Bülent Arınç'tan DTK'ya çarpıcı açıklama
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, DTK'nın toplantılarını sert bir üslupla eleştirdi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP'nin yemin etmeme
sürecinde yaptıkları ile BDP'li vekillerin Diyarbakır'daki
toplantıları için yasaları hatırlatarak sert ifadeler kullandı.
Arınç,''Orada varlığı bile yasal statüye kavuşmamış, dernek değil,
vakıf değil Demokratik Toplum Kongresi diye bir şeyi iki güne bir
topluyorlar, çay içip dağılıyorlar, 'biz grup toplantısı yaptık'
diyorlar'' dedi.
Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığı tarafından Merinos Atatürk
Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 28. İl Danışma Meclisi
Toplantısı'nda, 12 Haziran'da genel seçimlerin yapıldığını ve AK
Parti'nin büyük bir oy oranıyla yoluna devam ettiğini hatırlattı.
TBMM'nin kesin sonuçlardan 5 gün sonra toplandığını ifade eden
Arınç, ''O gün sırasıyla bütün milletvekillerimiz yemin
ediyor, sonraki 5 gün Meclis Başkanımızı seçiyoruz. Sonra yeni
hükümet kuruluyor, program okunuyor. Müzakere ve ardından güven
oylaması. Bunları ilkokul çocuğu bile okunduğu zaman bilir,
anlar'' diye konuştu. Bunun, her zaman böyle olduğunu
ancak bu yıl farklı bir şey yaşandığını dile getiren Arınç, şöyle
devam etti: ''Hepimiz sevinç içinde Ankara'ya gittik ant
içeceğiz. Yasama görevimize başlayacağız, mazbatalarımızı aldık.
Ankara'ya gittik CHP ant içmiyor, BDP zaten ortada yok. O da ant
içmeyeceğini söylüyor. Ne oldu? Siz nasıl milletvekili seçildiniz,
niye seçildiniz niye ant içmiyorsunuz? 'Efendim, biz tutuklu
olanlardan aday göstermiştik, onları tahliye etmediler. Onlarla
dayanışma içindeyiz. Bu demokrasiye sığmaz'. 'Nasıl sığmaz? Siz
bunların tutuklu olduğunu bilmiyor muydunuz?' 'Evet.' 'Sadece
onları mahkemenin serbest bırakabileceğini bilmiyor muydunuz?
biliyordunuz'. Sayın Kılıçdaroğlu, bu kişiler aday gösterildiği
zaman 2 televizyon programında, 'Biz kanuna saygılıyız. İçerde
kalırlarsa kalırlar biz onları milletvekili yapacağız' demişti.
Şimdi ne oldu da yasama görevine başlamıyorsunuz? Ergenekon
sanıkları içinde olduğu için veya KCK sanıkları tahliye edilmediği
için... Anlaşılmaz bir tepki. Ne Anayasa'da var böyle bir şey, ne
hukukta ne teamüllerde ne de TBMM'ye karşı gösterilmesi gereken
saygının içinde.''
''MIZIKÇI ÇOCUKLAR...''
Arınç, MHP'nin yemin törenine katılarak çok doğru bir karar
verdiğini belirterek, şunları söyledi: ''CHP çok garip, hem
içerde hem yok. Önde oturuyorlar, ismini okuyoruz, ağzını açamıyor,
'buradayım' diyemiyor. Yaa oradasın. 'Oradayım ama yokum'. Garip
bir şey. Hani dışarda olsa burada yok diyeceğiz ama ön sıralarda
oturuyor. Ant içmek için davet ediliyor 'ant içmeyeceğim' diyor
mızıkçı çocuklar gibi kafasını sağa sola çeviriyor. Bu görülmüş bir
şey değil. Çok yanlış bir şey. Çok yukarıdan attılar tuttular. '4
yıl bile tahliye edilmeseler ant içmeyeceğiz'. Aman Allahım breh
breh, 4 yıl bile... Nasıl da bol keseden atıyorlar. Ne kadar
düşüncesizler, ne kadar Meclise karşı saygısızlar. Yargının işine
karışmak bugüne kadar mümkün oldu mu? Bir hükümet 'tahliye et ya da
tutukla' diye bugüne kadar böyle bir şey yaptı mı, yapabilir mi?
Başka bir organdan, 'sen söyle de tahliye etsinler'... Bu, yargının
bağımsızlığına hakaret olmaz mı?''
