Bülent Arınç'tan bomba seçim çıkışı! Arınç'tan MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi çıldırtacak sözler...
Abone olTBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan'ın kazanmaya yakın isim olduğunu belirterek, "Muhalefet bu dağınıklıkla giderse cumhurbaşkanlığı seçiminden netice alamaz" dedi. Arınç asıl bombayı ise MHP lideri Devlet Bahçeli'ye yaptığı gönderme ile patlattı. Arınç, "Bizim dava arkadaşlığımızı, başkalarının mafya liderleriyle bir aradaki fotoğraflarına bakarak değerlendirmeyin" dedi.
AK Parti'nin kurucularından TBMM eski Başkanı Bülent Arınç,
MHP'lileri ayağa kaldıracak bir çıkışa imza attı. Yarım asırlık
siyasi hayatında TBMM Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, beş dönem
milletvekiliği yapan ve halen AK Parti üyeliği devam eden Arınç, DW
Türkçe'ye seçimleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la olan ilişkilerini
anlattı.
Erdoğan seçimi kazanmaya yakın isim
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üçüncü kez aday olabileceğini düşünen Arınç, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde ben Sayın Erdoğan'ın seçimi kazanmaya çok yakın olduğunu görüyorum" deyip ekledi: "Çok zor bir seçim olduğunu söylemeli..."
5 lider Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakıyor
Resmi enflasyonun yüzde 80, gayrı resmisinin 180 olduğunu ifade eden Arınç, muhalefetin ise "bu dağınıklıkla giderse cumhurbaşkanlığı seçiminden netice alamayacağını" savundu. Bülent Arınç, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun çabalarının diğer liderler tarafından desteklenmediğini söylüyor.
Bahçeli'nin Çakıcı fotoğraflarına gönderme!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilişkisini de "Bizim dava arkadaşlığımızı, başkalarının mafya liderleriyle veya suç örgütü liderleriyle bir aradaki fotoğraflarına bakarak değerlendirmeyin" diyor. Arınç'ın bu sözlerle son dönemde Alaattin Çakıcı başta olmak üzere bazı isimlerle fotoğrafları eleştirilen MHP lideri Devlet Bahçeli'ye yaptığı bu gönderme yeni bir kavganın kapısını araladı.
Erdoğan'dan hangi görevi istedi?
Seçimden sonra Kabine'de bakan olarak yer alıp almayacağı
sorulan Bülent Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledim.
Yapılacak görevler var. Bu görevleri hiçbir unvan beklemeden dahi
yapmak isterim" dedi. "Nedir onlar?" sorusuna Arınç,
"Onlara girmem. Belli yerler mesajı alırlarsa onları da
konuşuruz. Sadece benim yapabileceğim işler var. Yapmam gereken
işler var" dedi. Arınç'ın Erdoğan'dan hangi görevi istedi
ve sadece kendisinin yapacağı işin ne olduğu merak konusu oldu.
İşte Bülent Arınç röportajının çarpıcı bölümleri...
Seçimin erkene alınmasının nedeni...
- Partinizin ve içinde
bulunduğu ittifakın mevcut politik atmosferdeki tavrı ile seçime
girmesi halinde nasıl bir sonuç elde edeceğini
bekliyorsunuz?
- Bu seçimde Haziran ayının
uygun bir tarih olmadığı anlaşıldı. Ben buna tarihlerin uyuşmaması
sebebiyle erkene alınmış bir seçim olarak bakıyorum. Belki ikincisi
de şu olabilir, sayın Cumhurbaşkanının üçüncü defa seçilmesine
karşı bir kampanya yürütülüyor. Bunu da boşa çıkarmak amacıyla
işte Haziran'dan önce yapılacak bir seçimle Cumhurbaşkanımızın
tekrar aday olma ihtimali kendiliğinden kuvvet kazanacak.
Seçimin erkene alınması bu tartışmaları sona erdirmek adına da
faydalı olabilir.
