Bir müftü kadar olamadılar!
Abone olCHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Demokratikleşme Paketi'nin "bir devlet terörü ve Gezi'den intikam alma" paketi olduğunu iddia etti.
Hamzaçebi, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TBMM'ye
sunulan Demokratikleşme Paketi Yasa Tasarısı'nı değerlendirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, söz konusu pakete ilişkin yaptığı
basın açıklamasının 65 dakika sürdüğünü hatırlatan Hamzaçebi, bunun
40 dakikasının "işin cila kısmı" olduğunu savundu.
Pakete ilişkin bölümün ise 25 dakika sürdüğünü kaydeden Hamzaçebi,
"Bunun son derece zayıf bir paket olacağı Sayın Başbakan'ın o günkü
basın toplantısında ortaya çıkmıştı" dedi.
Pakette demokratikleşme adımını görmediklerini belirten Hamzaçebi,
şunları söyledi:
OTORİTERLEŞME PAKETİ
"Paket, Demokratikleşme Paketi değil, otoriterleşme paketidir.
Paket, Türkiye'yi polis devletine taşıma paketidir. Paket toplantı
ve gösteri yürüyüşü hakkını kullananların, ifade özgürlüğünü
kullanmak isteyenlerin üzerine çok daha güçlü bir şekilde devletin
gitmesi paketidir. Bir devlet terörü paketidir. Bu paket Gezi'den
intikam alma paketidir. Bu aynı zamanda telekulak devletini
güçlendirme paketidir"
Demokrasilerde yöneticiler, hükumetler meydanlardan korkmazlar.
Meydanlar demokrasinin gereğidir. Meydan eşittir demokrasidir. Eğer
bir hükümet bir başbakan meydandan korkuyor ise demokrasiden
korkuyor demektir. Şimdi meydanlarda korkan bir Başbakan ve onun
hükümeti var. Ancak otoriter yönetimler meydanlardan korkarlar.
Gezi bir ideolojik hareket değildi. Toplumun, 'Benim hayat tarzıma
müdahale etme' yönündeki bir tepkisiydi. Sayın Başbakan, Gezi
olaylarının intikamını almak istiyor. Bu bir Gezi'den intikam alma
paketidir."
MUTLU OLDUĞUNDAN EMİN DEĞİLİM
AİHM'nin, verdiği bir kararda, toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkının güzel bir şekilde açıklandığını ifade eden Hamzaçebi, söz
konusu karara göre, toplantı ve gösteri yürüyüşünde mekan ve yer
seçiminin, bu hakkın ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydetti.
Her toplantı ve gösteri yürüyüşünün mutlaka kent hayatına olumsuz
etkilerinin olabileceğini, AİHM'in bunu kabul ettiğini anlatan
Hamzaçebi, "Her toplantının, kamu hayatını bir miktar aksatmak gibi
bir sonucunun olabileceği gayet doğal olarak kabul edilmektedir.
Ancak sadece buna dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşünü
yasaklamaya kalkarsanız, bu demokratik olmaz" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü konuşmasında, Türkiye'nin 11
yılda demokratikleşme alanında ne kadar mesafe aldığını anlattığını
anımsatan Hamzaçebi, şöyle devam etti:
"Ancak bu paket, eğer 11 yılda atılmış bir adım var ise bunları
bile iptal eden bir pakettir. Atılmış olan bazı adımlardan da Sayın
Başbakan'ın mutlu olduğu kanaatinde değilim. Örneğin Sayın
Balbay'ın, uzun tutukluluğu nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin 'insan
hakkı ihlalidir' tespitinden, Sayın Başbakan'ın mutlu olduğundan
emin değilim. Hiçbir değerlendirme yapmadı. Bu paket, Anayasa
Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkından pişman olma paketidir. Onun
ipuçlarını veriyor.
Bu paketle mülki amirler, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin
kararlarda, çok daha fazla yetkilere sahip oluyor.
Ceza Kanunu'nda da bir değişiklik öngörülüyor. Tasarıda, herhangi
bir şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşü nedeniyle bir belediye
otobüsü seferi aksarsa, bu bir suç olarak kabul ediliyor.
Her toplantı ve gösteri yürüyüşünün, belediye otobüs seferlerine
olumsuz etkisi olabilir. Gayet doğaldır. Bunlar, özgürlük ve
demokrasi içinde tolere edilebilir.
