Bu anlayışla bizden geri adım beklemesinler
Abone olBaşbakan Erdoğan, dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi konusunda yapılan eleştirilere cevap verdi. Başlatılan kara kampanyanın bitiri...
Başbakan Erdoğan, dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi
konusunda yapılan eleştirilere cevap verdi. Başlatılan kara
kampanyanın bitirilmesini isteyen Erdoğan, “Bizden bir geri adım
bekliyorlarsa bu anlayışla, bu mantıkla bizden geri adım
beklemeleri söz konusu değil” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Murat Akgün’ün moderatörlüğündeki
“Gündem Özel” programına konuk oldu. Gazeteciler Mehmet Barlas,
Sevilay Yükselir, Mustafa Karaaliooğlu, İbrahim Karagül ve Nihal
Bengisu Karaca’nın sorularını cevaplandıran Başbakan Erdoğan,
gündeme dair açıklamalarda bulundu. Dershaneler konusunda "Bundan
sonraki adım ne olacak, hükümetin atacağı adım ne olacak?" sorusu
üzerine Başbakan Erdoğan, “Biz bu konuda adımımızı attık. Şu anda
Pazartesi günü yapılan sunumda bazı tespit ettiğimiz eksikler var.
Bunlar üzerinden bakanımıza bir çalışmayı yapın, hatta eğitim
komisyonumuzla bu çalışmayı biraz daha geliştirin, dışarıdan
almanız gereken bazı destekler varsa alın, görüşülmesi gereken
STK’lar varsa görüşün, bizim önümüz bundan sonraki Bakanlar
Kuruluna bu taslağı daha hazır daha olgunlaşmış bir getirin ondan
sonra da bunu biz Meclis’e sunalım dedik” şeklinde konuştu.
“Dershane konusunda hükümet ile cemaat arasında bir kırılma noktası
oldu. Gülen Cemaati ile siyasi bir kavgada mısınız?” yönündeki soru
üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Şimdi bakın kendinizi bazı şeylerde zorunlu hissetmeyin. Rahat
olun. Bir defa siyasi parti olarak biz kendimize bu noktada düşman
ilan etmek gibi bir yanlışın içerisine düşmeyiş. Kaldı ki bugüne
kadar beraber yürüdüğümüz beraber sorunları hallettiğimiz
kardeşlerimizle böyle bir ayrılığın içerisine de düşmeyiz. Burada
yalnız fitne odakları var. Fitne odaklarına biz fırsat vermemiz
gerekir. İşin aslı burada. Yani ‘Oslo süreciydi’ müsteşarımın
ilgili olan yapılanlarda kimler bu tür fitnelere fırsat verdiyseler
ve bu olayların içerisinde olduysalar onlar zaten bunun bedelini
öderler. Ama bu dünyada ama ebedi alemde. Bize düşen sadece
kucaklamaktır, birleştirmektir, bütünleştirmektir. Ama birde
sorumluluk makamında olanların özellikle bu fitne, nifak çıkarmak
isteyenler fırsat vermemesi lazım.
Biz siyasi partiyiz onu onların bulması lazım. Nerede nasıl. Eğer
benim cephemdeyse ben araştırıp bulup çıkarmam lazım. Farklı
yerlerdeyse bu farklı yerlerde onlarlar bulup çıkarmaları lazım. Ne
oluyor ya nereden çıktı bu. Nerden geldi bu. Ortada böyle bir şey
yoktu. Siyasi iktidar 2008 buyana söylüyor. 2003’ten itibaren
başlayan bir süreç var. Hatta bu iktidardan önceki iktidarlar
döneminde işte az önce sizlere bir gazetede ki başlığı gösterdim.
Gelen bir süreç var. Öyleyse bu yeni bir şey değil. Biz buna
yönelik bir adım atalım. Okulsa okul kuralım, açık liseyle açık
lise yapalım.”
