Bir Türkün Green Card Anıları
Abone olAmerikan rüyasının öbür yüzü uyuşturucu satıcılarından, gaspçılara "Hanya’yı Konya’yı" nasıl gördüğünü anlattı.
Gizem Altın Nance, TEMA Vakfı’nın küresel ısınmayla mücadele
projelerinden BisikleTema kapsamında, ABD’li eşi Bryan Nance’le
İstanbul’dan dünya turuna çıkmıştı. Kazakistan’daki trafik
kazasıyla turu yarıda kaldı. Türkiye’ye dönüp, "Dostum
Pasifik, Bir Türk’ün Green Card Anıları" adını verdiği
kitabı yazdı. Amerikan rüyasının öbür yüzü uyuşturucu
satıcılarından, gaspçılara "Hanya’yı Konya’yı" nasıl gördüğünü
anlattı.
İstanbul’da doğan Gizem Altın (34), babası uzak yol kaptanı
olduğundan mı bilinmez, gezmeye görmeye çok meraklıydı. 16 yıllık
okul hayatı boyunca hep başka yerlerde, başka şeyler yapıyor olmayı
hayal etti. Bu yüzden eğitimini kopya çekerek tamamladı. İlk işinde
kendisine yüzyıl gibi gelen iki uzun yıl çalıştıktan sonra nihayet
kendini işten attırmayı başardı. Aldığı tazminatla bir interrail
bileti satın aldı. Tek başına Avrupa’nın ikinci sınıf trenlerinde
Paris senin Venedik benim gezip, Türkiye’ye döndü. İlk kitabı "Bir
Bilet Al"ı yazdı.
Bir arkadaşının zoruyla başvurduğu Greencard piyangosu ona çıkınca
Gizem Altın bu sefer 2000’de alıp başını ABD’ye gitti. "Bir gidelim
bakalım. En kötü ihtimalle geri dönerim" dedi ama ABD’de yedi yıl
kaldı. Bu arada okula gitti, bir kafede çalışarak bol köpüklü nefis
latte yapmayı öğrendi. Sörf yaptığı Pasifik Okyanusu’yla dost oldu.
Otomobiliyle ABD’yi boydan boya dolaştı.
EŞİYLE PLAJDA KARŞILAŞTI
Gizem Altın, halkla ilişkiler alanında yükseldi. Artık, evi, spor
otomobili vardı. Amerikan rüyası onun için de gerçekleşmişti. Bir
gün durdu, dostu Pasifik ve kalbini dinledi. "Böylesine rutin,
doğadan uzak" bir hayatın onu mutsuz, eksik bıraktığını gördü. Eşi
Bryan’la birlikte bütün mal varlıklarını özgürlükleriyle takas
ettiler. Dünya turlarını planlamak üzere Türkiye’ye döndüler.
Bisikletle yapmak istedikleri turun projesini TEMA’ya anlattılar.
"BisikleTema" Projesi böylece ortaya çıktı. Çift, 9 Mart 2008’de
yola çıktı.
Ancak bu güzel yolculuk, 26 Haziran’da Kazakistan’daki trafik
kazasıyla yarıda kesildi. Bir düğün konvoyunun önündeki araç
Gizem’in bisikletine çarptı. Bir çok kemiği kırıldı. Ambulans
uçakla Türkiye’ye getirildiğinde, yaşamının en büyük hayal
kırıklıklarından birini yaşıyordu. Gizem Altın, yatakta geçirdiği
günleri boşa harcamadı. ABD’deki günlerini iyi yanlarıyla olduğu
kadar kötü yanlarıyla da anlatan Dostum Pasifik, Bir Türk’ün Green
Card Anıları" başlığıyla bir kitapta topladı. Kitap, geçtiğimiz
günlerde Boyut Yayınları’ndan yayınlandı.
Kitap, Türkiye’de el bebek gül bebek yetişmiş bir genç kadının,
Amerika’da bir kafede çalışarak yerleri silmesinin, şair dilenciler
ve uyuşturucu satıcılarıyla tanışmasının ve kendi deyimiyle
"hanyayı konyayı" anlamasının kitabı. Gizem, ikinci bölümünde ise
Amerikalı eşiyle Türkiye’ye gelişini anlatıyor. Okuyucu bu sefer
minibüse binen, hamama giden, tüm eski yapıları saray zanneden bir
Amerikalının gözüyle Türkiye’ye bakma fırsatı yakalıyor.
Gizem Altın Nance, Amerikan rüyasının iç yüzüne ışık tuttuğunu
söylediği kitabında, "Evinizin bahçesi vardır ama çalışmaktan
bahçeyle ilgilenecek vaktiniz yoktur, bir bahçıvan tutarsınız.
Dekorasyon dergilerine taş çıkartacak bir mutfağınız vardır ama
yemek pişirecek vaktiniz, daha da kötüsü, yemeğe çağırmak
istediğiniz can dostlarınız yoktur. Varlık içinde yokluk buna denir
işte ve Amerika rüyasının çirkin yüzü, hasıraltı edilen gerçeğidir
bu" diyor.
GEZGİNİN HER SERÜVENİ İÇE YAPILAN YOLCULUKTUR
Öğrenciyken Kadıköy-Beşiktaş vapuruyla eve dönerken, "Şimdi kaptan
bizi uzaklara kaçırsa, taa Karayipler’e" diye hayal kuruyordum. Bir
süre sonra hayallere erişilebileceğini hissettim. Gitmek dayanılmaz
hale gelince, kendimi trenle vurdum yollara. Turist değil, gezgin
olmayı seçtim. Paket turlarla gezdirilmek yerine, tek başıma
şehirlerde kayboldum. Parklarda yaşlı amcalarla güvercinlere ekmek
attım, çocuklarla salıncağa bindim. İsimleri rehberlerde olmayan
kasabalarda trenden indim. Farklı milletlerle tanıştım. Ve anladım
ki, bir gezgin olarak yapılan yolculuk, aslında insanın kendi içine
yaptığı yolculukmuş. (Mustafa Küçük)
Kitapla ilgili detaylar