Bombacılar DGM'yi tanımadı
Abone olİstanbul'u kana bulayan ve bugün DGM'ye çıkarılan 50'si tutuklu 69 sanık, 143. maddenin yürürlükten kaldırıldığına işaret ederek mahkemenin yetkilerine itiraz ettiler
El-Kaide terör örgütünün Türkiye yapılanması içinde faaliyet
gösterdikleri ve İstanbul'da 15 ile 20 Kasım 2003 tarihlerindeki
bombalı saldırılara karıştıkları iddiasıyla 69 sanığın yargılandığı
davanın ilk duruşmasında söz alan sanık avukatlarından Osman
Karahan, Anayasa'nın 143. maddesinin yürürlükten kaldırıldığına
dikkati çekerek, mahkemenin yetki ve görevine itiraz etti. İstanbul
2 No'lu DGM'deki davanın ilk duruşmasında söz alan avukat Hasip
Kaplan, Nuri Ataç, Melek Nur Ataç, Çiğdem Ataç, Fuat Ataç, Filiz
Ataç, Vecide Ataç ve Nurullah Ataç adına müdahil vekili olarak
duruşmaya katılmak istediğini bildirdi. Avukat Ahmet Ünal Erman da
Şişli'deki Beth Israel Sinagogu'ndaki bombalı saldırıda hayatını
kaybeden 8 yaşındaki Arnetta Rubinstain Talu'nun anne ve babası
adına müdahil olmak istediğini söyledi. Mahkeme heyeti, Kaplan ve
Erman'ın taleplerini kabul etti. Bu kararın okunması sırasında
ayağa kalkmaları istenen sanıklardan Harun İlhan ile Baki Yiğit,
uyarıya rağmen ayağa kalkmadı. Duruşmada daha sonra, tutuklu
sanıklar Metin Ekinci, Süleyman Uğurlu, Baki Yiğit, Seyit Ertul,
Harun İlhan, Adnan Ersöz, Fevzi Yitiz, Osman Eken, Yusuf Polat, Ali
Yaman, Burhan Perk ve Mehmet Kuş'un kimlik tespitleri yapıldı.
Sanıklardan Adnan Ersöz, kimlik tespitleri sırasında İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü mezunu
olduğunu söyledi. Harun İlhan da Marmara Üniversitesi Edebiyat
Öğretmenliği Bölümü'nü bitirdiğini ve gayrıresmi evli olduğunu
ifade etti. Gayrıresmi evli olduğunu ve 3 çocuğu bulunduğunu
söyleyen Seyit Ertul ise ''sabıkası olup olmadığı'' yönündeki
soruya, ''Birkaç şey vardı. Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma
Kanunu, kaçakçılık vardı. Cinayetten de içeride kaldım. Suçsuz
olduğum şeylerden de yattığım oldu. Cinayetten beraat ettim.
Bellidir onlar zaten'' dedi. Kimlik tespiti için ayağa kalkması
istenen sanık Baki Yiğit, ''fotoğrafının çekilmesini
istemediğini'', bu nedenle ayağa kalkmadan kimlik bilgilerini
vereceğini söyledi. Mahkeme Heyeti Başkanı'nın, ''basın
mensuplarının fotoğrafını çekmeyeceğini'' söylemesine rağmen,
''flaşsız olarak fotoğrafının her an çekilebileceğini'' ifade eden
Yiğit, ayağa kalkmamakta ısrar etti. Yiğit, Mahkeme Heyeti'nin
ısrarı üzerine ayağa kalkarak, kimlik bilgileri konusundaki
sorulara cevap verdi. Duruşmaya sonradan katılan avukat Namık
Sofuoğlu da İngiltere Başkonsolosluğu adına müdahil olmak için
mahkemeye dilekçe verdi. Mahkeme, avukat Sofuoğlu'nun talebini de
kabul etti. Ancak bazı sanık avukatları, Mahkeme Heyeti'nin,
müdahil talebi konusunda kendilerinin diyeceğini sormamasına tepki
gösterdi. AVUKATLARIN İTİRAZLARI... İddianamenin okunmasından önce
bazı itirazları olduğunu ifade eden sanık avukatları, kendilerine
söz verilmesini istediler. Bunun üzerine itirazları sorulan
avukatlardan Osman Karahan, Anayasa'nın 143. maddesinin yürürlükten
kaldırıldığını, dolayısıyla mahkemenin yetkisiz ve görevsiz
olduğunu, yok hükmüne düştüğünü savundu. Avukat Karahan, mahkemenin
sanıklar hakkındaki tahliye kararı dışında başka işlem yapamayacağı
düşüncesinde olduklarını belirterek, işlem yapılmasının hukuka
uygun olmayacağını düşündüklerini söyledi. Mahkemenin bu konuya bir
açıklık getirmemesi durumunda davanın en baştan kilitlenebileceğini
söyleyen avukat Karahan, ayrıca iddianame konusunda da itirazları
olduğunu ifade etti. İddianameye göre birbirleriyle bağlantısı
olmayan 5 ayrı grubun aynı davada yargılandığını savunan avukat
Karahan, birbiriyle bağlantısı olmayan sanıklar konusunda ''tefrik
kararı'' verilmesi gerektiğini söyledi. Avukat Karahan ayrıca,
duruşmaların 5 güne yayılmasının da aleni, yüzyüze yargılamaya
aykırı olduğunu ileri sürerek, bu konudaki ara karardan
vazgeçilmesini istedi. Duruşma, diğer sanık avukatlarının
dinlenmesiyle devam ediyor.