“Dershane konusu üzerinde tartışmanın dili çok düştü. Türkiye’de
camiler kapatılıyor olan üstü bir görüntü verildi. Ama dil
seviyesizleşti. Bu taşıma dilini en azından yumuşatacak bir dil
geliştirilebilir mi?” yönündeki soruya Erdoğan, şu yanıtı
verdi:
“Şimdi ben şunu açık olarak söyleyeyim; bizim bu konudaki bir defa
attığımız adım az öncede söyledim bugünün adımı değil. Dolayısıyla
biz bir dönüşü gerçekleştireceğiz. Bunun kararını vermişiz. Nasıl
kentlerde dönüşümler yapıyorsak, sağlıkta nasıl dönüşümler
yapıyorsak, eğitimde de bu dönüşümün yapanın kararını biz çoktan
verdik. Burada eğer muhataplarımız durumunda olan kardeşlerimiz
kalkıp da farklı taleplerle bizim karşımıza geleceklerse bu
talepler ancak bu çerçevenin içinde olacak. Burada başta Milli
Eğitim Bakanım olmak üzere, müsteşarım ilgili eğitim komisyonundaki
arkadaşlarım, milletvekilli arkadaşlarım bunlarda bunu anlatırlar.
Bir anlatırlar, iki anlatırlar, üç anlatırlar ama bu meclise
gelecek ve meclisten biz yasayı geçireceğiz. Bu yasayı meclisten
geçirdikten sonrada bunu ülkemizde uygulama alanını inşallah
bulacağız. Burada samimiyiz, niyetimiz samimi, kimseyi kırıp dökmek
değil ve hizmet alma noktasında her şey hazırız. Bu konuyla ilgili
olarak da yani şunu söyleyemezler ‘Bizim önümüz tıkandı’ hayır
önünüz tıkanmadı. Sadece siz şekil vermek istiyorsunuz biz diyoruz
ki şekil verme noktasında biz size alanı daha da açıyoruz imkanlar
sağlıyoruz. Bu imkanlar çerçevesinde gelin bu eğitim yapın.
Kolaycılığa kaçmayalım. Zora talip olalım ve bu sektördeki payınız
yüzde 25. Öyle yani sektördeki pay çok çok büyük değil ama ses
büyük.
Yüzde 25 pay bu ama ses tabi çok farklı çıkıyor. Bakıyorsunuz
burada yani yakışık almayan ifadelerde kullanılmak suretiyle bir
kampanya sürdürülüyor ama bütün bunlara rağmen ben bir başbakan
olarak söyleyeceklerimi söylüyorum. Bu akşam bizim bu programla
birlikte zaten bundan sonra bu konuyla ilgili çok daha fazla
konuşmam. Sadece işin icra safhasına geçerim. Arkadaşlarım
gerekenleri konuşurlar ve bizde biran önce bizim yapacak başka
işlerimizde var. Bizim sadece bu değil. Yurt içinde yurt dışında.
Yarın Rusya’ya biz gideceğiz. Başkaları gitmeyecek. Dünyanın
değişik yerlerindeki bütün okullar ile ilgili biz sorumluluk
taşıdık. Biz oralarda da bütün kardeşlerimizin oraların
yönetimleriyle vs. olan sıkıntılarını gidermeden tutunuzda oralarda
atacakları adımlara varıncaya kadar hepsine şahsım, bakan
arkadaşlarım, hep birlikte hep destek olduk.”
“BİZ GÖNÜL DİLİYLE KONUŞUYORUZ”
“Sizin tabanınız birbiriyle kavga ediyor. Kendisine hizmet hareketi
olarak tanımlayanlara yumuşatıcı bir dil kullanacak mısınız”
yönündeki bir soruya Erdoğan, “Ben böyle bakmıyorum. Kusura
bakmayın. Şu var bir defa ‘niyet hayır, akıbet hayır’ kelamı
vardır. Bizim niyetimiz bir defa hayırlı. Biz asla böyle bir
kavganın içerisine olmadık, böyle bir kavganın içerisinde de
olmayız. İki onlar hangi dille konuşuyorlar bilemem ama şuandaki
dil maalesef gönül dili filan değil. Ama biz gönül diliyle
konuşuyoruz. Şuanda biz gönül diliyle konuşmaya devam edeceğiz.
Bekleriz ki karşı taraf diyeceğim artık başka türlü konuşamam
onlarda gönül diliyle konuşmalı, onlarda bütün bu dershane denilen
bu kitlenin tamamını temsil etmiyorlar. Az önce söyledim. Yüzde 25
bir temsilleri orada söz konusudur. Ses çıkması olayı ise elindeki
bazı enstrümanlarla bunu yapıyorlar. Biz kalkıp da o sese aynı
şekilde cevap verme noktasında olamayız. Biz iş yapma durumundayız.
