Bu fotoğraf neyi hatırlatıyor?
Abone olBir dönemin hayali ihracatçısı Yahya Demirel ile debdebeli yaşamın sembolü Semra Özal'ın aynı karedeki görüntüsünü VATAN yazarları yorumladı.
Ankara'da son dönemlerde popüler olan Safiye Soyman'ın sahne
aldığı Dedikodulu Berdush, önceki gece iki ilginç ismi bir araya
getirdi. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal ve
amcası Süleyman Demirel'in başbakan olduğu yıllarda adını 'sunta'
yolsuzluğuyla duyuran, Türkiye'nin ilk hayali ihracatçısı unvanının
sahibi Yahya Demirel Fatoş Abla Kolejleri'nin sahibi Fatoş Özyurt
tarafından verilen yemeğe birçok ünlü isim katıldı. Demirel, ismini
açıklamak istemediği bayan arkadaşıyla samimi görüntüler verdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde alkolün etkisiyle kendinden geçen
Demirel "Arkadaşıma Meltem deyin yeter" dedi. Demirel, ardından da
yerinden kalkarak Semra Özal'ın masasına gitti. Kadeh tokuşturan
Demirel ve Özal, Soyman'ın "Unutamam Seni" ve "Ne Mektup Geliyor Ne
Haber Senden" şarkılarına da eşlik etti. Semra Hanım gecenin
sonunda şu sözleriyle dikkat çekti: "Yahya'cığım kadere bak. Bizi
bir araya getirdi." Demirel, adeta kendinden geçtiği geceye katılan
davetlilerin "Yahya yıllar sonra gecelere geri döndü" yorumları
dikkat çekti. Eğlencenin doruğa çıktığı dakikalarda eline mikrofonu
alarak bir konuşma yapan Fatoş Özyurt "Burada Semra Hanım'ın
etrafında papatyalar yok. Gerçek dostlar var. Gerçek dostlar her
zaman birbirlerinin yanında olurlar" derken, bazı bayan davetliler
de "Bizler papatya değiliz. Bizden olsa olsa kaktüs olur" diyerek
espri yaptı. Özal da konuşmalarından ardından, "Burada gerçek
dostlarla birlikteyim" diye konuştu. Gecenin ilerleyen saatlerinde
ise Özal'ın yakın korumaları devreye girerek, daha fazla fotoğraf
alınmasına izin vermediler. Çerçevelik (Güngör Mengi) Roma
İmparatorluğu'nu yıkan tarihi 80'li yılların sonu ile 90'lı
yıllarda Türkiye de yaşadı. Çıkar çalışmalarıyla hırpalanmış,
korkular ve belirsizlikler içinde bunalmış bireyler, millet olma
duygusunun enerjisini yitirmişti. Dayanışma yok olmuş, kanunlar
işlemez hale gelmiş, ahlâk çökmüş, siyasi kayırmalarla desteklenip
cüretlenen yolsuzluklar ve toplumsal duyarlılığa yabancılaşarak
iyice arsızlaşan egoizm, dönemin karakteri olmuştu. Sınıf
çatışmasını denetim altında tutan ortak değerler, ortak amaçlar
kaybolmuştu. Kimileri hayali ihracat yoluyla devleti soyuyor,
kimileri Hasbahçe sefahatlerinin sorumsuz âleminde yaşıyordu. Bu
gafletin Türkiye'ye maliyetini biliyoruz, çünkü milletçe bedelini
biz ödedik. Dün haber toplantısına bir fotoğraf düştü. Türkiye'nin
ilk hayali ihracatçısı Yahya Demirel ile "vur patlasın, çal
oynasın" yaşam biçimini Papatyalar adı altında örgütlü olarak
topluma öneren, topluma yabancılaşmanın maliyetini ihmal etme
yanlışına düşen Semra Özal aynı masada görülüyordu. Yakın
tarihimize damgasını vurmuş iki karakteri, Ankara'da "Dedikodulu
Berdush" adlı içkili, alaturka müzikli bir mekân buluşturmuştu. Ve
ikisi, medyanın objektiflerine poz vermekten çekinmemişlerdi. Semra
Hanım Yahya Demirel'e "Yahyacığım kadere bak, bizi bir araya
getirdi" diyordu. Fotoğrafı bir belge olarak yayınlamaya karar
verdik. Bu umursamazlık egoizmin gücü müdür, yoksa sorumluluk
duygusundan soyutlanmış bir yüzeyselliğin bilinçsizliği mi? Şükür
ki Türkiye'de demokrasi var. Eğer olmasaydı, haysiyetine yönelen
saldırıyı halk, öfkesini kırıp dökmeden boşaltamaz, kaba güce
başvurmak zorunda kalmadan ülkeyi bu duyarsız ve saygısız
zihniyetin elinden kurtaramazdı. Yine şükür ki bu fotoğraf
Türkiye'nin geleceğini değil geçmişini simgeliyor. O nedenle acı
bir hatıra olarak hoşgörü ile bakabiliriz. Arkadaşlar "Bir
fotoğrafın hatırlattıkları" başlığını koymuşlar. Böyle vesilelerle
hatırlamak yeterli değildir. Bu ikilinin temsil ettiği bozulmayı,
yaşadığımız siyasal, ekonomik ve kültürel altüst oluşun gerekçesi
olarak çerçeveletmeli ve hiç unutmamalıyız! Ne fotoğraf ama!