Millet İttifakı yenilgiye zemin hazırlıyor
- Ben Sayın Erdoğan'ın bunu düşündüğünü zannetmiyorum. O çünkü üçüncü defa da belli şartlar oluştuğunda tekrar aday olabileceğini zaten baştan kabul ediyor. Üçüncü kez adaylık tartışmasını muhalefetin, yani Millet İttifakı'nın muhtemel bir yenilgiye karşı zemin hazırlama amacıyla çıkarıldığını düşünüyorum.
-Siz hukukçu
kimliğinizle Cumhurbaşkanı'nın üçüncü kez seçilmesine yönelik
tartışmaya ne diyorsunuz?
- Bu tartışmayı
yersiz buluyorum. Diyelim ki bir itiraz vaki oldu. Bu itiraz
hakkında herhalde Yüksek Seçim Kurulu karar verecek. Yüksek Seçim
Kurulu'nun da "aday olabilir" şeklinde bir karar vereceğine ben
bugüne kadarki kararlarına bakarak ikna oluyorum. Dolayısı ile
muhalefet de "olamaz" diyerek itirazını son noktaya kadar
götürmesin, seçimlerde de mücadelesini tam yapsın. Yani pehlivanın
yenileceğini anlayınca bahane bulmasına gerek yok. Er meydanına
çıkıp üçüncü defa da beşinci defa da olsa "ben seninle mücadele
edeceğim" derlerse halkta ayrıca bir güven oluşturur.
'Diploma savaşı' gibi olur
- Yıllardan beri süren bir diploma tartışması var ama artık o konulara bile girmiyorlar. Bu da onun gibi bir tartışma gibi geliyor bana. Geçmişte yaşadığım bir tecrübemi anlatayım. Sayın Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi Mayıs 2007'de bitiyordu. Ağustos ayına kadar, fazladan Cumhurbaşkanlığı yaptı. TBMM Başkanı olarak göreve benim vekalet etmem gerekiyordu. Bugün seçilme tartışması yapanlar, o günlerde bunu dile getirmedi. Ben birkaç defa gündeme getirdim, sonra "makamda gözü var" diyecekler diye utandım.
Millet İttifakı daha çok vekil çıkaracak
-Muhalefet Nisan
ayının başındaki bir seçime onay vereceklerine, bu yönde oy
vereceklerini söylüyor. Siz buna nasıl
bakıyorsunuz?
- O maksatlı ama... Eski,
yani mevcut sistemle seçime gidelim, yenisi sonra yürürlüğe girsin
istiyorlar. Cumhur İttifakı'nın bunu kabul etmesi mümkün değil.
Bence Mayıs ayı içerisinde bir seçim olma ihtimali çok yüksek.
Cumhurbaşkanlığı seçimini ve milletvekili seçimini ayrı mütalaa
edeyim. Milletvekilliği seçiminde bir yıldan bu yana takip ettiğim
kadarı ile Millet İttifakı'nın daha fazla milletvekili
çıkarabileceği, ama bu sayının hiçbir zaman 320 - 330'u aşmayacağı
şeklinde bir kanaat var. Yani kritik sayı olan 360'ı geçmiyor. Bu
sayıyla Millet İttifakı'nın parlamentoda etkinlik sağlaması mümkün
değil, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiği takdirde.
Önemli olan Cumhurbaşkanlığı seçimi
- Ayrıca son zamanlarda AK Parti'nin oyunu yükselttiğini gösteren anketler de var. Ama önemli olan bence Cumhurbaşkanlığı seçimi, çünkü yeni sistemde Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ben Sayın Erdoğan'ın seçimi kazanmaya çok yakın olduğunu görüyorum. Çok zor bir seçim olduğunu söylemeli. Millet daha rahat nefes alabileceğine inanırsa, Sayın Erdoğan'ın yaptıklarını alkışla karşılarsa bunun oya döneceğini hepimizin bilmesi lazım. Millet geçmiş hizmetleri sebebi ile Sayın Erdoğan'ı seviyor, "O güzel işler yaptı. İsterse yine güzel işler yapar. Biz ona güveniyoruz" diyen ciddi bir kitle var. Birtakım yeni destekler ile veya yeni icraatlar ile 51'in üzerine çıkaracağına ben şahsen inanıyorum.
