Bitlis iftar saati İmsakiye sahur vakitleri kaçta?

Abone ol

BİTLİS iftar saati bugün kaçta sahur vakti ne zaman giriyor? İftar vakitleri ve sahur saatleri Diyanet tarafından hazırlanın 2016 yılı imsakiye takviminde gün gün yer aldı.

BİTLİS 'de bugün iftar saat kaçta yapılacak sahur vakti kaçta girecek? Bitlis iftar vakitleri ve sahur saatleri ile birlikte ezan vakti de İmsakiye takviminde yer alıyor.

Diyanet işleri başkanlığı 2016 yılının fitre miktarını da belirledi. Sadaka-ı Fıtır miktarı mevcut sosyo-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak tespit edildi. Diyanet'in bu yıl için belirlediği fitre 15,00 TL (Onbeş TL) oldu.

BİTLİS İFTAR VAKTİ

BİTLİS iftar vakti ve sahur saatleri Diyanet İmsakiye 2016 takvimi ile gün gün listelendi. Bitlis imsakiyesinden bugün iftar saat kaçta olacak sorusunun yanıtını bulabilirsiniz.



ORUCU BOZMADAN BAŞ AĞRISI NASIL GEÇİRİLİR

Oruç tutanların en büyük sıkıntılarından biri baş ağrısı oluyor. Orucunuzu bozmadan baş ağrısını geçirmenin yolları var. Bu yolları da uzmanları anlattı.

Sıcaklar ve oruç saatlerinin uzaması, bu yıl da Ramazan’da oruç tutmayı zorlaştırıyor. Buna bağlı olarak aç ve susuz kalma süresinin artması vücutta birtakım ağrıların oluşmasına sebep oluyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Bölümü Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü ve Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel, “Migren gibi çok şiddetli bir ağrıyla karşılaşmadığınız sürece orucunuzu bozmadan bu ağrıları gidermek mümkün” diye bilgi veriyor ve çözüm önerilerini anlatıyorlar.

Peki baş ağrısı orucu bozmadan nasıl giderilir. Prof. Dr. Ayşen Yücel, “Hafif ve orta şiddette bir ağrıysa kişi nefes ya da gevşeme egzersizleriyle bu ağrıyı geçirebilir” diyor ve egzersizler hakkında bilgi veriyorlar;

-“Ağrıyı azaltma üzerine yapılan egzersizler ağrı kontrolünde çok yararlı olur. Bu sebeple ağrılar için nefes ve gevşeme egzersizleri yapabilirsiniz.

Nefes egzersizleri tıpkı doğum sancıları sırasında uygulandığı gibi yapılabilir.

- Ağrıyı kendi kendinize kontrol etmeye çalışırken bir yandan da vücudun iyi oksijen almasını sağlayarak, dokulara daha fazla oksijen gönderirsiniz”.

-Kişinin kendi kendine kaslarını gevşettiği egzersizler de çok yararlıdır. Bu egzersizlerin sessiz, sakin bir ortamda, mümkünse sevilen bir müzik eşliğinde yapılması çok faydalı olur.

-Dikkati dağıtma egzersizleri için; başka bir şeyle uğraşabilir, müzik dinleyebilir veya sizi rahatlayan herhangi bir şeyle ilgilenebilirsiniz.

-İmkânınız varsa, loş ve sessiz bir ortamda uzanabilirsiniz. Temiz havaya çıkabilirsiniz.

-Ayrıca migren ağrısı sırasında başınızı bir eşarp veya tülbentle sıkmak, başınızın üzerine buz veya soğuk uygulamak, atağı geçirmede oldukça yardımcı bir uygulama olacaktır.”

ORUÇLUYKEN NEDEN BAŞ AĞRISI OLUR?

Oruç tutmak çeşitli ağrılara neden olabiliyor. Bunların başında kan basıncı oynamalarına veya ani kan şekeri düşmesine bağlı olarak oluşan baş ağrısı geliyor.