Onun için düzenlemelerimizi bunları yapmak suretiyle biz yolumuza
devam edeceğiz. Öyle şeyler oluyor ki zaman zaman görüyorsunuz
geliyorlar, bakınıyorsunuz gösteri yapanlarda oluyor vs. biz
sabırlı davrandık. Bu şekilde de bir çok bu tür şeyleri hamd olsun
aştık. Burada da aşacağız. Az önce Mehmet bey bir şey söyledi: bu
da çok manidar. Bakıyorsunuz ABD’de orada bir yayın organı kalkıyor
bir yayın yapıyor. Neymiş ‘teşebbüs hürriyetini’ biz engelliyormuş
gibi. Böyle teşebbüs hürriyetini engelleme olur mu? Gel okul kur
diyoruz. Biz çıkış yollarını gösteriyoruz. Okulla buna devam ettir.
Biz burada şekil noktasında bu dönüşüm noktasında ortaya bir farklı
bir enstrüman sunuyoruz. Bu şekilde yap diyoruz.
Biz burada böyle bir adım atarken onların eğitim anlamında
öğretimin anlamındaki alanın önünü çıkmıyoruz tam aksine bu
dönüşüme katkıda veriyoruz, katkıda bulunuyoruz” dedi.
“Lise müfredatına dahil olan derslerle ilgili kurs almak yasak
olacak. İnsanın aklına Kur’an kursları da geliyor. Dışarıda din
dersi görmek de sakıncalı hale gelebilir mi?” sorusu üzerine
Erdoğan, “Buradaki tuzak bu. Bu oyunu oynayanlar bu kara
propagandayı yapalar bunu yapıyorlar. Bakın bu çok çirkin bir
benzetme. Bir defa şuradan gireceğim işe. Kur’an kursları ne kadar
mukaddesse bizim için de dershaneler o kadar mukaddestir mantığı
çok ters bir mantıktır. Kur’an kursuna giden Kuran’ı öğrenmek için
gitmiyor, Kur’anı hıfz etmek, hafızlık için gidiyor. Düz liselerde
seçmeli ders olarak ne yapıldı Siyer-i nebi ve Kur’an konuldu.
Seçmeli derste sadece Kur’anın okunmasını öğrenirsiniz. Kalkıp da
Kur’anı hıfz edemezsiniz. Ezberleyemezsiniz. Ama Kur’an kursları
kuranı ezberlemek için kurulmuş ve bunun yanında da diğer İslami
ilimlerle ilgili de orada program uygulanıyor. Burada atacağımız
adımda şu var, bir defa bütün bu atılan adımın şu yanını hiçbir
zaman bir kenara koymayalım. Biz iktidara geldiğimiz de üniversite
imtihanında sorular neye göre hazırlanıyordu biliyor musunuz? Bu
dershanelerin müfredatına göre hazırlanıyordu. Yani okulda
okuduklarınız size soru olarak gelmiyordu. Dershanede
öğrendiklerinizden size sorular geliyordu. Biz onu o dönemde
Hüseyin beyin döneminde dedik bunu bir defa süratle değiştireceğiz.
Ne deme ya bu okullar o zaman niye var. Eğer bu okullar varsa o
zaman bu dershaneler niye var. Ha yok dershanelerde her iş
bitiyorsa o zaman bu okullar niye var. Bu paraları niye harcıyoruz
bu kadar okulu niye yaptırıyoruz. Buna bir çeki düzen verilmesi
lazım dedik. Attığımız bu adımla biz bir şeyi getirdik” dedi.
“800 BİNİ AŞKIN ÖĞRETMENİMİZİN DÖKTÜĞÜ TERE HAKSIZLIKTIR
SAYGISIZLIKTIR.”
“Bir defa bu dershaneler ücretli mi, ücretli. Bakınız şu anda ben
size bazı örnekler vereceği halkım bunu bilmiyor” diyen Erdoğan,
şunları söyledi:
“Asgari 2 bin lira ile 20 bin liraya kadar bu dershane ücretleri
var. Eğer çok daha limiti artırmak isterse 20 binin üzerinde de
anlaşmaya bağlı daha da çıkabilir dershane ismi vermeyeceğim bunlar
diyelim dört öğrenci alıyor dört öğrenciye geliyor ders veriyor
onları özel olarak hazırlıyor. Tabi bunun yanında hatta adları
şöyle de anılan dershaneler de var, VIP dershaneler. Bu tür
dershaneler de kuruldu. Benim dediğim Pi dershaneleri diye geçen
dershaneler. Buradaki öğrenci sayısı dar kapsamda 3 tane dört tane.