Kılıçdaroğlu tek başına çaba gösteriyor
- Tabii Tayyip Bey'in bu kadar güçlenmesinin halkla yeniden güçlü bir lider konumunda görünmesinin ve bir sebebi de şu: Millet İttifakı henüz adayını tespit edemedi, aday konusuna hâlâ giremiyorlar kendi aralarındaki konuşmalarda. Ve son dönemleri de kendi içindeki tartışmalarla geçiyor. Oy oranı ne olursa olsun oradaki altı liderden bazıları işi birbirlerini rencide edecek sözler söylemeye kadar götürüyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun tek başına çabası, diğer liderler tarafından çok açık bir şekilde desteklenmiyor.
Enflasyon yüzde 80değil yüzde 180
- Siz yaklaşık 1,5
sene önce katıldığınız bir televizyon programında telefon ile
bağlandığınızda dindar seçmenin ekonomik koşullar kötüleştiğinde
nasıl tepki verebileceğini tariflemiştiniz, bir hac ziyaretine
giderken karşılaştığınız bir örnek
üzerinden.
- Hamaset ile bu iş olmaz. Çok
açık. Resmi enflasyon yüzde 80, gayrı resmisi yüzde 180 yani
bu çok açık.
KHK'lılar ve annesi hapisteki hasta çocuklar
-Mevcut sistemde bir
revizyon ihtiyacı var mı sizce?
- Yahu onu
kendileri düşünsün canım. Ben Cumhurbaşkanı
mıyım? Cumhurbaşkanlığı seçimini bu hale getirenlerin neyi
düşünerek yaptıklarını hâlâ anlayabilmiş değilim. Onu düzeltecek
zaman önümüzdeki beş aylık zaman değil. Gerçekleri görmemiz lazım.
Yani KHK'lılar konusu, adli yargılamalar konusu. Annesi içeride,
çocuk dışarıda hasta... Ölenler, ölmek üzere olanlar. 84 yaşına
gelmiş 21 tane hastalığı var üstünde, hâlâ cezaevinde kalmaya devam
edenler. Bütün bunların acılarını da görüp onlara da şefkatle
yaklaşacak bir planlama veya bir organizasyon yapılabilirse bu iş
yüzde 100 kazanılır.
-Beş ayda bu mümkün mü
sizce?
- Beş günde bile mümkün. İklim
değişikliği, üslup değişikliği, yerine göre kadro değişikliği,
yapılacak işlere şöyle bir fiske vurmak bile milletin ümidini
toplayabilir.
'Erdoğan istemiyor' diye eleştirmedi
-Sahada görecek miyiz
sizi? Bir de iklim değişikliği dediniz. AK Parti şu anda MHP ile
BBP ile resmi olarak, Vatan Partisi ile de gayrı resmi olarak bir
ittifakın içinde. AK Parti kurucusu olarak içinize siniyor mu bu
ittifak modeli?
- Şimdi bu soruya ben cevap
vermemiş olayım. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız Cumhur İttifakı'nı
çok önemsiyor. Buna yönelik eleştirileri arzu etmiyor. Ben de onu
seven bir insan olarak yani methetmediğim, övmediğim kişileri de şu
anda eleştirmemek durumundayım. Sahalara dönmeyeceğim. Ben beş
dönem, 20 sene milletvekilliği yaptım. Beş sene TBMM Başkanlığı
yaptım. Yedi sene Başbakan Yardımcılığı yaptım. Şimdi bana tekrar
ilkokul öğrencisi gibi gel milletvekili ol demek, iyi insanların
gönlünden geçendir de ben böyle bir şeyi düşünmem.
