'Bu saatten sonra ÖYM'den dönüş yok'
Abone olCemil Çiçek, Kanal A televizyonunda yayınlanan, ''Alper Tan'la Sivil Düşünce'' adlı programa katıldı.
Çiçek, ''Bu saatten sonra artık bu halin devam etme
imkanı gözükmüyor. Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Artık bu
mahkemelerin uygulamalarıyla ilgili toplumda bir rahatsızlık
meydana geldi'' dedi.
Türkiye'nin önünde, ''özel yetkili mahkemeler diye bir sorun
bulunduğunu'' belirten Çiçek, genel itibarıyla mahkemelerin
kalkması yönünde bir görüş oluştuğunu tespit ettiğini söyledi.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının, terör ve çıkar amaçlı suç odaklarının yargılanmasına ilişkin bazı kesimlerde endişeler yarattığının görüldüğünü anlatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü...
'TÜRKİYE ÇOK KOLAY BİRBİRİNİ SUÇLUYOR'
''Türkiye çok kolay birbirini suçluyor. 'Özel yetkili mahkemeler
kalksın', 'eyvah terör suçları ne olacak şimdi?' diyorlar.
'Kalkmasın' denildiğinde, 'siz özgürlüklere karşı mısınız?'
diyorlar. Kuralları da kurumları da ihtiyaçlar belirler. Türkiye
böyle bir ihtiyacı duydu, bu mahkemeler geldi. Nihai şekil ne
olacak onu görmek gerekir. Şikayetler olabilir ama kurumların
varlığından şikayet ederken onu ortadan kaldırdığınızda
karşılaşacağınız problemleri iyi düzenleyebilirseniz, bir boşluk,
bir olumsuzluk meydana gelmeyecekse kalkabilir de. 'Kalkmaz-kalkar'
tarzında iki eksen arasında bu tip konuları değerlendirmek yanlış
olur. Onun için düzenlemenin kendisini görmek gerekecek.
Her bilim dalında ihtisaslaşma var. Hukuk da kendi içinde
ihtisaslaşıyor. 'Örgüt suçları' denilen son derece karmaşık dış ve
iç bağlantıları... 'Terör' dediğin ahtapot gibi bir iş.
Uzmanlaşmaya ihtiyaç var, ihtisas mahkemelerine ihtiyaç var. Yine
bu ihtisas dikkate alınacak gibi görünüyor. Ben yargıya müdahale
etmek gibi bir açıklama asla yapmadım, yapmam da ama şunu kabul
etmek lazım ki mevcut uygulamadan bir kısım rahatsızlıklar var.
Nereden var? En basitinden, 'birilerini kurala uymadı' diye
yargılıyorsunuz. Yargının varlık sebebi bu. Birilerini 'yasaya
uymadı' diye onu yargılarken yargılamayı yapanların da kendisinin
de yasalara uymak mecburiyeti var. Hakim, savcı olmak yasalar üstü
değildir. Soruşturma gizli, benim ifademi alıyorsunuz, yarım saat
sonra ifade gazetelerde ise bir yerden kaçak var. Bununla ilgili ne
yapıyorsunuz, onu sorar kamuoyu.
'BU MAHKEMELER RAHATSIZLIK YARATIYOR'
Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor.
Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Artık bu mahkemelerin
uygulamalarıyla ilgili toplumda bir rahatsızlık meydana geldi. Bir
şekil vermek gerektiği noktasında... 'Kalsın' diye görüş
bildirenler de var. Onu da söyleyeyim. Yüzde yüz mutabakat yok ama
genel bir rahatsızlığın olduğu ortada. Bu rahatsızlığı giderecek,
yargıya güveni sağlayacak endişeleri bertaraf edecek düzenleme
yapılıyor. Ümit ederim beklenen maksat hasıl olur. Ümit ederim
endişe edilen noktalara da sebebiyet verecek bir düzenleme
olmaz.''
Çiçek, bir başka soruyu yanıtlarken, olağanüstü zamanlarda siyasi
ortamın ister istemez yargıyı etkilediğini ifade etti. Cemil Çiçek,
''Türkiye'nin siyasi konjonktürü, siyasi şartlar özellikle
olağanüstü koşullarda yargıyı etkilemiştir. Mesela, bir 367 kararı
çok büyük sorunlar yaşatmıştır. Anayasa değişmezse önümüzdeki
yıllarda da bu tip sorun yaşanabilir. Her şeyi kanunla çözmeye
çalışan bir toplumuz. Eğer birini seviyorsak daha baştan beraat
ettiriyoruz. Halbuki insan olan herkesin, şeytana uyan herkesin suç
işleme ihtimali vardır. Türkiye tartışmıyor, Türkiye mızırdanıyor,
homurdanıyor, birbirini suçluyor. Onun için yapılacak
düzenlemelerde memnun olan da çıkacak olmayan da çıkacak'' diye
konuştu.
''Sizce 24. yasama dönemi nasıl geçti?'' sorusunu yanıtlarken
Çiçek, bu yasama döneminde gerçekleştirilen çalışmalar hakkında
bilgi verdi.