Ona özel önem veriyor. Peki kim bunlar? Bir parası olan, iki Fen
Liselerinden sosyal bilimlerde Anadolu liselerinden seçilmiş oraya
gelen öğrenciler. Zaten seçilmiş. Onların zaten kazanması neredeyse
yüzde yüz. Bu öğrenciler ve bu öğrenciler üzerinde belli bir süre
kısa bir süre bir çalışma yürütülüyor. Bu çalışmayla da bu
çocukları biz kazandırdık. İnsaf edin be. Bu çocuklar bunca
zamandır devletin fen lisesinde okudu, buradaki emek nereye? Bu
devletin ortaokullarından yetişti bu çocuklar ya. Bunların birçoğu
SBS imtihanlarına girdi. Bunlar niye? Bu devletin bu çocuklar
üzerinde hiçbir emeği yok mu, hiç hakkı yok mu? Bunların hepsini
bir kenara koyuyorsunuz 3 ay 6 ay 9 ay o çocuğa orada bir test
tekniği öğretiyorsunuz. Ve ondan sonra diyorsunuz ki bunlar bizim
eserimizdir ve biz bunları yetiştirdik. Olmaz böyle bir şey. Burada
bir vakıa bir gerçek bir tarafa konulmuş oluyor. Bunu da gelip
Kur’an kursları ile benzetmek çok çok çirkin birşey. Bir defa
Kur’an kurslarının alanı çok farklı, milli eğitim ile alakası yok.
Tamamıyla diyanetle alakalı bir süreçtir. Bunu bir defa birbiri ile
karıştırmak, mukayesesini bu şekilde yapmak bir defa büyük bir
yanlış. Ve orada ücret de yok ücretsizdir kuran kursları. Vakıflar
bütün hizmetleri verir. Bakın bizim şu anda elimizde 800 bini aşkın
öğretmen var. Bizim bütün bu öğretmenlerimize haksızlıktır bu. Yani
şu dershaneler konusu bizim öğretmenlerimiz başarılı, dershaneler
başarılı ama devletin okulları başarısız demek devletin
okullarından biz bir şey almıyoruz demek bizim 800 bini aşkın
öğretmenimizin döktüğü tere haksızlıktır saygısızlıktır.”
“BİZ EĞİTİMDE BİR REFORM YAPTIK”
“Cemaatle AK Parti kavga ediyor diye birileri kendilerini ortaya
atıyor. Sizi yıpratmak için konuyu getiriyorlar. Aynı şekilde
geçenlerde bir yüksek dereceli Amerikalı diplomatla beraberdim.
Baskı var dediler, basına baskı var düşünce özgürlüğü kısıtlanıyor.
Bugün BBC yayınlarında da dershane konusu Amerika’ya özgürlüklerin
kısıtlanması girişim özgürlüğünün kısıtlanması şekilde yansıtılmış
bir takım yayın organları tarafından. Bazen canınıza tak etmiyor mu
birikmiş bütün yükler sizin sırtınızda” sorusu üzerine Erdoğan,
şunları söyledi:
“Az önce Churchill’in sözünü söylediniz ya. Siyaset savaştan daha
zor. Savaşta bir kere ölürsün siyasette her gün ölünür. Bunun
maalesef ruhumda var. Mecburuz katlanacağız ve yola devam edeceğiz.
Biz eğitimde bir reform yaptık. Neydi o? 4+4+4. Bunları niye
yapıyoruz. Hepsi bakın hiçbir iktidar 12 yıl zorunlu eğitime imza
atamadı. Ama biz geldik dedik ki 12 yıl zorunlu eğitimi
başarmalıyız. Bu adımı atalım. Ve biz bu adımı attık. Bu adımı
atarken de yine bütün dünyadaki gelişmiş eğitim sistemlerini
inceleyerek bu adımı attık. okul öncesi eğitim sistemlerini
inceledik. Bütün bunlarla birlikte istiyoruz ki kaliteyi artıralım.
Ama biz hala istediğimiz kaliteye ulaşabilmiş değiliz biz bunun
farkındayız. Bunun için de çok büyük bir gayretin içerisindeyiz.
Onun için bu kampanyayı yürütenlere diyoruz ki ’gelin madem bu
kadar başarılısınız, kurun okullarınızı alın size destekleri, orada
bu başarıyı gösterin.”
