Bir Anadolu ailesinde,
Bir müslüman evinde, birey sabah namazıyla kalkar, besmeleyle
sofraya oturur, hamd ederek huzur bulur diye düşünüyorum.
Bir evden en az biri kuşluk namazı kılar, evin annesi evin
reisini dua ile işe uğurlar, akşam varsa elindekini alırarak,
hoşgeldin diyerek karşılar.
Günün 12 saati Allah adına adaletle, edeple yaşanmış, akşam ve
yatsı namazı ile günün sorumluluğu bir derece biter, dua ve
muhasebeyle uykuya gidilir.
Deseniz ki evinizde bu düzeyde bir başarı var mı? Ben %51 derim,
şu diziler bize de gaflet hailini yaşatıyor maalesef.
Dizilerdeki yaşlı sansarlar bile namaz kılmıyor, yetmiyor arada
bir kumar oynarlar, alkol bile içerler.
Evin annesi yine hakeza ibadetten yoksun açık seçik hurafelerle
yaşayan bir ucube hayatı canlandırıyor.
Ya dizideki gençler: yalan ve aldatma üzeri kurulu bir hayat,
yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, genellikle lüks
evlerde yaşıyor son model arabalar biniyorlar, ”bu
değirmenin suyu nereden geliyor?” diye soran yok. Alem
bilsin ki hayat bu kadar ucuz değildir!
*Bilmekte fayda var; çarşı pazarda açık seçik gezen bir Müslüman
kızı veya hanımı eve dönene kadar daima günah kazanır, ama az ama
çok, bu öyle doğru bir ifadedir ki hiç bir mümin ilim erbabı bu
gerçeğe itiraz edemez. Peki cehenneme mi gider derseniz orasını
Allah’tan başka kimse bilemez.
*Ayrıca gençlere gelince bir çoğu tıpkı gavur evlatları gibi
yaşıyorlar. İnanın hangi ülke ile karşılaştırılırsa
karşılaştırılsın ne giyim kuşam, ne de yaşantı açısından bir fark
göremezsiniz, üstelik yabancıların kendine göre bir inançları, bir
ibadetleri var bunlarda o da yok.
Yani bizi içten yıktılar. “düşmana benzedikten sonra
gerçek manada mağlup olmuşsunuz zaten” daha ne olsun. Kim
seni ne yapsın, sen sen olmaktan çıkmışsın zaten.
Hele bu izdivaç programları var rezaletin ta kendisi.
Kim kiminle flört ediyor?
Kamera arkasında ne rezaletler oluyor?
Bu oyunun formatını hangi gavur çizmiş?
Diye sormamak elde değil.
İslam dünyası cehenneme yuvarlanmaya aday kimselerle dolu, bu
dizilerin gamsız izlenmesine dahi müminlerin hakkı yoktur.
“Rızayı kabahat aynı kabahattir” diyen atalarımız
bize bir duruş kazandırıyor.
Bazı sefil vatandaşlarımız bu dertleşmemi dahi hemen ilericilik
gericilikle kıyaslamaya çalışacaklar, vah ki ne vah!
Derdimiz binbir delille sabitken o zaman gelin bu Ramazan ayının
yüzüsuyu hürmetine insanın şanına yakışır bir duruşa niyet edelim,
tövbe istiğfarla kendimizi temyize çıkarmaya çalışalım.
Böyle gitmez arkadaş!
Namazımızı kılalım,
Orucumuzu tutalım,
Dürüst ve adaletli olalım,
Mertlik ve merhameti yaşatalım,
Haksızlığa karşı gür sesle itiraz eldim,
Selam ve dua ile hayata anlam katalım,
Günahlardan çekinelim ki mümin olduğumuz hissedilsin,
Bir iş yaparken iki kere düşünelim, hayatımıza bir fark katmamız
lazım.
Bu güzel vasıflara kim hangi gerekçe ile itiraz edecek
bilemiyorum. Ama bazı vicdanı bozulmuş kimseler buna dahi bir
eleştiri uydurabiliyor maalesef!
İlahi emirleri bir sorumluluk içinde yerine getirmenin yanı sıra
harama karşı kendimizi frenleyelim.
Bu dizilerin daha nilelikli dizilerle yer değiştirmelerini
sağlayana kadar mücadelemizi sürdürelim.
Benden söylemesi.