19 gündür Türkiye’nin gündeminde “adalet
yürüyüşü” var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan
olduğundan bu yana ilk defa Türkiye siyasetine yol veren,
gündem oluşturan bir siyasi harekat tarzı yakaladı.
Zira, ülke gündemini hep AK Parti belirliyordu ve CHP’de o
belirlenen gündemin peşine takılıp, gidiyordu. Siyaset
üretemiyordu.
Şimdi tersi oldu.
CHP yürüyor, AK Parti seyrediyor. Hatta bazı AK Partili
işgüzarlar yürüyüşü baltalamak amacıyla ya yollara gübre döküyor ya
da farklı protesto girişiminde bulunuyor. Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve birkaç kişi dışında bu yürüyüşe ses çıkaran yok.
Çıkaranlar da politika yapma adına külliyen karaladıkları için
ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar ve bu da CHP’nin hanesine
doğrudan olumlu yansıyor.
//////
//////
//////
Bu yürüyüş “artık” başladığı amaç ve yerden çok
uzakta.
Eminim, Kemal Kılıçdaroğlu da Enis Berberoğlu’nun
tutuklanması üzerine başlattığı adalet yürüyüşünün bu kadar
büyüyüp, ses getireceğini ve partisinin tıkanmış, kapana sıkışmış
siyasi kapısını açacağını beklemiyordu.
Adalet Yürüyüşü için başladığı günden bu yana çok şeyler
yazıldı, çizildi. FETÖ odaklı dendi, Cumhuriyet Mitingleri ile
Gezi’nin ikinci kalkışması dendi, kaos yaratacak sokak
çatışmalarının fitilini ateşleyecek dendi.
Evet, bir kere FETÖ’nün desteklediği iddialarına katılmamak
mümkün değil. Çünkü AK Parti’ye yönelik her eylem FETÖ’nün işine
gelir.
Ama bunu 2007 yılındaki Cumhuriyet Mitingleri ile ve 2013
yılındaki Gezi olayları ile bir tutmak son derece yanlış olur.
O iki organizasyon tamamen farklıydı. Biri üniversitelerin
başını çektiği odağında laiklik olan Kemalist eylemlere dönüşürken,
diğeri dışarıdan destekli Arap baharının Türkiye versiyonu
idi.
Oysa bu yürüyüş CHP’nin dışında tüm kesimleri kapsayan bir
protesto eylemine dönüştü.
Ve öyle söylenildiği gibi kaos yaratan bir eylem niteliğinde
değil. En azından son 19 gün böyle gelişti. Kılıçdaroğlu ve ekibi
tüm provokasyonları şimdilik bertaraf etmeyi başardı. Hatta
önümüzdeki birkaç gün içinde doğacak eylemlere karşı da tüm
katılımcılar uyarıldı. Ben yürüyüşün bu şekilde devam etmesi
halinde örneğin HDP’lilerin son dakika katılıp PKK eylemine
dönüşmemesi durumunda planlandığı gibi büyük bir mitingle sone
ereceği kanaatindeyim.
//////
//////
//////
Halk arasındaki deyimle “Kervan yolda düzelir”
misali, artık amaç kaos çıkarmak değil, eylemi gürültüsüz
patırtısız iktidara yönelik ikaz niteliğinde
sonlandırmak.
Şunu kabul etmek lazım.
Adalet Yürüyüşü bu haliyle CHP’nin tıkanmış önünü açtığı
gibi, tartışılan Kemal Kılıçdaroğlu’nu da meşrulaştırdı ve 2019
yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için güçlü aday durumuna
getirdi.
Çünkü;
16 Nisan sonrası hayır kitlesinin yüzde 48’ini tamamen
kilitlediği gibi, “evetçilerin” içinde bulunan
Tayyip sevdalısı ama AK Parti karşıtı ki, FETÖ olaylarından
dolayı damatların başını çektiği adli kararlardan rahatsız
olan kesimin de büyük sempatisini ve desteğini kazandı.
O yüzden madalyonun öbür yüzünde bu yürüyüşü bu saatten sonra
küçümsemek son derece yanlış olur!..