok CHP'lin seslendirdiği görüşler bunlar. Yani böyle bir endişenin partide yaratılmış olmasının sorumluluğunun bunu seslendirenlere yüklenmemesi CHP'ye daha yakışır bir tavır olurdu.
-CHP içerisinde Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün gibi
aykırı isimler de var. Zaman zaman parti içinden onlara yönelik
eleştiriler de yapılıyor, nasıl karşılıyorsunuz onların partide
olmasını?
KİMSE CHP'YE ZORLA
GETİRİLMİYOR
CHP ideolojisi en net partidir çünkü ideolojisi Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine dayalıdır. Türkiye
Cumhuriyetini kuran ilkeler ve değerler CHP'nin de ilkeleri
olmuştur. Şimdi partimizde, Türkiye'de tam bağımsız Türkiye'ye
karşı olan, laikliğe karşı olan, ulus devlete karşı olan kimse yok.
Şu anda Türkiye'nin üzerinde oynadığı çok kırılgan eksen var; biri
laiklik ekseni, biri de ulus devlet ve üniter yapı. Kimse CHP'ye
zorla getirilmiyor. Şimdi, zorla getirilmiyorsanız ve bir partiye
getiriliyorsanız bir partiyi neye göre seçersiniz, ilkelerine
bakarsınız ve o ilkeler size ters gelmiyorsa girersiniz, eğer bir
takım isimler ilkeler kendilerine ters olduğu halde CHP'ye
girmişlerse açıkçası bu onların sorunudur, bu pek çok noktada
irdelenmesi gereken bir konudur. Ama ilkeler ters gelmediği için
girip de sonra farklı noktalara ağırlık verdilerse bu da tabiatın
gereğidir. Örneğin ben başka konularda duyarlıyım, başka
arkadaşımız farklı bşr konuda duyarlı. Hayatın bizi getirmiş olduğu
bir çizgi var belli noktalar var. Ama CHP içerisindeki herhangi
biri CHP'nin ilkeleriyle çatışıyorsa barınmamalı, kalmamalı.
-Siz de partinizi zaman zaman çok sert eleştiren bir vekilsiniz. Hiç bırakıp gitmeyi düşündünüz mü?
BEN MÜCADELE ETMEYİ
DÜŞÜNDÜM
Hayır, düşünmedim. Ben inandığım değerlerle içeride mücadele etmeyi
düşündüm. En kolay şey istifa edip gitmektir. Ben siyasete
inandığım değerlere hizmet etmek için, Türkiye için girdim, benim
inandığım değerlere en uygun parti de CHP olduğu için bu partiyi
tercih ettim. Benim inandığım değerlere en uygun parti hala
programında o değerlere sahipse ben CHP'den ayrılmam. Ama CHP
kendini, ilkelerini değiştirir, başkalaşmaya başlarsa o zaman zaten
öyle bir partide yerim olmaz.
-Hazirandaki seçimlerde CHP'den nasıl bir sonuç
bekliyorsunuz?
SEÇİMLERDE SÜRPRİZ OLACAĞINA
İNANIYORUM
Her seçim aslında yeni sürprizlere kapı açar, hiç ummadığınız yerlerden ummadığınız sonuçlar çıkar. Her gün yeni olaylar ve sürprizlerle dolu bir ülkede yaşıyoruz. Böyle bir ülkede 7 Haziran'da sandıklar açıldığında nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı bilemiyoruz. Anket sonuçlarına bakıyorsunuz, bir firma CHP'nin oylarını yüzde 36-37 gösteriyor, bir diğeri yüzde 22-23 gösteriyor. Dolayısıyla şimdi ben bunların hangisine ve neden güveneyim. Bizim halkımız biriktirir; AKP'nin de sepetinde çok kirli çamaşır birikti, bunlar üst üste yığıldı, insanlar mutlu değil. Klaisk CHP tabanının haricinde bu durumdan sıkılan çok insan var, eğitimdeki yapılanma insanları çok rahatsız etti, rahatsız olan bu kesim, 6-7 milyon seçmeni etkileyecek kadar büyük bir kitle. O nedenle bu seçimlerin sonucunda AKP'nin Türkiye'yi hangi noktaya götürmek istediğinin de iyi anlaşıldığını düşünüyorum. İlk seçimde hiç anlaşılmamıştı, ikinci seçimde acaba mı denmişti ama artık olay çok netleşti. Türkiye'de bir totaliter yönetim anlayışının netleştiği bir süreç yaşanıyor. Bu nedenle ben her türlü sürprizin olabileceğini ve CHP'nin anketlerde sanılanın dışında çok yüksek oy labileceği ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Tabii, Meclis aritmetiğini değiştirecek bir tablo da ortaya çıkabilir, koalisyon olabilir, HDP'nin barajı aşması halinde başta AKP olmak üzere partiler etkilenebilir. HDP'nin seçime parti olarak giriyor olması bölgedeki AKP oyları üzerinde etkili olacaktır. CHP'nin o bölgede çok fazla oyu olmadığı için CHP'deki etkilenme daha az olacaktır.