Önemli araştırma komisyonları kurulduğunu anlatan Çiçek,
''Darbeleri araştırma komisyonu kuruldu. Darbe ve muhtıraların arka
planlarını ortaya çıkarmayı amaçlıyor bu komisyon. Darbelerle
yüzleşmek bakımından çok önemli bir komisyon. Demokrasi
kurumsallaşacaksa, halkın seçtiklerinin başka yol ve yöntemlerle
iktidardan uzaklaştırılması yerine demokratik bir şekilde gelecek
ve gidecek'' diye konuştu.
'MECLİS KENDİ HUKUKUNA SAHİP ÇIKIYOR'
Darbe ve muhtıraların siyasi arka planının ortaya çıkarılması
bakımından Meclis'in önemli bir görev yaptığını vurgulayan Çiçek,
''Meclis kendi hukukuna sahip çıkıyor. Çünkü Meclis'in faaliyetleri
askıya alındı darbeler döneminde'' dedi.
Komisyonun hazırladığı raporların içeriğinin henüz tam olarak
açıklanmadığına dikkati çeken Çiçek, bunları basına yansıyan
şekilleriyle değerlendirmenin doğru olmayacağını ifade etti.
''En popüler olanları en yakınınızda olanlarıdır'' ifadesini
kullanan Çiçek, ''60'larda çocuktum ama 28 Şubat'ta siyasetteydim,
12 Eylül'de avukatlık yapıyorduk. 28 Şubat ile ilgili eski Sayın
Başbakan henüz bilgi vermedi'' ifadelerini kullandı.
''Sayın Yılmaz, yazılı olarak cevap vermek istemiş'' sözleri
üzerine Çiçek, ''Olabilir. Neticede bu komisyonun takdiridir.
Neticede bir araştırma komisyonudur. Yazılı olarak da yanıt
verebilir. Tabii yüz yüze konuşmanın getireceği bazı avantajlar
olabilir ama kimsenin de bir mecburiyeti yok. 'Ben gelmiyorum,
bilgi vermiyorum' derse onu zorlayamazsınız. Şu ana kadar
komisyona, 'ben ifade vermek istemiyorum diyen' olmadı. Bu
soruşturma bir komisyonu değil. Kimseyi yargı önüne çıkarmak gibi
bir görevi yok'' şeklinde konuştu.
TUTUKLU MİLLETVEKİLLLERİ MESELESİ...
Çiçek, bu yasama döneminde başka bir hiçbir dönemde yaşanmamış
olayların tezahür ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Yemin krizi oldu. Böyle bir kriz bizim siyasi tarihimizde olmadı.
Tarihe not düşmüş olduk. Tutuklu milletvekilleri meselesi...
Bunların hepsi ya hiç yaşamadığımız ya da çok nadir yaşadığımız
olaylar. Kurumun itibarı da çok önemli. TBMM milletin meclisidir.
Meclis'in itibarını milletin itibarı gibi değerlendirmek gerekir.
Bizlerin itibarını gölgeleyecek, kaybına sebebiyet verecek tutum ve
davranışlardan kaçınmak gerekir. Vatandaşın gözünde, 'kavga
etmekten başka bir iş yapmıyorlar' şeklinde kanaat oluşturmak üzücü
olur.
Yargıyla problemi olmayan adaylar da konulabilirdi. Kendimizin
yarattığı bir sorun. O süreçte hukuk bilenler itiraz ettiler. Bunun
yargı boyutu devam ediyor. Yani 12 Haziran'da seçim yapıldığında
böyle bir sorun vardı. Bu kişiler tutuklu idi. Bu halen devam
ediyor. 'Madem ki seçildi tutukluk ortadan kalksın' deniliyor.
Nasıl kalkacak bu hal? Tutuklu milletvekilleri meselesi sorun
olarak sürekli önümüze geliyor. Yargının bir bir şekilde çözmesi
gerekir. Yargı bir an evvel bu davayı bitirse, bitmedi, bugün,
yarın bitecek gibi de gözükmüyor. Davaların uzun sürmesi, önümüze
siyasi ve sosyal problem olarak geliyor. Pehlivan tefrikasına
döndü. Ergenekon davası hiç durmadan başka davalarla
birleştiriliyor. Sık sık reddi hakim talebi oluyor. Bu kadar işin
içinden çıkılmaz noktada evraklar birikirse nasıl karar verilecek?
Önemli de bir dava. Bu kadar önemli davanın uzun sürmesi, hayır işi
uzayınca şerre dönüşür. Yargının da bu işi bir şekilde çözmesi
gerekiyor.''
Kanun çıkarılmak suretiyle de tutuklu milletvekilleri sorununun
çözülebileceğini belirten Çiçek, ''Bu da olmadı. Yasa çıkarılamadı.
Orucu birileri yiyor, kefareti bana yüklüyor. Orucu bozan ben
değilim ki. Bu durum, siyasi bir sorun olarak önümüzde kalmaya
devam ediyor. Bunun ne sebebi benim, ne de çözümü bende'' dedi.