Allah (c.c) kullarını kendi halifesi olarak yarattı, muhatap
aldı ve dünyada imtihana tabi tuttu.
Etrafımızı bir dolu imtihana sebep sırlarla doldurdu.
İmtihan ise; Sınırlarımızı oluşturan meşru ve gayri meşru
çizgilerin yelpazesinde oluşturuldu.
İmtihanın sonunda; ceza-i müeyyide olduğu gibi helal daire
içinde yaşanılan hayatın karşılığında ise bir sürü mükafat ve
müjdelerle dolu.
Meşru daire içindeki helal yaşantının içinde olmazsa
olmazlarından en önemlisi de mahremiyettir.
Mahremiyet; iffetli ve hayâ sahibi olarak yaşam sürmenin
en büyük anahtarı.
Müslüman kadının iffet tezahürü tesettür ve örtünme vesilesi ile
hayâ ve ahlakın setri.
Müslüman erkeğin de setri; hayâsı ve ahlakı.
Din görevlisi değilim lakin hem kulum hem de onlarca sancımız
var iken basit ve gayr-i ahlaki bir durumu yazabilmek için ön bilgi
gerekliydi diye düşündüm.
Ümmet olarak her taraftan çığlıkların geldiği bir dönemi
yaşıyoruz; kan, acı, ıstırap, yurtlarından çıkarılma, hakaret, hor
görülme, çile... vs her ne varsa Müslümanlara reva görülüyor.
Bizlerin selamet içerisinde yaşamamız için onlarca insan vatan
için şehit oluyor.
Bombalama olayları karşısında onlarca insanımız
katlediliyor.
Bir takım küresel hesapların dinimize ve topraklarımızda zarar
verdiğini görmek durumundayız.
Ulusal kanalların birinde sırf çok izlenmek uğruna ahlaka
mugayir bir evlilik programında koca arayan sözüm ona tesettürlü
bir bayan endam ediyor.
Dahası hayâ ve ahlak dışı refleksler ile ağlanıp sızlanıyor.
Neymiş, eline vermişler Tarkan’ın albümünü öpüp kokluyor, diz
çöküyor ağlıyor.
“Ben onu istiyorum bana ne bana onu getirin” diyor.
Sosyal medya üzerinden seyrettiğimde vallahi kahroldum.
Analar şehit olan yavrularına, vatan bütünlüğümüzü bozmak adına
küresel terör örgütlerinin bombalamalarında ölen yavrusuna, eşine
ağlıyor.
Koca arayan gayr-i ahlaki sözüm ona tesettürlü bayanda Tarkan
için ağlıyor.
Evlilik programları artık bomba terörü ile mukayese edilebilecek
kadar bu vatana zarar veriyor.
Bombalar fiziki olarak masum insanları katlederken, evlilik
programları ise zihniyet olarak masum insanları katlediyor.
Yeniden diriliş için direnişten bahsettiğimiz bir zaman
dilimini yaşıyoruz ümmet ve milletçe.
Emniyet istihbaratı can güvenliğimiz için çalışıyor.
Artık ahlak istihbaratımızın da devreye girmesi
gerekiyor kanaatindeyim.
Zira evlilik programlarının patlattığı ahlak, hayâ ve iffet
bombaları yarınlarımız için daha tehlikeli unsurlar
oluşturuyor.
Tesettür ki kadın erkek fark etmez; kişiyi mahremiyet çizgisi
dışına atabiliyorsa müjdenin muhatabı “ben olabilirim” diyemez
asla!
Kaldı ki mahremiyet sadece baştaki örtü ile de olmaz-olamaz.
Ahlak, hayâ, iffet ile mahremiyet olur.
İffetimize, hayâmızın sınırlarına bomba atan evlilik programı
mahremiyet terörü olmuyor mu?
Ahlak yitirilirse hayâsızlık yaygınlaşmış olacaktır.
Mahremiyet mefhumundan uzak ve utanma duygusundan yoksun yaşam
şekli yeni nesiller için yeni bir terördür.
İffet ve hayâ duygusunun olmadığı bir toplum doğal
olarak insanî olan değerleri kaybedecektir.
Hayâ gitti ise hayatın içi boşaltıldı
demektir!
Mahremiyetine sahip çıkmayan bir kulun ne kendisine, ne topluma,
ne vatanına faydası olacaktır.
Zulme maruz kalan vatanının mahvına yol açacak ve bu
mahviyeti yaşatanların iştahını kabartacaktır.