Bir şehrin düşüşünün hazin izleri
Abone olKâzım Karabekir’in kendi el yazısından, Osmanlı İmparatorluğu’na payitahtlık yapmış olan Edirne'nin düşüşü.
Balkan Harbi’nin en zor dönemlerinden olan Edirne savunulmasının
komutanı Kâzım Karabekir olmuştur. Onun bu muharebeye ilişkin
kitabında, bütün günlüklerinde ve hatıralarında olduğu gibi
askerlik dışındaki sosyal, siyasal, ekonomik konularla ilgili
notlar var
Osmanlı İmparatorluğu’nun en gaileli dönemlerinden biri, Balkan
Harbi sırasında geçirdiği günler olmuştur. Bu harbin en dramatik
bölümlerinden biri de Bulgar ve onlara yardımcı Sırp kuvvetlerinin
Osmanlı İmparatorluğu’na payitahtlık yapmış olan Edirne’yi muhasara
etmesidir. Edirne’nin savunulması için teşkil edilmiş olan Mevki-i
Müstahkem Kumandanlığı’nın esas muharip birimlerinden olan 10.
Fırka Kumandanlığının erkân-ı harp reisliğini, sonradan İstiklâl
Savaşı’nın Doğu Cephesi Kumandanlığını yapacak olan General Kâzım
Karabekir, kurmay binbaşı rütbesiyle yapmaktadır. Bu onun askerlik
hayatının ilk günlerinde Makedonya’da komitacılar peşinde edindiği
askerlik tecrübesinden sonra edineceği ilk büyük harp tecrübesidir.
Artık başının üstünden geçen, etrafına düşen tüfek mermileriyle
beraber top mermileridir.
Edirne’nin Osmanlı Devleti ile irtibatının tamamen koparılmasıyla,
teslime kadar yaklaşık beş ay devam eden muhasarası sırasında Kâzım
Karabekir bu görevini aralıksız olarak devam ettirmiş, ayrıca
aradaki mütareke döneminin görüşmelerinde murahhas olarak
bulunmuştur.
Döneminin genç ve okul yıllarından beri hayatı başarılarla dolu bir
kurmay subayı olan Kâzım Karabekir, Edirne’nin tesliminden evvel
savaş ile ilgili bütün evrakın düşman eline geçmemesi için, emirle
yakılmasına rağmen, esasen tamamının yazılmasında dahli olduğu bu
bilgileri ve bazı evrak suretlerini her görevde yaptığı gibi
korumuştur.
Bilahare kaleme aldığı bu hatırat, Savaş sırasında, kuşatma
altındaki Edirne’de olan olayları, en ince ayrıntısına kadar
günbegün ortaya koymaktadır. Bu arada yapılan yazışmaları da
suretlerinden yararlanarak ait oldukları bölümlere koymuştur.
Kuşatmanın gerçekçi bir anlatımı
Kuşatma altında bulunduğu dönem içerisinde gerek asker, gerek silah
ve cephane, gerek yiyecek hatta ilaç olarak hiçbir yardım alamayan
Edirne savunucularının, kontrolleri altında bulunan köprüden geçen,
İstanbul tarafından yapılan anlaşma gereği Çatalca’da bulunan
Bulgar askerlerine ikmal malzemesi götüren trenlerin geçişini
seyretmek durumunda bırakılmaları en dramatik bölümlerden
biridir.
Kuşatma süresince gelişen olaylar, personelin fedakârlığı,
sıkıntılar, zorluklar, bunun yanında yönetim ve bazı personel ile
ilgili üzücü olaylar da yer alır. Şehirde bulunan yiyecek
maddelerinin yetersizliği, bölüşümdeki düzensizlikler açıkça ifade
edilir. Önemli endişelerden biri de zaman zaman karşılaşılan
bulaşıcı hastalıklardır.
Bu savaş sırasında çeşitli askerlik konuları ile ilgili gördüğü
eksiklikleri ve ne şekilde düzeltilebileceği ile bilgileri de
hatıratına ilave etmekten geri kalmamıştır.
Edirne’nin düşmesinden sonra, Sofya’daki esaret hayatının şartları
ile Balkan ülkeleri ve Osmanlı İmparatorluğu’nda gelişen siyasi ve
diğer olayların oraya yansıması ayrı bir bölümde konu edilmiştir.
Bu sırada Osmanlı ülkesi dışında bulunan Osmanlı uyruklu bazı
kişilerin faaliyetleri ve temasları karşısında -esir statüsünde
bile olsalar- beraber olduğu subayların tepkileri ve tavırları
anlatılmaktadır. Aynı bölümde Plevne’ye yaptıkları bir gezide
Plevne’de meydana gelen 1878 Osmanlı-Rus Savaşı muharebeleri ve
muharebe yerleri ile ilgili de bilgiler verilmektedir. Edirne’deki
savunma sırasında gerek kendi aralarında geçen konuşmalarda gerek
İstanbul’dan gelen telsiz mesajlarında, Edirne’deki durumlarıyla
Plevne müdafaası arasında benzetmeler ve yüreklendirmeler sıkça
geçmiş olduğundan bu gezinin kendileri için hem duygu yüklü hem de
adeta yerine getirilmesi gerekli bir görev gibi görüldüğü
açıktır.
Kâzım Karabekir’in bütün günlüklerinde ve bu gibi hatırat şeklinde
yazılmış yazılarında olduğu gibi bu kitabında da bulunduğu yerdeki
askerlik konuları dışındaki sosyal, siyasal, ekonomik v.s.
konularla da ilgilendiğini ve bazı notlar aldığını görüyoruz.
Bulgaristan’da bulunduğu süre içerisinde de o sıradaki
Bulgaristan’ın bazı tahlillerini yapmıştır.
Bulgaristan’da eline geçen Bulgar veya çeşitli ülkelerin
gazetelerindeki, Balkan Savaşı ve o sıradaki uluslararası siyasi
durum ile ilgili haberleri Türkçeye çevirerek, Şükrü Paşa ve diğer
komutanların okumasını sağladığı gibi, bir kısmını da ek olarak
hatıratına eklemiştir. Bunlardan bir tanesinde bir Bulgar askerinin
ağzından Edirne’nin düşüş günü anlatılmaktadır.
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan İstiklâl Harbimiz,
Hayatım, İttihat ve Terakki Cemiyeti adlı kitaplarından sonra,
Kâzım Karabekir’in kendi el yazısıyla yazdığı bir kitabı daha
okuyucuların incelemesine hiçbir müdahale olmadan aynen sunularak
tarihe birinci elden bir kaynak daha eklenmiştir. (Targan
Sipahi)