Yeniden Kabineye girmek ister mi?
-Partinizin seçimi
kazanması halinde kabineye girmeyi düşünür
müsünüz?
- Ben kabineye girmeyi, şunu bunu
falan düşünmem. Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledim. Yapılacak
görevler var. Bu görevleri hiçbir unvan beklemeden dahi yapmak
isterim.
-Nedir
onlar?
- Onlara girmem. Belli yerler mesajı
alırlarsa onları da konuşuruz. Sadece benim yapabileceğim işler
var. Yapmam gereken işler var. Bunlar için bir görev tevdi
ederlerse başım gözüm üstüne.
HDP neredese itirafçı konumunda!
-Ekrem İmamoğlu'nun mağdur edilme ihtimalinden söz ettiniz. İmamoğlu'nun yanı sıra bir yandan da Selahattin Demirtaş yedi yıldır hapiste. Bir siyasi kimliği olan birisinin bu kadar uzun süredir hapiste olmasını doğru buluyor musunuz? Ayrıca HDP'nin kapatılma davasına yönelik değerlendirmenizi merak ediyorum.
_ HDP hukuki yönden kapatılabilir. Onlar da zaten "bizi kapatın" ne bekliyorsunuz diye neredeyse itirafçı durumuna düşmüşler. Ama siyasi yönden aynı çizgide 10 tane parti kapatılmış, hiçbir faydası olmamış. Biz bunun tamamen ortadan kalkması için 2010 yılı referandumunda madde koydurduk. HDP kapatılmayı istediği için o tarihte oylamaya katılmadı. Ben dört tane partisi kapatılmış bir insanım. Fazilet kapatıldı hiçbir günahı yok, Refah kapatıldı hiçbir günahı yok. MSP 12 Eylül'de kapatıldı. Bir de Milli Nizam var. AK Parti de 1 oy farkı ile kurtuldu. O yüzden bunu faydasız görüyorum. Ama ille kapatılsın diyen siyasetçiler var. Şimdi beş ay sonraki bir seçimden bahsediyoruz. Seçim sürecinin başladığı tarihlerde Türkiye'de herhangi bir parti kapatılmamış bugüne kadar.
Bazı aklı evveller için söylüyorum
- Bu HDP'nin de kapatılmayacağı anlamına gelmez. İsterlerse kapanır. Ama yahu hukuk varken siyaseten neden düşüneceğiz? Aklı evveller için söylüyorum. Mevzu bahis olan bir partidir. O parti altı milyonu temsil ediyor. Yerine göre beş milyon, yerine göre yedi milyon. O zaman siyasi olarak verilen karar o partinin idamı ise o kitlenin de geleceğini, orada milletvekilliği yapanların da geleceğini, onların temsil ettiği misyonun da geleceğini bence Anayasa Mahkemesi'nin üyeleri düşünecektir. Kaldı ki 10'a 5 ile ancak kapatılabiliyor bir siyasi parti. Onu da biz getirdik. Nitelikli çoğunluk yaptık. Parasına el kondu, bu tedbirdir. Parasına el kondu demek kapatılacağı anlamına gelmez.
Demirtaş için konuşmak istemiyorum
- Selahattin Demirtaş
7 yıla yakın süredir hapiste…
- Valla o
bahsettiğin isimle ilgili ben şöyle konuşmak istemiyorum. Çünkü bir
televizyon programında uzun tutukluluktan mağdur olanların durumunu
anlatırken bu ismi gazeteci arkadaşlar bana sorunca onlar
hakkında söylediklerimden ötürü önce Bahçeli, arkadan sayın
Cumhurbaşkanı beni itham eden konuşma yaptılar.
-O süreçten sonra
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa
etmiştiniz…
- Ben bu şartlar altında
istişare kurulunda bulunamam, ayrılıyorum dedim. İstifa dilekçesini
gönderdim. Şimdi tekrar hedef olmayı arzu etmem. Ama bir ironi
yapayım. O dediğin şahısla ilgili olmayan bir kanaatimi söyleyeyim.