Amerikan özgürlük hareketi liderlerinden Martin Luther King'in ölüm
yıl dönümleri, Washington'da büyük bir kalabalıkla, şehrin bütün
meydanlarında anılıyor. Ulaşım aksar ama hiçbir Amerikan başkanının
aklına anma törenlerini yasaklamak gelmez.
Ama Başbakan'ın aklında, 1 Mayıs nedeniyle o meydanda yapılması
muhtemel gösterileri yasaklamak fikri vardır. Bu tasarı böyle
yasalaşırsa toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı engellenecektir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak, terör eylemi ile eş anlamlı
olacaktır. Ancak kahramanlar Türkiye'de meydanlara çıkıp toplantı
ve gösteri yürüyüşünü yapmaya cesaret edebilecektir."
BİR MÜEZZİN KADAR OLAMAYAN YARGI MENSUPLARI
VAR
Demokratikleşme paketinde, bütün hayatı kısıtlamaya yönelik, devlet
terörünü hissettirecek düzenlemeler olduğunu iddia eden Hamzaçebi,
ihaleye fesat karıştıranlara siyasetin yolu açılarken, düşünce ve
ifade özgürlüğünü kullanmak isteyenlere mahkemelerin yolunun
açıldığını savundu.
Demokratikleşme paketine paralel olarak yargıda bir takım
gelişmelerin yaşandığını kaydeden Hamzaçebi, Gezi olaylarında,
polis şiddetinden kaçarak camiye sığınanlar hakkında dava
açıldığını hatırlattı.
"Bir müezzin kadar olamayan yargı mensupları, Başbakan var" diyen
Hamzaçebi, şu ifadeleri kullandı:
"O müezzin, 'Bu cami Allah'ın evidir. Bunun kapısını biz herkese
açarız' demişti. Yargı mensupları, Başbakan, hükümet, o müezzine
baksınlar da ondan hak ve adalet dersi alsınlar.
Çanakkale'de Gezi olaylarında yola spreyle yazı yazan 13 yaşındaki
çocuğumuz, hapis cezası talebiyle mahkemeye sevk edilmiştir. Bu
çocuğumuz hakkında, kamu malına zarar verdiği gerekçesiyle 6 yıla
kadar hapsi istenmektedir. Bunlarda insanlık, adalet duygusu,
insana saygı, kanunlara saygı yok. Bunlarda kanunsuzluk var. Bu tam
anlamıyla bir yargı terörüdür.
Yola yazı yazanlar 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle mahkemenin
önüne çıkarılırken, yolsuzluk yapanlar bu tasarıda affediliyor.
Yolsuzluk yapanlara, ihaleye fesat karıştıranlara, kapalı olan
siyaset kapısı açılıyor. İhaleye fesat karıştıranlar 13 yaşındaki
bir çocuğun değerinden çok daha değerli.
Bu paketin, demokratikleşme paketi olarak isimlendirilmesi mümkün
değildir. Sayın Başbakan'ın yönetimindeki Türkiye'nin, demokrasiye
ve özgürlüklere yol alması mümkün değildir. Ben bugüne kadar Sayın
Başbakan için 'otoriter' kelimesini kullanıyordum. Ama öyle
anlıyorum ki Sayın Başbakan otoriter tanımlamasından memnun değil.
Onu uygun olduğu şekilde bundan sonra anacağız. Bu kavramımı
değiştiriyorum. Bundan sonra, bu tasarı yasalaşırsa Sayın
Başbakan'a 'totaliter' diye hitap edeceğim. Bunlar diktatörlüğün
aşamalarıdır. Ama oraya varmadan seçimlerde biz Sayın Başbakan'ın
bu anlayışını sandığa gömeceğiz. Millet sandığa gömecek."
Gazetecilerin sorularını da Hamzaçebi, CHP İzmir Milletvekili
Mustafa Balbay'ın dün TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayı
değerlendirdi.
Balbay'ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik de bir
eleştiri yaptığını anımsatan Hamzaçebi, "Sayın Balbay'ın bütün
eleştirisi Türkiye'nin sorunlarının çözümüne ilişkin Parlamento ve
hükümeti göreve davet etmekti. Nitekim Sayın Balbay'ın konuşmasını
Sayın Babacan alkışladı. Belki başka Bakanlar da alkışlamış
olabilir. Sayın Balbay'ın konuşmasının hükümet tarafından
beğenildiğini anlıyorum. Sayın Balbay, Davutoğlu’nu ince bir
şekilde eleştirerek onu göreve davet etti. Bizde onu göreve davet
ediyoruz, Dışişleri Bakanlığı’nı keşke yapabilse." dedi.