Bu Soru Oldu mu Sayın Başbakan?

Tamer DURAN tamerduran@internethaber.com

Genel doğrulardan dem vurarak türetilmiş söylemlerle ideolojik emellere yol bağlamak!

Hükümetin siyaseten başarısının bir sırrı da bu olsa gerek.

Belli ki bu yöntemle mevcut siyasal iklimin şekillendirmeye çalıştığı toplum modelinin yaygınlaşmasına çalışılmakta.

Diğer yandan yapay iklimlendirme ile cumhuriyetin şekillendirdiği toplum modeli sulandırılarak illegal, marjinal topluluk olarak gösterilme çabaları süregelmekte.

İktidara muhalif olmak, illegal olmak mıdır ki Sayın Başbakan ısrarla buna vurgu yapmaktadır!

Hükümet etmek devletin mutlak hakîmi olmakla eş anlamlı mıdır?

Şayet hükümet mutlak hakîm ise muhalefet milletvekilleri ve cumhurun buradaki konumu nedir?

Yoksa sıradan bir dil sürçmesi midir Sayın Başbakanın cumhuru illegal grup addetmesi?

Ya da siyasi irade aslında kendi yarattığı de facto durumdan şikâyetle dilediği istikamette değişimin yolunu açarak milletin gık-ı bile çıkmadan hedefine ulaşma gayreti içinde midir?

Değişimde hedef nedir?

*****

Değişim kötü bir şey değildir elbet.

Bilakis çağa ve ihtiyaca göre değişim mutlaka olmalıdır.

Olmaması gereken; değişimin bir tek siyasal ve ideolojik grubun istediği ve gösterdiği istikamette planlı bir şekilde, zorlamayla gerçekleştiriliyor olmasıdır.

Takvim 29 Ekim 2012’yi gösterdiğinde yukarıda anlatmak istediğim siyasal değişimin sonuçlarına ilişkin çarpıcı sahnelerden birine daha şahit olduk.

Bu sahne aslında sürpriz değildi.

Şaşkınlıkla karşılanacak bir tarafı da yoktu.

Sayın Başbakanın yaptığı gibi sebep-sonuç ilişkisini göz ardı ederek sadece sonucu değerlendirmek; kendi tabanında algı yaratmak için belki uygun zemin olabilir ama asla gerçeği yansıtmaz.

Bayrağını ve Atatürk posterini alarak meydanlara koşan on binler hiçbir taşkınlık yapmadan büyük bir coşkuyla kutlamalara katıldı.

Bunda yanlış olan ne var?

Ne molotof kokteyl atıldı, ne dükkânların camları kırıldı ve ne de illegal örgütlere ait pankartlar açıldı.

Ak Parti’yi saymazsak devlet aleyhinde bir tek slogan dahi atılmadı.

Sayın Başbakan Ana Muhalefet Partisini eleştirirken muhalefetten tam olarak ne beklemektedir pek anlayamadım.

Muhalefetten Ak partinin müsaade ettiği toplantılara, izin verdiği yerde ve zamanda katılması mı beklenmektedir?

Muhalefetin faaliyetini hükümetin iznine bağlayan uygulama da kurallar manzumesi olan ileri demokrasinin bir gereği midir?

*****

Hele bir sorusu vardı ki Sayın Başbakan’ın; anlayabilene aşk olsun!

Sayın Başbakan Kılıçdaroğlu'na soruyor;

"Ulus'ta Türk bayrağı ile dolaşmak kolay. Hakkari'de niye dolaşamadın Türk bayrağı ile."

Bu soruyu muhalefet lideri soracak olsa ülke bütünlüğünü koruma konusunda hükümetin yetersizliğine yönelik eleştiri olarak anlaşılabilir.

Garip ama bu soruyu ülkeyi yöneten başbakan soruyor.

Görünen o ki; Ulus’ta Türk Bayrağı açmak neredeyse Hakkari’de açmaktan daha zor!

Cumhur dün işte bu zoru başardı!

Hiç kuşku yok ki; Türk milleti ülkenin her karışında Türk Bayrağı açabilecek güçte ve azimdedir.

Yeter ki ülke yönetimini emaneten elinde tutanlar Türk Bayrağı’nın açılmasının önünde engel olmasınlar.