Bütünüyle politize olmuş bir yaşam zemininde
hayat felsefemizin, mantığımızın, kendi fikir mimarlarımızın
muhakemesinde kültür ve eğitimin yegane kimliğimiz olduğunu
unutmuş bir toplum haline geldik.
Bir süredir eğitim alanında yaşadığımız sorunlara dikkat çekmeye
çalışıyoruz. Eğer bu alanda bir an önce tedbir alınmaz ve gerekli
iyileştirmeler yapılmaz ise eğitim konusunun hem devlet hem de
toplum olarak sonumuzu getirebileceği endişelerimi yakın
tarihimizden örneklemlerle paylaştım.
Aslında bu konuya dikkat çeken ve endişelerini dile getiren
sadece ben değilim. Eğitimcisinden siyasetçisine, köşe yazarından
entelektüeline varıncaya kadar yüzlerce insan bu konuda
hassasiyetlerini dile getiriyor bir süredir.
Bugüne kadar olduğu gibi başkalarının kültür ve fikir
kaynaklarıyla ruhumuzu doyurmaya ve bu minvalde taklit inşa etmeye
devam edersek mağlubiyetlerin her daim kahramanı
oluruz.
Konu en sonunda devletin zirvesinin de gündemine girdi.
Cumhurbaşkanımız, Beştepe Millet Kültür ve Kongre
Merkezi’nde yaptığı konuşmada ''Türkiye'de her alanda çok
büyük reformlara imza attık. İki alanda arzu ettiğimiz
gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim, öğretim ve
kültürdür. YÖK’e iki yeni hedef açıklamak istiyorum.
Öğretmen yetiştiren programlarının geliştirilmesi bunlardan ilki.
Öğretmen kalitesi meselenin önemli boyutlarından biri. Müfredattan
ders kitaplarına, yüksek öğretime geçişe kadar eğitim ve öğretimde
çözmemiz gereken pek çok sorun bulunuyor. Ders kitapları konusunda
fazla şikâyet gelmeye başladı. Böylesine önemli bir konuda en küçük
bir ihmale tahammülümüz olamaz. İlgili arkadaşlara, başta
hükumetimiz olmak üzere zaman zaman YÖK Başkanımla bunları
paylaşıyorum. Demek ki bunda bir sıkıntı var.
Bakanımızla bu meseleyi konuştuk. Gerekli tedbirler alınacak.
Öğretmenleri de öğrencileri de velileri de memnun eden bir sistem
kurulamadı. Bir toplumun inşası burada söz konusu.
TEOG ile ilgili görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmıştım. Özel
nitelikli okullar dışında lise eğitiminde ortalama standardı
tutturduğumuzda hiçbir öğrencimizin böyle bir arayışı
kalmayacaktır. Yavrularımızı sınav noktasındaki sıkıntılardan
arındırmamız ve kendilerini derslerine yönlendirmemiz gerek.
Üniversiteye giriş sistemi konusunda işlerini kolaylaştıracak
sistemler geliştirmeliyiz. Burada MEB ve YÖK'ün iş birliği büyük
önem arz ediyor. Daha az baskı yaratan bir sistemi geliştirmeli ve
hayata geçirmeliyiz.” diye konuştu
Tavsiye niteliğinde söylenmeye çalışılan bu sözlerin
aslında bir talimat olarak dile getirildiğini pek tabi muhatapları
biliyor ve anlıyor.
KAPIYA KİLİT VURMAK
Erdoğan’ın bu tespitleri yapması ve gerekli talimatları vermesi
çok önemli. Çünkü şu ana kadar Cumhurbaşkanımızın gerek belediye
başkanlığı, başbakanlığı gerekse de cumhurbaşkanlığında el attığı,
yapılması için talimat verdiği tüm konu ve projeler hayata
geçirildi.
Marmaray’dan tutun da Avrasya Tüneli’ne,
3. Havalimanı’ndan tutun Kanal İstanbul projesine
varıncaya kadar onlarca dev proje Erdoğan’ın verdiği
talimatlar ve yaptığı yönlendirmeler sonucu hayata
geçti.
Eğitim sistemimizin düzelmesi ve dünya ile yarışır hale
gelebilmesi için yaptığı tespitler ve verdiği talimatlar hayati
önem taşıyor. Cumhurbaşkanımızın hassasiyetine ve konuya
verdiği öneme rağmen eğer eğitim ve kültür
sistemimizi adam edemezsek yandık…
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren kültürümüz açısından
kadim medeniyetimizin ruhundan çok uzak kişilere kültür ve eğitimin
emanet edilmesinden serzeniş ederek şikayetçi olduk.
Şu andan tezi yok devlet ve millet olarak yapılan
tespitlerin ve verilen talimatların yerine getirilmesi için
seferber olunmalıdır. Her zaman dert yandığımız eğitim ve
kültür sistemini düzeltmek için zannımca bu son şansımız. Devletin
en üst düzeyinde ele aldığı problemi eğer çözüme
kavuşturamazsak kapıya kilit vurmanın vakti gelmiş
demektir…
SOSYAL MEDYA TAKİBİ
İÇİN