“ŞUBAT’TA 10 BİN ÖĞRETMEN İNŞALLAH ATAYACAĞIZ”
Tayin bekleyen öğretmenlere ilgili soru üzerine Erdoğan, “Tayin
bekleyen öğretmenler daha henüz tabi öğretmenlik noktasında böyle
bir hakkı kazanmış değiller. Ocak’ta emekli olacak öğretmenler var,
yaklaşık 8 bin 500 civarında emekli olacak öğretmenler var. Emekli
olacak öğretmenlerin yerine de biz Şubat’ta 10 bin öğretmen
inşallah atayacağız. 10 bin öğretmeni alacağız Şubat’ta. Bunların
hepsi boşluk dolmadan yürüsün istiyoruz. Biz 10 yılda 400 bin
öğretmen milli eğitime kazandırdık. Bizden önceki dönemlerde böyle
bir şey yok. Şu anda da bizde bir yılda ne kadar emekli var, şu
kadar. O emekli öğretmenlerin yerini hem dolduracağız. Bir de ona
artı. niye? Şu anda bizim 126 bin öğretmen açığımız var. Bunu da
hallederken bir anda halletmemiz mümkün değil. Çünkü bütçe de buna
müsaade etmesi lazım. Bütçeyi bir kenara koyup da bütçe velev ki
öyle olsun bütçe açık versin hiç önemli değil ama bu 126 bini hemen
ata. Olmaz. Bütçemizi dikkatli bir şekilde kullanacağız. Ona göre
de adımlarımızı atarken diyelim ki önümüzdeki 4 yıl 5 yıl
içerisinde bu öğretmen açığımızı da tamamen sıfırlamış olacağız.
Burada da bir sıkıntımız yok. 4+4+4 ile Türkiye bir defa çok önemli
bir değişimi dönüşümü yaşıyor. Ama istiyoruz ki bu dernekler bu
arkadaşlarımız kesinlikle bu adımları atmak suretiyle eğer bu işi
okula dönüştürme eğer okul istemiyorlarsa kendilerine bir
alternatif daha verdik açık lise dedik, gelin açık liseler kurun”
dedi.
“Arayış içindesiniz galiba” sorusu üzerine “Biz arayışımızı yaptık.
Bunları bitirdik” diyen Erdoğan, “Nihai model bu mu” sorusuna,
“Tabi bunlar, bu anlattıklarım. Ama onların varsa farklı bir şeyi
ha onu bize sunsunlar. Bizim geri dönmemiz diye bir şey asla söz
konusu değil” yanıtını verdi.
"GELİNEN NOKTADA ARTIK DERSHANE ANLAYIŞININ DÜŞÜNCESİNİN YÜRÜMESİ
MÜMKÜN DEĞİL"
“Şimdi tabi bu işe girerken bu adımı atarken burada bu art niyetler
olduğu sürece zaten bu iş burada bitmez” diyen Erdoğan, şunları
kaydetti:
“Bunun için de bir siyasi otorite burada eğer bir yasal düzenleme
yapıyorsa, biz çünkü bu işi bir kere ertelemedik iki kere üç kere
dört kere. Mesela ben en son açıklamamı 1 yıl önce yaptım. Dedim ki
biz bir yıl sonra artık bu dönüşümü tamamlayacağız. Ve şu anda tabi
süre yaklaştıkça bu defa Haziran ayı yaklaşıyor hele hele şimdi
önümüzde bir de seçimler var. Bu hassas bir dönemdir. Burada bu işi
bindirelim havasına girildi. Bazı dershane grupları onlar da
destekliyor. Özel okullar açık liseler noktasında bu süreci
destekliyoruz diyorlar. Hatta geçiş için işte burada bir süre ki
biz onlara da onu dedik burada bir 2 yıllık süre açık liselerle
alakalı olarak burada böyle bir şeyi sizlere verebiliriz dedik.
Tabii orada bir talepleri var ama konuşuluyor ben ona sıcak
bakmıyorum var 4 yıl olsun gibi talepleri var. Bu ayrıca görüşülür
konuşulur. Gelinen noktada artık dershane anlayışının düşüncesinin
yürümesi mümkün değil. Kurarlar özel okullarını, biliyorsunuz özel
okullarda kendi diliyle eğitimini yapsın, kur özel okulunu orada
özel okulun öncesine sonrasına ayrıca kurslarını koy. O sana ait
olan birşeydir. Bunu özel okulunda yapabilirsin. Ama devletin
okulundan alacaksın, ondan sonra da orada böyle yüksek ücretlerle
vs bindireceksin olmaz. Biz milletin aleyhine olacak böyle bir şeye
artık fırsat vermek istemiyoruz”dedi.