Hatırlı Semra! Hayalci Yahya! (Necati Doğru) Alim ile cahilin,
akıllı ile delişmenin, fakir ile zenginin, çoban ile ağanın, anne
ile kızın, baba ile oğulun, dede ile torunun, asker ile komutanın,
dindar ile bînamazın, Hıristiyan ile Müslümanın, kapkaççı ile
polisin; özetle bütün Türkiye halkının "üzerinde öfkesini
buluşturduğu iki insanın" fotoğrafı bu! Ne fotoğraf ama! Hatırlı
Semra! Hayalci Yahya! Ankara'da ses sanatçısı Safiye Soyman'ın
açtığı ve Amerikan havası vermek için "berduş kelimesini 'ş' ile
değil de 's' ve 'h' harfi ile yazıp" adına "Dedikodulu Berdush"
dediği bir lokantada, buğulanmış rakı kadehlerinin başında
buluşmuşlar. Alkol su gibi akmış! Gönüller şen! Kafalar duman!
Yeraltı dünyasının ünlülerinden Dündar Kılıç, (rahmetli oldu)
devlet bankası "Emlakbank'ın içeriden hortumlanmasının paylaşım
sürecinde" bankanın Genel Müdürü Engin Civan'ı kurşunlatmıştı. İşte
bu Dündar Kılıç, "Hatırlı Semra bize geldi, Engin Civan'ın yanlış
yaptığını anlattı" diyerek Semra Özal'ı adres göstermişti. ***
Başbakanlık yapmış, Cumhurbaşkanlığı yapmış, parti kurmuş, halktan
yüzde 50'nin üzerinde oy almış, "Değişim... Dönüşüm... Serbest
piyasa... Liberalizm... Transformasyon..." diyerek ülke
ekonomisinde ve siyasetinde bir dönem açmış merhum Turgut Özal'ın
eşinin lakabı bu olayla "Hatırlı Semra" olmuştu. Jaguar hediye
almalar. Pırlanta hediye almalar. Kocaları devlet bankalarından,
KİT özelleştirmelerinden, vergi iadelerinden, özel turizm
alanlarından beslenen yeni zengin işadamlarının kanlarından
"papatyalık" kurmalar... Halk "yüksek zamlar-yüksek
enflasyon-yüksek döviz -yüksek faiz- sıcak para..." kıskacında
kıvranırken Semra Özal'ın gece eğlenceleri, halkta eşi Turgut
Özal'a karşı "öfke, kırgınlık, kızgınlık" biriktirmişti. Benzerliğe
bak! Yahya da seviyordu. O da bayılıyordu. Gece eğlenceleri onun da
vazgeçemediği zevk patlamaları arasındaydı. O da parti kurmuş,
halktan yüzde 50'nin üzerinde oy almış, Başbakan olmuş, sonra da
Cumhurbaşkanı olmuş, "Köyde ne varsa şehirde de o olacak...
Karakollar camdan olacak..." diyerek ülke siyasetinde ve
ekonomisinde bir dönem açmış Süleyman Demirel'in ailesinden, onun
öz yeğeniydi. VATAN