Prof. Dr. Ayşen Yücel, “Kişide ataklar şeklinde gelen bir ağrı varsa ancak atak sıklığı ayda 1-2’den fazla değilse ve ilaç dışı yöntemlerle de ataklarını geçirebiliyorsa, sahur ve iftar öğünlerini düzgün takip etmek kaydıyla bu kişiler oruç tutabilirler. Ancak migren gibi kronik ağrısı olan kişilerde de oruç tutmak bu ağrıyı tetikleyebilir” dedi.

MİGRENİ OLANLARA ÖNERİLER

Prof. Dr. Yaşar Kütükçü ve Prof. Dr. Ayşen Yücel migren benzeri ağrısı olan hastaların bazılarının koruyucu tedaviyi sürdürmek kaydıyla oruç tutabileceklerini belirterek şu bilgileri verdiler;

-“Ayda 2-3 migren atağı olan bir hasta, atak gelmesin diye koruyucu tedavi alıyorsa, ilaç alım saatini Ramazan’a göre düzenleyip, kriz sayısı da az olduğu için orucunu sürdürebilir. Migren hastaları oruç konusunda özellikle dikkat etmeli çünkü açlık, yüzde 100 migren ataklarını tetikleyen bir durum. Sık atağı olanlar ve çok şiddetli atak geçiren hastalar atağın geleceğini hissederler ve önceden ilaçlarını alırlar. Ancak oruç sırasında ilacı alamayacakları için bu kişilerin çok şiddetli atak geçirme olasılığı vardır. Bu durum, kişiden kişiye farklılık gösterdiği için mutlaka kişi kendini test etmelidir. Şiddetli ağrıyla karşılaşan kişiler, ağrıyı ciddiye alıp oruç tutmakta ısrarlı davranmamalılar. Çünkü oruç, ağrılı hastalarda dengeyi çok ciddi bozabilir”.

HANGİ HASTALAR ORUÇ TUTAMAZ

Özellikle diyabet, kalp, hipertansiyon gibi kronik hastalıkları olanların Ramazan ayı öncesinde hekimlerine başvurmaları ve gerekli kontrollerini yaptırmaları gerekiyor.

Kronik hastalıkları olan ve oruç tutmak isteyenlerin nelere dikkat etmeleri gerektiğini , hangi hastaların oruç tutamayacağını VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Dahiliye (İç Hastalıkları) Uzmanı Dr. Zeliha Aksoy’a sorduk…

HANGİ HASTALAR ORUÇ TUTAMAZ?
Bu konuya da uzmanı şöyle sıralama yaparak yanıt verdi;

İnsülin veya kan şekerini düşürücü özelliği olan ilaç (oral antidiyabetik) kullanan diyabet hastaları,

Ağır kalp yetmezliği olanlar, 

Hamileler (Özellikle ilk 3 ya da son 3 ay döneminde),

Kan şekeri sıklıkla normalin altına düşenler,

Mide veya onikiparmak bağırsağında ülseri olanlar,

Kronik karaciğer ve kronik böbrek hastalıkları olanlar,

• Tedavisi zor ya da ciddi bir hastalık sebebiyle bir ameliyat geçirmiş ve mutlaka düzenli beslenilmesi gereken hastalıkları (tüm kanserli ve önemli ameliyat geçirmiş hastalar gibi) olanlar,

• Mevcut bir hastalığın oruç sebebiyle daha ağırlaşabileceği ya da sıhhatin bozulacağından endişe edilen hastalıkları (tüberküloz ve diğer ateşli hastalıklar gibi) olanlar.

Bu hastalığı olan kişiler oruç konusunda hekim iznine tabiler. Hekim izin vermeden bu hastalığı taşıyanlar oruç tutamaz.

KRONİK HASTALIĞI OLANLAR NASIL ORUÇ TUTABİLİR?

Uzun süreli açlık, metabolizmanızı yavaşlatarak, vücudun kas yapısından ve yağ depolarından gerçekleşecek kayıplara karşı korur. Bu nedenle oruç süresince metabolizmanız yavaşlar; ancak iftar veya sahurda gereğinden fazla miktarda yemek yerseniz metabolizmanın da yavaşlaması nedeniyle kilo alabilirsiniz. 