“Halk eğitim merkezleri mi bir model gibi öne çıkıyor” sorusu
üzerine Erdoğan, “Halk eğitim merkezleri ücretli yerler değil.
Zaten belli bir periyotta devam ediyor. Bunlara alternatif değil.
Devletin eğitim sistemine alternatif olan bu dershanelerdir
alternatif paralel kendilerine göre bir şeyler üretmenin gayreti
içerisindeler” dedi.
“Üniversite sınav sorularının müfredatla uyumlu hale getirilmesi
mümkün olacak mı?” sorusu üzerine Erdoğan, “Burada Milli Eğitim
Bakanlığı TUBİTAK ve YÖK müşterek bir çalışman içindeler. Müşterek
bir çalışmayla burada dediğiniz dengeyi, o müfredat eşitlemesini
yapmak suretiyle üniversiteye giriş imtihanlarında da bir defa o
eğitimde fırsat eşitliği olayını sağlamış olacağız. Haksız rekabeti
böylece ortadan kaldıracağız. Okul müfredatlarına dayalı bir sınav
sistemini getirmiş olacağız” dedi.
"BİR EĞİTİM MESELESİ"
Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi konusunun memleket
meselesi, bir eğitim meselesi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan,
dershanelerin özel okullara dönüştürülmesinin AK Parti’nin
programında ve hükümet programında yer alan bir mesele olduğunu
dile getirdi. Konun bugün ortaya konmuş bir mesele olmadığını
vurgulayan Başbakan Erdoğan, “2008-2009 bu yıllardaki bu
programlarımıza bakıldığında orada görülüyor. Yani yeni açıklanmış
şeyler değil bu. Halka bu konuda verilmiş olan bir vaadimiz sözümüz
var. Bu sözün yerine gelmesidir. Cemaat deniliyor, olayın cemaatle
hizmetle karşı karşıya gelme gibi bunu öyle bir yere çekmek çok
yanlış bir şeydir o da çok çirkin bir şeydir. Tam aksine, biz
cemaat mensubu kardeşlerimizin ellerinde olan yayın organlarıyla bu
şekilde bize saldırmalarını, adil olmayan şekilde bize
saldırmalarını hatta hatta hilaf-ı hakikat bazı uydurma şeylerle
yakıştırmalarla bize saldırmalarını anlamakta biz zorlanıyoruz. Ve
şunu açık net söyleyeyim; eğer bize MEB 2010-2014 strateji belgesi
incelenirse orada da çok açık açık net görülür. Bu niçin belli bir
cemaate diye olsun. Sayın Sezer döneminde bu konuyla ilgili
attığımı bir adım vardı reddedildi. Hatta bir diğer adım
Danıştay’dan geri döndü. Hatta ne dediler? Cemaat mensubu olan
kardeşlerim burayı hatırlasınlar. Biz dedik ki bütün okullara özel
sektör vakıf okullarına biz öğrenci gönderelim, bunların
bedellerini biz ödeyelim dedik. Hizmet alımı yapalım dedik.
Danıştay bizi reddetti. Oradaki boşlukları biz dolduralım. iz
neyden kurtaracaktık. Biz yatırım yapmaktan kurtaracaktır. Binayı
biz yapmamış olacaktık oralara bu öğrencilerimizi göndermiş
olacaktık. Bu öğrencilerimiz de o zaman ne diyecekti gittim şu
kolejde okudum diyecekti, parasını da kim verecekti devlet olarak
biz verecektik. Onların böylece o atıl kapasitelerini biz doldurmuş
olacaktık. Danıştay ne yaptı, bunu reddetti. Ama ona biz müracaatı
yaptığımız zaman ne dediler? AK Parti iktidarı cemaate kaynak
sağlamak için bu adımı attı, bu yasayı düzenledi. Şimdi cemaat
mensubu olan kardeşlerim bizim bu verdiğimiz mücadelede
karşılığında da yediğimiz tokadı darbeyi acaba unutuyorlar mı? Biz
niçin kalkıp da bu kardeşlerimizi karşımıza alalım, onlarla bu
mücadelenin kavganın içine girelim. Bizim tek derdimiz biz bir
sorumluluk taşıyoruz” diye konuştu.
