Birand'dan RTÜK'e bir uyarı
Abone olPosta gazetesi yazarı ve Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand RTÜK'ün Kürtçe yayınlarına izin vermesini olumlu buldu!
Birand " başlıklı yazısında RTÜK'e önemli bir uyarıda
bulundu!
Yazı: Mehmet Ali BİRAND
RTÜK'ün yaptığı açıklama çok önemli. Bugüne kadar direnilmiş, ayak
sürülmüştü. Yeni RTÜK yönetimi ise yeşil ışık yaktı. Artık Kürtçe
yayın yapılabilecek. Yayın yapılması, PKK propagandası, bölücülük
kampanyası veya teröre göz kırpmak anlamına gelmiyor. Bu ülkede
yasalar vardır ve her yayımcı yasalara uymak zorundadır.
RTÜK, doğru bir adım atmıştır. Bunun nedenini de, Güneydoğu'dan
gelen faks, e-postalardaki mesajlara dayanarak anlatmak
istiyor.
İzin olmadığından dolayı, isimlerini veremiyorum. Mesajların ortak
yönleri şöyle:
- Biz PKK'ya sempati duymuyoruz. Ancak yine de ROJ TV'yi izliyoruz.
Nedeni de, Kürtçe yayın yapan doyurucu başka hiçbir kanal yok...
ROJ TV bize, siyasi propaganda ve PKK yanlısı kişilerle yapılan
söyleşileri yansıtıyor, ancak aynı zamanda Kürtçe müzik, bölge ile
ilgili haberler, kültürümüzle ilgili bilgi dolu programlarda
yayınlıyor... Ya ROJ TV'yi bırakın veya Kürtçe yayın yapan başka
kanalları izin verin..."
RTÜK'ün son kararının önemi, işte şu son satırda saklı.
Biz,"bunlara Kürtçe yayın yapılması izni verirsek, bağımsızlık
hareketi artar ve PKK güçlenir" mantığı ile hareket ettik. Kürtçe
yayın ve kürtçe konuşmayı bir tehdit gibi gördük.
Sonunda ne oldu?
ROJ TV güçlendi. Bugün Güneydoğu'da herkes, beğense de beğenmese de
ROJ TV'yi seyrediyor. Bu kadar geniş bir kitlenin ihtiyacağını
karşılayınca, başta Danimarka olmak üzere, kimseye "bu terör
TV'sidir" görüşü kabul ettirilemez.
Şimdi RTÜK' e önemli bir rol düşüyor.
Yasaları uygulamak, ancak yeni kurulacak kanalları boğmamak. Bunun
çok zor bir iş olduğunu biliyorum. Ancak, hepimizin bir gerçeği
kabul etmemiz gerekir. Birini yok edersek, diğeri yükselir.
BİR İNGİLİZ TAVSİYESİ...
İngiliz Guardian
gazetesinde George Monbiot imzalı yazıdan alıntıları, Çarşamba
günkü gazerelerde okumuşsunuzdur.
Bu makaledeki tavsiye çok çarpıcıydı.
Türkiye gibi, bir "Soykırım" suçlamasıyla karşı karşıya kalmış
ülkelerin nasıl davranmaları gerektiğine dair son derece gerçekçi
örnekler veriyor
Özetlemek isterim.
1. İngiltere'nin geçmişte birçok katliamları olmuştu
1870'lerde Hindistan'da milyonlarca kişinin ölümüne yol
açmıştı.
1950'lerde Kenya'de mau mau ayaklanmasını bastırmak için 320 bin
kişi toplama kamplarına götürülmüş ve olaylarda 100 bin kişi
hayatını kaybetmişti.
Bunlar gibi 20 ayrı katliamdan sorumlu tutulmuştu.
2. İngiltere bu olayların sorumluluğunu kabul etmemiş,
gerekçelerini anlatmış, ancak kamuoyunda tartışılmasını özellikle
engellememişti. Tartışıldıkça, devletin sorumluluğu Uluslararası
kamuoyunun gözünde azalmıştı.
Kıssadan hisse çıkarılım.
Türkiye'nin bir Soykırım ile suçlanmasını kabul etmiyorum. Ancak bu
sorunun tartışılmasına getirilen kimi yasal, kimi toplumsal
kısıtlamalara da karşı çıkıyorum. Zira, kısıtlama getirmek
kuşkuları arttırır. Birşeylerin saklanmak istendiği izlenimini
yaygınlaştırır.
JOOS'UN TÜRKİYE SEVGİSİ...
Joos Lagendjk'ı uzun yıllardır tanırım. Özellikle 1999 dan
itibaren, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik adaylığı süreci başladıktan
sonra, Joos'un çalışmaları çok daha ön plana çıktı ve
etkinleşti.
Avrupa'da, Türkiye'nin tam üyeliğini destekleyen bir avuç insan
varsa, bunların başında Joos Lagendjk gelir.
Türkiye veya Türklerle hiçbir çıkar ilişkisi yoktur. Türkiye'nin
tam üyeliğini, Avrupa'nın çıkarları açısından desteklediğini,
Türkiye'nin Avrupa dışında bırakılmaması gerektiğini her
konuşmasında tekrarlar.
Çeşitli konferanslarda izledim ve Lagendjk her birinde, Türkiye'yi
sonuna kadar savunmuştur. Daniel Cohn Bendit gibi, Türkiye'yi
hiçbir zaman yanlız bırakmamıştır.
Ancak Türkiye'nin AB hedefine ulaşmasının tek koşulu olan, Kopenhag
Kriterlerine uyulması konusunda da, aynı derecede duyarlıdır.
Türkiye'ye AB yolunda engel teşkil eden her konuda Ankara'yı ve
Türk yetkilileri uyardı. Bu uyarıları, Türkiye'nin önünü açmak için
yaptı.
- Annan planını destekledi, KKTC'yi EVET oyu vermeye teşvik
etti.
- Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılmasına ve uyum yasalarının
çıkmasına sürekli destek verdi.
- Türkiye'nin aday olarak kabul edilmesi (17 aralık 2004) ve
müzakere tarihi verilmesi çalışmalarında sürekli şekilde Türkiye'yi
destekledi.
Joos Lagendjk'ın suç duyurusuyla sonuçlanan konuşması aslında,
PKK'ya uyarılarla doluydu. PKK'yı, terörü bırakması için sürekli
uyaran nadir AB parlamenterlerinden biri sayılan Joos'un amacı Türk
askerine hakaret değildi. Zira TSK'nın Türk siyaset yelpazesindeki
yerini en iyi bilen kişilerden biridir. Konuşmanın tümü
okunduğunda, Türk medyasında da değinilen, bazı kışkırtıcı
tutumlara dikkat çektiği anlaşılır.
Bu yazıyı yazmamın nedeni de, bugüne kadar, Türkiye için tek başına
mücadele eden ve destekten dolayı teşekkür etmemiz gereken bir
kişiyi size tanıtmak ve kimi mahkum ettirmek istediğimizin iyice
anlaşılmasını sağlamaktı...