-Siz geçenlerde Yunanistan Başbakan'ı Çipras'ı örnek
göstererek gençliğe yol verilmesi gerektiğine dikkat çektiniz, CHP
bu seçimde umduğunu bulamazsa ne olur?
KURULTAYDA BÜTÜN İHTİMALLERE AÇIK OLMAK
GEREKİR
CHP'de ne olacağını önceden kestirmek kolay değil. CHP seçmeni
seçim sonucunu kendisi değerlendirecektir. Bir kurultay olacaktır,
o kurultayda bütün ihtimallere açık olmak gerekir. Bizim dinamik ve
olaylara müdahil olan bir üye yapımız var. CHP delegesi kenarda
seyirci değildir, tavrını belli eder. "Siyasette 24 saat bile ço
uzun bir zamandır" diyorlar ya, gerçekten ne olur bilemiyorum.
Dünyada yükselen bir sol hareket başladı bu çok önemli. Bugün
görüldü ki dünyanın sol, sosyal demokrat partilere çok ihtiyacı
var. Çok radikal cesur ve toplumu etkileyici çözümlerle ortaya
çıktığınız zaman büyük bir heyecan dalgaı yaratabiliyorsunuz,
Yunanistan örneği bize bunu gösterdi. Sol bir partinin, halkı
şaşırtacak, etkileyecek, sarsacak, ferahlatacak çözümlerle ortaya
çıkması çok ciddi bir önem taşıyor. Türkiye'de solun tabanı ne
kadar ki diye soranlar, geçmişte yüzde 40'lara varan oy oranlarını
akıllarından çıkarmamak durumundalar.
ÇARESİZLİKTEN AKP'YE OY
VERENLER
Türkiye'de çok sıkışmış, sesini duyuramayan, çaresizlikten AKP'ye oy vermiş olup artık bekleme noktasının sonuna gelmiş olan seçmen var. Bunların CHP ile sıkı temasları var, bunu çok önemsiyorum. Bu seçimde Yunanistan'daki ekonomik krizin çok büyük bir etki yarattığını biliyoruz. Dolayısıyla her şey olabilir, heyecan ve güven verici, biraz radikal, cesur söylemlerle CHP'nin bu seçim sürecini götüreceğini düşünüyorum.
-Burhan Kuzu, Başkanlık sistemi diktatörlük getirir
diyenleri gırtlaklamak istiyorum dedi. CHP de tam olarak bunu
söylüyor, Başkanlık sistemine neden karşısınız, nesi kötü?
BURHAN KUZU BENİ GIRTLAKLAMASIN
DİYE...
Burhan Kuzu beni gırtlaklamasın diye istemiyorum... Burhan
hocayı çok iyi tanırım, bu lafı ona hiç yakıştıramadım, biraz
yakışıksız olmuş. Seçim yaklaştıkça , özellikle AKP saflarında,
böyle çıkışlar yapnlar, normal zamanlarda kullanmayacakları
ifadeleri kullananlar, saldırılarda bulunanlar olacaktır.
TÜRKİYE'NİN BU FANTEZİLERE İHTİYACI
YOK
Türkiye'de Başkanlık sistemine geçmek için bir neden yok. Özellikle
Recep Tayyip Erdoağn gibi bir Cumhurbaşkanı'nın olduğu bir ülkede
Başkanlık sistemi Türkiye'yi demokrasiden uzaklaştırır. Çünkü,
totaliter eğilimi olanlara çok büyük yetkiler veren ve en azından
hükümet ve Başbakan'ın farklı bir irade ortaya koyabileceği sistemi
tümüyle ortadan kaldıran bir yapı. Cumhurbaşkanlığı tarafsız,
partiler üstü bir görevdir, kurumlar arası dengeyi sağlar ama
Türkiye'de bütün bu dengeleri açık açık altüst eden atipik bir
Cumhurbaşkanı var. Böyle bir kişinin bir de Başkanlık sistemi
istemesi, hatta kendisine bir kraliyet sarayı bile inşaa ettirmiş
olması demokrasinin nasıl bir tehdit altında olduğunu ortaya
koyuyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin bu fantazilere ihtiyacı yok,
Türkiye önce parlamenter sistemi doğru dürüst işletmeyi öğrensin.