Ramazan ayında oruç tutmak kişinin genel sağlık durumu üzerinde mükemmel etkiler oluştursa da diyabet, böbrek, karaciğer, migren gibi kronik hastalıkları olanların bu dönemi çok daha dikkatli ve sağlıklarını ön planda tutarak geçirmeleri gerekir. Kontrollerinizi, Ramazan öncesi dönemde yaptırmanız çok yerinde olur. Tiroid bezinde bazı kronik hastalıkları olanlar hekimlerinin kontrolünde, ilaçlarını sahur vaktinde aldıkları takdirde oruç tutabilirler. Uzun süreli açlık ve susuzluğun sorun oluşturmayacağı kronik hastalıklarda oruç tutulabilir.

• Hekiminizin istediği test (metabolik kontrol, elektrolitler, böbrek fonksiyonları gibi) ve kontrollerinizi yaptırın. 

• Beslenme programınızı hekiminiz veya diyetisyenle birlikte düzenleyin. 

• Ramazan ayı boyunca tansiyon, kilo, şeker düzeyi, ilaç dozları, besin tüketimi ve kendinizi nasıl hissettiğinize dair parametreleri içeren bir kayıt defteri tutun. 

• Öncelikle vücut metabolizmanızı hızlandırın. 

• Yeşil çay tüketin.

• Kafein içeren içecekleri mümkün olduğunca az tüketin. 

• İştahınızı baskılamak istiyorsanız şekerli besinlerden uzak durun. 

• Kronik hastalıklarınız varsa mutlaka hekiminize muayene olun. 

• Yemek düzeni, ilaç kullanımı ve günlük aktivitelerinizi nasıl uygulayacağınızı öğrenin.

ORUÇ TUTANLAR İÇİN 10 ALTIN ÖNERİ

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısı birdenbire değişiyor. 3 öğün olan günlük beslenme, 2 öğüne düşerken, özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı, börek tüketimi artıyor.

Oysa günlük alınması gereken enerji, protein, vitamin ve mineral oranları ramazan ayında değişmiyor. Her zaman olduğu gibi ramazan ayında da amaç; yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak olmalıdır.

ÜŞÜMÜ VE UYUKLAMA

Oruç metabolizmada değişiklikler yaratır. Yaklaşık 12 saat süren açlık nedeniyle metabolizma az enerji harcar, vücut hareketleri yavaşlar, bazal metabolizma hızı düşer. Oruç döneminde yemekten sonra üşüme hissi ve ardından uyuklama oluşabilir, bu aç kalan vücuda hızlı ve fazla miktarda besin girmesiyle oluşan kan şekeri hızla yükselmesi ve hızla düşmesinin yarattığı titremedir.

Ramazanda Sağlıklı Beslenebilmek İçin Altın Kurallar;

Medamerikan Tıp Merkezi Beslenme Uzmanı Müge Arslan, Ramazan ayında dengeli ve yeterli beslenmenin 10 altın kuralına vurgu yaparken, değişen öğün sayısında yemek miktarının abartılmamasını öneriyor. Müge Arslan oruç tutanlara altın tavsiyelerini sıraladı.

Ramazanda Sağlıklı Beslenebilmek İçin 10 Altın Kural

1. Mutlaka sahura kalkılmalı, sahurda hafif besinler tüketilmeli.

2. Sıvı ihtiyacını karşılamak için, günde 2-2,5 litre su tüketilmeli.

3. İftarda ilk önce hafif, az yağlı gıdalarla yemeğe başlanılmalı.

4. Yemekler yavaş yavaş ve az porsiyonlarda tüketilmeli.

5. Kan şekerini hızla yükselten besinler yerine posa miktarı fazla kepekli ürünler tercih edilmeli.

6. İftarda kızartma ve yağlı besinler yerine ızgara, haşlama, buğulama yöntemleri kullanılarak pişirilmiş hafif yemekler tercih edilmeli.

7. Tatlı tüketmek istiyorsanız, hamurlu, ağır tatlılar yerine sütlü hafif tatlılar tercih edilmeli.

8. Ara öğün olarak meyveye yer verilmeli.

9. Haftada 3 kez düzenli hafif egzersize devam edilmeli.

10. İftar mönüsünü hazırlarken her grup besinden dengeli bir mönü hazırlamaya özen gösterilmeli.

