Bir yazı yazdı Cumhuriyet'i böldü
Abone olOsman Ulagay, Milliyet Gazetesi Ekonomi yazarı. Daha önce Cumhuriyet'te yazıyordu. Ve 14 yıl önce kaleme aldığı bir köşe yazısı Cumhuriyet gazetesini ikiye böldü.
Ulagay, ''Yazımın çıktığı gün Ertuğrul Özkök'ün aynı doğrultuda
bir yazı yazması şanssızlığım oldu'' diyor.
Bir makale yazdı, Cumhuriyet’in tarihi değişti. Hasan Cemal’in
Cumhuriyet gazetesindeki iç savaşı anlattığı ‘Cumhuriyet'i Çok
Sevmiştim’ kitabıyla ilgili tüm söyleşilerde en fazla onun adı
geçiyor.
Milliyet’in ekonomi yazarı Osman Ulagay, Türk basın tarihinin,
galiba sonuçları itibarıyla en sarsıcı köşe yazısına imza atmış bir
isim. 14 yıl önce Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makalenin
gazetenin bölünmesine yol açtığını düşünenlerin sayısı epey fazla.
Ulagay’ın hatırladığım şekliyle, “Bir sol çakarım” diye biten
meşhur yazısını kaleme aldığı tarihte, ben de henüz çömez bir
muhabir olarak Cumhuriyet’in ekonomi servisinde çalışıyordum. İsmi
bu kadar gündeme gelince, olan biteni bir de Ulagay’ın ağzından
dinlemek farz oldu.
- Cumhuriyet’in parçalanmasından sorumlu kişi olarak
görülmekten hep rahatsız oldunuz. 14 yıl sonra gene sizin adınız
gündeme geldi. Siz o yazıyı niçin yazdınız?
Birçok olayda, basit bir sebep sonuç ilişkisi kurarak olayları
açıklamak insanlara çok kolay geliyor. Altında yatan gerçek
nedenleri araştırmak ise zor ve zahmetli bir süreç. Osman Ulagay
bir yazı yazdı, bu yüzden Cumhuriyet’te iktidar kavgası su yüzüne
çıktı ve sonunda Cumhuriyet ikiye bölündü; Hasan Cemal ekibi
tasfiye oldu. Basit izahı bu. Ama yazıyı yazan kişi olarak, ‘bütün
bunlar olsun’ diye mi yazdım; “Bu yazıyla bu olaylar arasında bir
ilişki var mı?” diye kimse sorgulamadı. Niçin yazdım?
Hasan Cemal, Cumhuriyet gazetesinde bana ve diğer yazarlara
dilediğimizi yazacağımız bir ortam yaratmıştı. Benim yazılarıma,
çok güçlü şekilde alerji duyan bir grup olduğunu şimdi yazılan
kitaptan anlıyorum. Hasan Cemal, bana fazla yansıtmamıştı. Ben
dolaylı olarak bazen duyuyordum. Yansıtsaydı, benim orada
kalmayacağımı da düşünmüştür.
- Aslında her şey bir seçim yazısı sebebiyle başladı değil
mi?
20 Ekim’de yapılan seçimlerin ertesi günü DYP birinci parti çıktı,
SHP ikinci, ANAP üçüncü parti. Bir DYP-SHP koalisyonu doğal sonuç
olarak algılanmaya başlandı. ANAP ekonomide sorunları çözemediği
için erken seçime gitmişti ve halktan yeni yetki alıp programı
uygulayacaktı. Ben de şöyle düşündüm. Ekonomiyi bu noktaya getiren
ANAP, o zaman parmağı da taşın altında olmalı. DYP seçimi kazanmış
ve felsefesi ANAP’la çok örtüşen bir parti. Bu ikisi koalisyon
yapsın ve SHP de Demirel’in yanında iktidara yamanmasın, aykırı bir
varlık olarak muhalefette kalıp sosyal demokrasinin nasıl bir
alternatif oluşturacağını tartışsın. Öbürlerinin başarısız olması
durumunda da güçlü bir alternatif oluştursun. Tamamen bu analiz
çerçevesinde yazılmış bir yazı.
Haber: Nazire KALKAN
Kaynak: www.tempodergisi.com.tr