“GERİ ADIM ATMAMIZ SÖZ KONUSU DEĞİL”
“Biz kalkıp da bütün eğitimi cemaatin derneklerine kurumlarına
teslim etmek gibi bir durumun içinde olamayız” diyen Başbakan
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Asıl bunun hesabını bize sorarlar? Derler ki ’niye belli kurumlara
vakıflara eğitimi teslim ediyorsunuz.’ Biz şimdi şu anda devlet
olarak temelden alacağız hatta okul öncesi eğitimden alıyoruz, bu
yavruları bu çocukları yetiştiriyoruz. Ve ondan sonra da eşit bir
sınav sistemi içerisinde bunları geleceğe hazırlıyoruz. Çünkü biz
belli bir grubun değil tüm milletin iktidarıyız. Burada kendileri
de bizleri anlayışla karşılamaları lazım. Bu sürdürdükleri kara
kampanyaları bence bitirmeleri lazım. Bizden bir geri adım
bekliyorlarsa bu anlayışta bu mantıkla bizden bir geri adım
beklemeleri söz konusu değil.”
“NİÇİN O KARDEŞLERİMİZLE DE BİR KUCAKLAMA GAYRETİ İÇERİSİNDE
OLMAYALIM”
“Gülen’i açıkça Türkiye’ye davet ettiniz. Herkes evet cevabını
beklerken gelemeyeceğim Türkiye’nin durumu, gerekçesini ileri sürdü
Gülen. Acaba dönüm noktası o mu cemaatle AK Parti arasındaki
diyalogsuzluk davetinizin reddedilmesi ile mi başladı” diye
sorulması üzerine ise Başbakan Erdoğan, “Yok, onunla hiçbir
ilişkisi yok. Birçok arkadaşlarla bu konuyla ilgili diğer konularla
olsun görüşmeler yaptık, yapıyoruz. İçimizde arkadaşlarımız var
aynı şekilde yapıyoruz. Kaldı ki bakan arkadaşım birçok görüşmeler
yaptı. Daha yeni görüyorsunuz bir kucaklama hareketini yapalım diye
her kesimle bir kucaklama gayreti içine giriyoruz. Niçin o
kardeşlerimizle de bir kucaklama gayreti içerisinde olmayalım.
Bizim ayrılığa değil birleştirmeye gayret etmemiz lazım. Ama
diyoruz ki bizim bu gayretimiz karşılığını bulsun. Bu ülkeye yazık
olur. Bu ülkenin geleceğine gelecek nesillere yazık olur. Burada
devletin verdiği bu gayreti ve az önce ifade ettiğim 800 bini aşkın
öğretmenin emeğini yok saymak onlara çok büyük bir haksızlıktır.
Bütün bu okullarda yetiştireceksin ondan sonra gelip 3-6 ay
dershanede eğitim vereceksin ben yetiştirdim diyeceksin. Acaba
soruyorum bu dershanelerden kaç tane öğrenci birinci olarak
yetişiyor, ikinci üçüncü olarak yetişiyor. Bunların sayısı da
bellidir. Bunu kalkıp da abartılı bir şekilde anlatmanın bir anlamı
yok. Az önce söyledik, zaten Fen Lisesinden mezun olanların
gideceği yerler bellidir. Anadolu lisesinden sosyal bilimlerden
aynı şekilde. Zaten onlar o kaliteli eğitimden geçerek bir yere
gidiyorlar, tekrar ediyorum altını çizerek. Bir defa etüt
merkezleri ile alakalı olarak ücretsiz bütün etüt merkezleri
serbesttir. Okuma salonları zaten ücretsiz. Orada da bir yasaklama
söz konusu değil” ifadelerini kullandı.
“YAZIKTIR YA”
Dershanelerin kapatılması konusunda atılan tweetleri eleştiren
Başbakan Erdoğan, “Mesela şunlar twetler de geçiyor. ‘Oslo’nun sözü
yerine getiriliyor.’ Yazıktır ya. Oslo’da sen benim MİT
Müsteşarımın yanında mıydın? Hangi söz verildi? Olmaz. Fırsat
veriyorsun. Onsan sonra PKK ile yapılan anlaşmalar gereği bunlar
yapılıyor. Bunu neye dayanarak söylüyorsun. Bunlar çok çirkin
şeyler” dedi.