Davalarda talep
edenin savcı, tutuklayanın hakim olduğunu vurgulayan Arınç,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yine talep tahliye olabilir, tutuklayan
tahliye edebilir. Bu, sen-ben olamayız, bunlar yine hakimler
olacak. Dolayısıyla dosyadaki delil durumlarına göre, isnat edilen
suçun mahiyetine göre, tutukluluk süresine göre ve özellikle
Anayasa'nın 14. maddesinde sayılı suçlar işlenmişse, onlar
milletvekileri açısından dokunulmazlık teşkil etmediğine göre
tahliye beklemeyeceksiniz. Mahkeme her şeyi yeterli görmüştür,
tahliye kararı verir. Biz de seviniriz aslında. Bir insanın içerde
tutuklu kalmasından memnuniyet duyacak değiliz. Ama mahkemenin
işine karışmak bizim haddimize değil başkalarının da
değil.''
''SONRA GELDİLER KUZU KUZU ANT İÇME TÖRENİNDE
BULUNDULAR''
Bülent Arınç, CHP'nin bir süre sonra ''kıvranmaya başladığını''
belirterek, şöyle konuştu: ''(Biz böyle bir yanlış yaptık
ama bize onurlu bir dönüş lazım. Siz bize biraz yol gösterin.)
'Nasıl yapalım?' 'Şöyle bildiri yayınlansa biz de mahcup olmasak'.
'Ne yazacağız bildiride?' 'Şunları yazacağız'. Konuşuldu edildi,
bildiri çıktı ama bildiri 'içerdeki tahliye olsun' diye çıkmadı.
Böyle bir cümle yok, bildiğimiz şeyler yazıldı. Yani bahane
arıyorlardı Meclise gelip ant içmek için. Çünkü, 'maaşlarını alıp
da ant içmeden bankamatik vekil mi oldunuz?' sözleri onları perişan
etti. Sonra geldiler kuzu kuzu ant içme töreninde bulundular. Bir
tanesi halen direniş yapıyor sanki. O da 'bir an önce ekim olsa da
ben de koşup ant içsem, bu işten kurtulsam' hevesi içinde. Öbürleri
Diyarbakır'dan henüz Ankara'ya gelemediler. Tatil olduğu
için bilemiyorum belki gelmişlerdir. Orada varlığı bile
yasal statüye kavuşmamış, dernek değil, vakıf değil Demokratik
Toplum Kongresi diye bir şeyi iki güne bir topluyorlar, çay içip
dağılıyorlar, 'biz grup toplantısı yaptık' diyorlar. Ne
Anayasa'da ne Meclis İçtüzüğü'nde partilerin grup toplantılarını
parlamento dışında yapabileceklerine dair hiçbir yetki yok.
Siz sadece konuşur, çayınızı içer dağılırsınız. Varlığı
ortada olmayan bir isimle oralarda buralarda halkı kışkırtarak,
şiddete yönlendirerek, halen kendilerinin dışlandığını iddia etmek
konumunda bulunuyorlar. Emin olun, Meclisin açılmasıyla onlar da
gelecek ant içecekler TBMM, yasama görevine başlayacak.''
Arınç, milletin, milletvekillerini yasama
çalışmalarına katılmak üzere seçtiğini, ideolojik kavga yapmak için
seçmediğini belirterek, ''Düşüncelerimiz farklı olabilir.
Bütün bunları ortaya koyabileceğiniz yer, parlamentodur. O kürsü
hürdür. Anayasa'nın 83. maddesine göre o kürsüden konuşulanlardan
dolayı cezai sorumluluk yoktur. Burada konuştuğunuzu meydanda
konuşabilirsiniz. İlçede ve köyde konuşabilirsiniz, onlar da suç
teşkil etmez'' dedi. Dokunulmazlığın böyle bir şey
olduğunu dile getiren Arınç, ''Dolayısıyla bana çok çirkin,
yanlış gelen, benim tüylerimi diken diken eden her şeyi, ben ters
bile gelse dinlemek zorundayım, sen de onu kürsüde söyleyebilirsin.
Milletin, Meclisin kürsüsünde İçtüzük hükümlerine uygun olarak her
konuşmayı yapabilirsin. Niye dışarda bağırıp
çağırıyorsun?" diye konuştu.
Yasama faaliyetlerinin, önergenin ve soruların yerinin parlamento
olduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti: ''Burada kürsüye
çıkıp konuşacaksın, senin yerin burası. Artık in oradan
parlamentoya gel. Görevine başla ne yapacaksan biz de merak
ediyoruz, parlamentoda yap. Bunları söyledik. Hamdolsun AK Parti
dik durdu, Anayasa'nın, İçtüzüğün yanında durdu. Parlamentodaki bu
tartışmalar günlerce birileri tarafından gündeme getirildi. Güya
demokrasi, egemenlik sözleri, CHP'nin parlamentoya girmesiyle bir
noktada unutuldu. Anayasa gereğince 1 Ekim'e kadar Meclis
çalışmalarına ara verildi. Olağanüstü toplantı olmazsa çalışmalara
1 Ekim'den itibaren devam edeceğiz.''