O da mesela Alaattin Çeliktaş diye biri olsun. O da diyelim ki
Çemizgezek Cezaevi'nde yatanlardan birisi. Eğer hakkında
kesinleşmiş bir mahkumiet hükmü yoksa mutlaka tahliye edilmelidir
diye düşünüyorum.
Sinan Ateş cinayeti siyasi mi?
-Gündemde Sinan Ateş cinayeti var.
Partinizin en güçlü ortağı MHP'nin içinde bir bazı isimler Sinan
Ateş cinayeti ile ilgili itham ediliyorlar. Cinayet, MHP içinde de
tepki çekti, istifa edenler var. Bir yandan da Cumhurbaşkanı'nın bu
konunun çözülmesi ile ilgili adım attığı belirtiliyor. Siz bu
cinayeti nasıl yorumluyorsunuz? Bu adli vaka
mı?
- Bu bir siyasi suikast mi? Bir defa bu çok alçakla işlenmiş bir
cinayettir. Özellikle eşi ve iki tane kız çocuğu ile fotoğraflarını
görünce fevkalade üzüldüm. O kız çocuklarının babasız kalmalarından
kahpece bir cinayetle kasten öldürülmesinden fevkalade üzüntü
duydum. Yapabileceğim tek şey onun hakkında bir Fatiha okumaktı,
Yasin okumaktı. Bunu da yaptım. Bunun dışında bir yorum yapmayı çok
şeyler bilsem de doğru bulmam. Çünkü birilerinin hedefi olmak
istemem. Ama bu konuda benim, yani samimi olarak duyduğum kadarı
ile Sayın Cumhurbaşkanı da fevkalade üzülmüş, neye mal olursa olsun
bu işin bütün yönleri ile araştırılmasını istemiş. Kendisinin,
Sinan Ateş'in ailesiyle görüştüğünü ifade ediyorlar. Belki de belli
bir projenin sonucu olarak öldürüldü. Kızlarının hatırına, eşinin
hatırına bu cinayetin sonuna kadar aydınlatılması lazım.
Cumhurbaşkanımızın talimatının "Bu olayı aydınlatacaksınız"
şeklinde olduğunu çok yakınlarından duydum, bu da beni çok mutlu
etti. Erbakan Hoca, karşı tarafta kendi aralarında bir tartışma
olur da bize bir şey sorarlarsa "Onlar birbirlerini bizden iyi
tanırlar ve genelde iki taraf da doğru söyler" derdi. Ben de
Erbakan Hocamızın sözüne uygun olarak, o taraftaki tartışmalara
katılmak istemiyorum.
Bizim kardeşliğimiz deyip Bahçeli'ye taş attı
-Bu arada Ağustos
ayında Cumhurbaşkanı ile birlikte kürsüye çıktınız Manisa'da, çok
uzun bir zaman sonra…
- İki
dakikalığına.
-Aranızdaki buzlar
eridi mi? Helallik istemiştiniz çünkü sonra bir görüşmeniz oldu
mu?
- Ben 1978'den beri Tayyip Bey'in
gerçek dava arkadaşıyım. Aynı ideal için birlikte omuz omuza
çalıştık. Allah rızası için siyaset yaptık. Milletimizin önünü,
bahtını açmak için gayret ettik. Bizim dava arkadaşlığımızda hep
güzel şeyler vardır. Evet, beni çok kıran, üzen bir konuşma yaptı.
Ama biz birbirimizi her zaman bağışlayabiliriz. Bunun yolunu,
yöntemini bilen insanlarız. Bizim dava arkadaşlığımızı,
başkalarının mafya liderleriyle veya suç örgütü liderleriyle bir
aradaki fotoğraflarına bakarak değerlendirmeyin. Dava dediğimiz
şeyin aslını, biz kardeşler olarak bugüne kadar bilerek ve
isteyerek uyguladık.