“MADEM İNANIYORUM DİYORSUN İNANDIĞINA GÖRE İNANDIĞININ GEREĞİNİ
YAPACAKSIN”
Süreç içerisinde gazete manşetlerini de eleştiren Başbakan Erdoğan,
şunları kaydetti:
“Şimdi bugün bir gazete bir dershanenin yakılmasını ’bu mu rant
temini?’ gibi bir başlıkla vermiş. Tamam mı? Olaya buradan
yaklaşmaya kalkarsak, ben o yazıyı yazan arkadaşa şunu söylerim:
Güneydoğuda da İstanbul’un merkezinde de AK Parti’nin bugüne kadar
birçok şubesi yakılmıştır. Birçok teşkilatımız molotof kokteylleri
ile bombalanmıştır. Benim il başkanı, il başkan yardımcılarımın
içinde öldürülenler var kaçırılanlar var. İstanbul’un göbeğinde
bizim seçim karargah merkezlerimiz yakılmıştır ve yüzlerce. Biz bir
şeyin mücadelesini veriyoruz. Biz bir şeyden geri çekilmiyoruz. Sen
de o mücadeleyi vereceksin tabi. İnanmışsan dershane ise dershane
ile vereceksin oralarda okul yapmaksa okul yapmak suretiyle bu
mücadeleyi vereceksin. Madem inanıyorum diyorsun inandığına göre
inandığının gereğini yapacaksın. Hep beraber yapacağız bunu, el ele
vereceğiz omuz omuza vereceğiz. Bu mücadeleyi hep birlikte
sürdüreceğiz. Yavrularımızı da bu millete düşman olanlara
kaptırmayacağız. Bunu beraber yapacağız. Bu anlayışta bir zihniyet
varken kalkıp da bunu farklı yerlere çekmek çok yanlış olur.”
“OLABİLİR DE OLMAYABİLİR DE”
Yaklaşan yerel seçimler ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan
Başbakan Erdoğan, İstanbul’da Kadir Topbaş, Ankara’da Melih Gökçek,
İzmir’de Binali Yıldırım gibi bazı isimlerin aday olacakları
yönündeki bir soruya “Olabilir de olmayabilir de” cevabını
verdi.
Belediye seçimlerinin genel seçimlerle aynı şekilde
değerlendirilemeyeceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, “Çünkü
burada eğer isabet yüzdeniz yüksek olursa oy oranınız da yükselir.
Ama isabet yüzdesi adaylarda düşük olursa, o zaman oylar da düşer.
Çünkü vatandaş şu anda gelen bize kamuoyu araştırmalarına
baktığımızda onu görüyoruz. Bakıyoruz ki parti olarak çok yükseğiz
ama adaydan dolayı bazı yerlerde düşüğüz. Mesela yani orada isim
vermemize gerek yok. Şimdi bizim de ona göre çalışmamız var.
İstiyoruz ki mevcut oradaki belediye başkanından çok daha kalite,
çok daha tanına bilinen ve sevilen bir isimle biz orada girelim ki
oradaki bizim parti oyumuz, adayımızla beraber hiç olmazsa eşit
noktaya gelsin. Çünkü adayınız eğer sizin oyunuza oy katamıyorsa
orada yerel seçimde başarısız olursunuz. Yani bir katma değerinin
olması lazım, onun için çalışmalarımız biraz hassas yürüyor, titiz
yürüyor. Bunu başarmanın gayreti içindeyiz. Eğer bunu
başarabilirsek inanıyorum ki o yüzdemiz yüksek olacaktır. Eğer bunu
başarmada zayıf olursak o zaman tabi düşebilir” diye konuştu.
“SEN DE GİT YAP”
Bedelli askerlik konusundaki bir soruya ise Başbakan Erdoğan,
“Bütün mesele bu ülkede bir askerliğini yapan var, bir de kaçan
var. Şimdi bu adil bir yaklaşım mı? Değil. Şimdi Tayyip Erdoğan
askerliğini yapıyor, bir başkası yapmıyor. Kardeşim sen de git yap”
dedi.
“AK PARTİ’NİN BELEDİYE BAŞKAN ADAYI BELLİDİR”
İstanbul’da yerel seçimlerdeki yarışın sorulması üzerine ise
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Şu anda AK Parti’nin belediye başkanı adayı bellidir ama CHP’nin
belediye başkan adayı kimdir onu bilmiyorum. Dolayısıyla bu
anketlerin hepsi de tamamıyla hayalidir.”
(İHA)