Bazen en güzel ve verimli sözler kısa bir sohbet esnasında
ortaya çıkar.
Dün tıraş esnasında kuaförde iken berberimin söylediği birkaç
söz beni etkiledi.
“Kötü ve habis ruhlu insanlar birbirlerini çok hızlı
buluyor ve sözüm ona kenetlenmenin zirvesini yaşıyorlar. Lakin iyi
ve tayyib ruhlu insanlar birbirlerine uzaklar, yakınlaşma
ihtimalleri olduğu zaman ise bırakın kenetlenmeyi mesafenin
zirvesini yaşıyorlar.”
Berberimi dinledikten sonra hızlıca etrafımda olup bitenleri
düşünmeye başladım gördüm ki maalesef haklı.
Sonra iyice düşünmeye gayret edince sadece münferit ilişkilerde
değil bütün bir İslam Coğrafyasında bu vakıanın zuhur ettiği aşikâr
dedim.
İslam Coğrafyasının ittifak derdiyle yanıp tutuşan ve çareler
üreterek, birliğe dirliğe, çalışmaya, üretip paylaşarak başkalarına
muhtaç olmaktan kurtulup güçlü olmanın yollarını arayacağına
birbirlerine husumetleri ispat delilinde.
"Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç
düşmana karşı san'at, marifet ve ittifak silâhıyla cihat edeceğiz.
Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkiye sevk eden hakikî
kardeşlerimizle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zira
husumette fenalık var, husumete vaktimiz yoktur." diyor Said
Nursi.
Daha öncede söylemiştim bizi önce Tanzimat ile sonra
Meşruiyet ile nihayetinde de Cumhuriyet ile
parçaladılar.
Aslında Said Nursi’nin söylediğini bütün İslam Coğrafyasında
uyguladılar ve başardılar!
Ayrılık, fakirlik ve kendi öz kültüründen
uzaklaşmak-uzaklaştırmak!
İstanbul’un fethi ile başlayan bir süreç aslında bu!
Batıyı yöneten Batı İstanbul’un fethi ile sahada kazanamadığını
masada fitne ile nifak ile içimize soktuğu hainler eli ile
kazanmaya çalıştı.
500 yıldır süren fitne ve nifak tohumları İslam Coğrafyasında
alevler olarak bitmeye-büyümeye başladı.
Fetih yıllarından beri düşman cephesi aynı…
Parça parça ederek projelerini hep devreye soktular.
Osmanlı'nın bir kasabası olan Ürdün'ü devlet yaptılar.
Vali ile yönetilen ve Osmanlının eyaleti olan Suriye’yi devlet
yaptılar.
Aynı şekilde valilik sistemi ile yönetilen Irak eyaletini devlet
yaptılar.
Böl-parçala-yönet ve karıştır.
Zamanı geldiğinde parçaladıklarını birbirleri ile vuruşturup
idareyi elde tuttular.
Birini diğerinin aleyhine kışkırtıp karşısındakine ise
destek sözü vererek bizi birbirimize vurdurdular.
Ayrılmanın ve bölünmenin pençesinde debelenip paramparça olmuş
bir coğrafya haline getirdiler.
Fakirleştirdikleri İslam Coğrafyasının, dilenci olması için
zemin hazırladılar ve dilendirdiler.
Batıya dilencilik yaparken ruhumuza yabancı bir şekilde
dostlarımızla boğuşma planının en güzide figüranları haline
geldik.
Devleti Aliye bir taraftan iç hainler bir taraftan dış
düşmanların baskılarıyla darbeleriyle maalesef parçalandı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın gayreti işte bu yüzden. Bütün bir İslam
Coğrafyasını bir arada tutmaya çalışıyor ki; ayrılıklar,
fakirlikler ve ihtilaflar ortadan kalksın.
Çünkü hem münferit planda hem devlet planında ihtilaf ve öz
kültüründen uzak kalmanın formülü bulunur ittifak ile cehalet ve iç
hainlerden kurtulursak; biz bir olacağız, iri olacağız, diri
olacağız inşallah.