MUTLAKA SAHURA KALKIN!

Sahuru atladığınız zaman ortalama 18 saat gibi uzun bir süre aç kalmanıza ve metabolizma hızının yavaşlamasına neden olur. Uzun süre açlıklarda kan şekeri ve tansiyon düşer, boş midede asit salgısı artar. Halsizlik, baş ağrısı görülebilir. Sahur öğününde genellikle; yağ oranı düşük, protein içeriği yüksek, kan şekerini hızlı yükseltmeyen kompleks karbonhidratlardan oluşan bir öğün olması en idealidir. Sahur öğününü kahvaltı tarzında yapılmalıdır. Örneğin; Süt, peynir, zeytin, kepek ekmek, domates, salatalık, biber, reçel gibi kahvaltılık besinler veya süt, yulaf gevreği, meyve gibi besinlerden oluşan hafif bir öğün tüketmek en doğrusudur.

İFTARDA HAFİF AZ YAĞLI BESİNLER TÜKETİN!

İftar zamanında çok fazla yemek yiyerek midenizi doldurmayınız. Mide gerginliği tansiyonun yükselmesini sağlar. Son yapılan araştırmalar yoğun yemek sonrasında kalbe binen yük nedeniyle kalp krizi riskinin olduğu yönündedir. Yavaş ve az miktarlarda sık yemeye özen gösterilmelidir. Yemekler arasında sıvı alınmalı ki besinlerin sindirimi kolaylaşsın ve ertesi gün susuzluk hissi olmasın. Orucu ilk olarak 1 su bardağı su içtikten sonra, hurma, peynir, domates, zeytin, kepek ekmek ile orucunuzu açmalı veya çorba etli sebze yemeği gibi hafif yiyeceklerle iftara başlanmalı. Bir orta boy pideyi sekiz dilime bölüp bir dilimini alınmalı. Sindirime zaman tanımak adına 15-20 dakika sonra az yağlı/ızgara et yemeği, kurubaklagil, sebze yemeği, salata, ayran, cacık gibi yemeklerle devam edilir. İftarı geniş bir zaman dilimine yayarak ve yemekler yavaş tüketmelidir. Her yudumdan sonra çatal, kaşık ve bıçağı bırakarak tekrar alma tekniğini kullanmak kişiyi yavaşlatacaktır. İki saat sonra; yarım paket bisküvi veya bir porsiyon meyve ve 1 adet diyet bisküvi veya masum bir sütlü tatlı tüketilebilir.

RAMAZAN AYINDA YAPILAN EN BÜYÜK YANLIŞLIKLAR;

ÇOK YEMEK; Bütün gün aç kalındığı için iftarda vücudun ihtiyacından çok daha fazla yemek yenir. Boş olan mideye bu kadar çok yemek yüklendiğinde, sindirim zorlaşarak, bu da midede ağırlık, ekşime, yanma, bulantı, uyuklama gibi sorunlara yol açar. Barsaklarda ise şişkinlik, kabızlık ve gaz gibi problemler oluşabilir.

ÇABUK YEMEK: Yapılan en büyük yanlışlardan biri de çok çabuk ve yeterince çiğnemeden yemek yemedir. Beyin doyma emrini 15-20 dakikada verir, çabuk yemek yenildiği zaman doyma emrini henüz alamadığı için kendimizi hala aç hissederiz ve gereğinden fazla yeriz.

SAHURA KALKMAMAK YA DA SAHURDA ÇOK YEMEK: Bütün gün boş kalan midede asit salgısı artacak ve bu da çeşitli mide rahatsızlıklarına yol açacaktır. Bunun dışında açlık kan şekerinin düşmesi, tansiyonun azalması gibi sorunlarla da karşılaşılacaktır.

İFTARI SİGARA İLE YAPMAK: Aç karnına içilen sigaranın zararları çok daha fazla olduğu için yemekten önce sigara içilmemelidir.

Günün Önemli Haberleri