"Bombalar depremi tetiklemez"
Abone olKandilli Rasathane Müdürlüğü depremin ardından bir açıklama yaparak deprem ile ilgili bilinmeyenleri anlattı.
Depreme Irak savaşındaki bombalar neden olmadı, Kamu binalarının
durumu vahim… Bingöl'deki depremin derinliği 10 kilometre, süresi
20 saniye... Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve
Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu,
Bingöl'deki depremin 10 kilometre derinlikte meydana geldiğini ve
17-20 saniye sürdüğünü söyledi. Kandilli Rasathanesi'nde düzenlenen
basın toplantısının ardından Prof. Dr. Barbarosoğlu ile BÜ Deprem
Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik, öğretim
üyesi Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu, BÜ Jeofizik Mühendisliği Anabilim
Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Mustafa Aktar ve Niyazi Türkelli
gazetecilerin sorularını cevaplandırdılar. Bir gazetecinin ''Bingöl
depremi, ne kadar derinlikte meydana geldi ve kaç saniye sürdü?
sorusu üzerine Prof. Dr. Barbarosoğlu, ''Bingöl depreminin
derinliğini 10 kilometre olarak belirledik ve deprem 17-20 saniye
sürdü'' dedi. Depremin merkezi ve büyüklüğü konusundaki bilgilerin
saat 04.00'de internete konulduğunu ifade eden Prof. Dr.
Barbarosoğlu, şöyle devam etti: ''Deprem, saat 03.27'de oldu.
Çözümlemelerimiz hemen başladı. Biz, ilk 15 dakikada ilk
belirlemelerimize göre depremin büyüklüğünü 6-6.5 arasında tahmin
ettik. Ancak bilginin niteliği ilk yarım saatte çok değişebilirdi
ve emin olmadığımız bilgiyi veremezdik. Ama yarım saatte depremin
büyüklüğü ve merkezini kesin olarak belirledik. Ve saat 04.00'de
internetteki web sitemize koyduk. Bu süre normal bir süredir.''
Binalar işaretlenmeli Prof. Dr. Mustafa Erdik de, ''Bingöllüleri
evlerine girmemeleri konusunda uyarıyor musunuz?'' sorusu üzerine,
uluslararası kurallara göre hasarlı binaların işaretlenmesi
gerektiğini vurgulayarak, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın
mühendislerinin bölgedeki binaları tek tek elden geçirip
işaretlemeleri gerektiğini anlattı. Kırmızı işaretin binalara
girilmemesi, sarı işaretin dikkatli girilmesi ve bina içinde fazla
kalınmaması, yeşil işaretin ise girilebileceği anlamına geldiğini
belirten Prof. Dr. Erdik, bu işaretlerin olmadığı durumlarda halkın
binalara girmemesinin daha uygun olacağını söyledi. Bombalar
depremi tetiklemez Prof. Dr Mustafa Aktar da, ''Irak Savaşı'nda
atılan bombaların depremleri tetiklediği söyleniyor. Bu doğru
olabilir mi?'' sorusu üzerine, ''Irak savaşında atılan bombaların
depremi tetiklemesi imkansız diyebileceğimiz kadar çok küçük bir
ihtimal. Bombaların enerjileri depremleri tetiklemeleri için
yeterli değil'' diye konuştu. Prof. Dr. Niyazi Türkelli de,
Türkiye'nin iki ana fay hattı olan Kuzey Anadolu Fay Hattı ile Doğu
Anadolu Fay Hattı'nın her zaman büyük deprem yapma potansiyeline
sahip olduklarını anlattı. Prof. Dr. Türkelli, deprem potansiyeli
olan yerleri bildiklerini ancak depremlerin yeri ve zamanını
önceden belirlemenin mümkün olmadığını belirtti. Kamu binalarının
sorunları Prof. Dr. Mustafa Erdik, deprem şartnamesine göre okul ve
hastanelerin diğer binalara göre en az yüzde 50 daha kuvvetli
yapılması gerektiğini hatırlatarak, şunları söyledi: ''Bunların çok
iyi bir şekilde denetlenmesi ve çok sağlam olması gerekir. Bu
konuda toplum olarak demokratik baskı hakkımızı kullanmamız lazım.
O bölgede tüm yatılı okulların elden geçirilmesi ve deprem
şartnamesine uygun hale getirilmesi lazım. Hastane ve okullara
toplum olarak öncelik verilmeli. Ferdi olarak insanın kendi
binasını güçlendirmesi de önemli.'' Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu da,
yeni binaların deprem yönetmeliğine uygun biçimde yapılması ve
projelendirilmesinin birinci adım olduğunu belirterek, şöyle devam
etti: ''Türkiye'nin sorunu deprem yönetmeliğinde değil, deprem
yönetmeliğimiz gerçekten modern bir yönetmeliktir. Ancak
projelendirme alanında projeyi yapan mühendislerin yeterliği,
yetkinliği konusunda problemlerimiz var. Bundan da önemlisi çarpık
müteahhitlik düzeninin getirdiği problemler var. Yeni ihale kanunu
sonuçlarını henüz almış değiliz. Bu kanun, Türkiye'deki inşaat
kalitesini ve müteahhitlik sistemini belli bir seviyeye sokar.
Çünkü bundan önceki sistemimiz tamamen yetersiz, kötüye kullanmaya
açık bir sistemdi. Maalesef özellikle kamu yapılarında bütün
depremlerde görülen ağır hasarların nedenleri büyük ölçüde burada
aranmalıdır.''