Türkiye önce parlamentoda milletvekillerinin kendi özgür iradeleri
ile karar verdikleri bir kurum olmayı öğrensin. Önce bu deneyimi
yaşayıp bitirsin, tepeden gelen emirlerle parmak indrip kaldıran
değil de gerçekten neye oy verdiğini bilerek tercihini kullanan
yapıya bir ulaşsın da sonra bu fantazileri fantaziden hoşlananlara
bıraksın.
-Kadınları nasıl bir Türkiye bekliyor?
KADINLAR İÇİN ÇOK KARANLIK BİR
DÖNEM
AKp iktidarda kalmayı sürdürdüğü müddetçe çok sıkıntılı ve karanlık
günler bekliyor. Çünkü kadınların toplum hayatı içerisinde doğal
yaşam alanlarını engelleyen, sınırlayan, kadını aslında eve
yönlendiren, o nedenle çocuk sayısının artırılmasını hedefleyen,
kadının kariyerinin annelik olduğuna vurgu yapan ve sürekli
bunların propagandasını yapan bir siyasi parti iktidarda. Bunları
kadına destek için ya da yardım için söylemiyor, bunların
propagandasını yapıyor ve bunda da Cumhurbaşkanı çok önemli bir rol
oynuyor. Gittiği her nikahta çocuk sayısına zaman zaman da zam
yaparak, değiniyor. Devletin, bu yüzyılda ailenin içine girmiş
olması çok dehşet verici bir durumdur. Çocuk sayısına, kürtaja,
doğum biçimine karışan ve sürekli bunu vurgulayıp baskı yapan bir
cumhurbaşkanı.
Bir yandan kadınlara yönelik yarı zamanlı çalışma gibi kadını çalışma hayatından koparacak projeler üretiliyor, bir yandan da kadına bakış açısı sergileniyor. Kimi zaman "6 yaşında çocukla evlenilebilir" gibi ilkel ve sapkın konuşmalar yapılıyor ki bu hastalığın tıbbi olarak adı pedofilidir. Bir bunlar var, bir de "kadın 3 çocuk yaparsa burnunun ucunu bile camdan dışarı çıkaramaz" anlayışı var. Kadın için çok karanlık, çok kısıtlayıcı bir dönem. Siz istediğiniz kadar yasa çıkarın, toplumun kadına bakışını değştirmediğiniz sürece yasanın bir anlamı yoktur. Kadın kapalı kapılar ardında bu çileyi çekecektir, komşusuna bile duyurmaktan utanacaktır. Kadının şiddet görmesi sadece dayak değil ki, evli kadın tecavüze uğramıyor mu? Sanki Türkiye'de bunlar yok da iki tane ruh sağlığı yerinde olmayan insan kadın dövmüş gibi bir algı yaratılıyor. Ben bütün bunların temelinde yanlış inanç kanalıyla beslenmiş kültürün çok önemli olduğuna inanıyorum, atasözlerimiz bile bunu anlatıyor; "Kızını dövmeyen dizini döver, kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin" gibi...
-Genellikle kadın haklarını AK Parti'yi savunan
gazetecilerle tartışmak zorunda kalıyorsunuz, neden bir AK Partili
vekil bu konularda görüş beyan etmiyor?
KENDİ DÜŞÜNCELERİNİ
SÖYLEYEMİYORLAR
AKP'li kadın milletvekilleri hiçbir zaman CHP'li kadın vekillerle proğrama katılmıyorlar. Bir keresinde bir proğrama 5 dakika kala prğoram iptal edildi, çünkü AKP'den 14 kişi "gelemeyiz" cevabını verdi. İnsanların bir siyasi partide, birey olarak yer almalarının ve mücadele etmelerinin gerektiğine çok inanıyorum. CHP işte böyle bir partidir. Ama karşısmızda ne yazık ki merkezden güdümlü, hatta şimdi daha tepelerden güdümlü hale gelmiş bir parti var, onların milletvekilleri çıktıklarında kendi düşüncelerini ne yazık ki nadiren söyleyebiliyorlar. İçlerinde çok değerli insanlar olduğunu bilerek ve üzülerek söylüyorum.