Alim, ulema, talebe yetiştiren müderris bir başka oluyor
arkadaş,
Seydayı Mele Eliyi Sergelya olarak bilinen, ilim ve hikmet
sahibi bir medrese müderrisini geçen cumartesi günü ziyaret
ettik.
Bize ayırdığı 30 dakikalık sohbet esnasında öyle bir paylaşımda
bulundu ki bir ömre bedel. Bu tarzına, duruşuna sahip çıkarsak
cennete gitmemizin daha kolaylaşacağına inanıyorum.
Yedi oğlundan dördü alim, biri doktor, biri sağlıkçı diğeri ise
serbest çalışan olup, yedisi de Müslümanca yaşayan saygın
insanlardır. Şükürler olsun bu düzeyde başarılı evlat yetiştirmesi
kendisinin iyi bir insan, model bir baba olduğuna da işarettir.
Aramızdan biri sordu:
- Üstadım resmi imamlık yaptınız mı?
Cevaben dedi ki;
- Hayır Seydam maaşlı imamlığın haram olduğunu söyledi resmi
imamlık yapmadığım için pişman da değilim.
Bir köy ağasının köyünde imamlık yapma teklifine karşı ileri
sürdüğü şartları anlattı öyle ki Seyda’nın o duruşuna hayran
kalmamak elde değil,
Köy ağasına şu talepleri şart koşuyor;
*Medrese talebelerini besleyeceksiniz,
*Ben taziyelerinize oturmam, fatihamı okur medreseme
dönerim,
*Ağa olarak ezan okunduğu zaman kendin de camiye
geleceksin,
*Dini bir sualin olursa gelir camiye
sorarsın,
*Senin konağına da gelmem,
*Cami Allah’ın evidir ve herkes orada eşittir, ona göre
camide sınırını bileceksin.
Bunları kabul edersen imam için lojman yapın hemen geliyorum,
yoksa sen köyünü de bana versen yine gelmem.
Ağa demiş ki;
“Valla Seyda senin şartların çok ağırdır, ben bir az
düşüneyim.”
Derken birkaç gün sonra haber gönderir ve der ki şartların
kabulümdür ve Seyda 11 yıl o köyde ilim erbabı insanlar
yetiştirir.
Cemaat diyor ki;
“Seyda Allah senden razı olsun eskiden ağanın
korkusundan camiye gelemiyorduk camide dahi bizi
fırçalıyordu."
Ağa da demiş ki; “Seyda’dan Allah razı olsun onun
sayesinde bir az daha adam olduk.”
Tabi daha önce 18 yıl Sergelya köyünde müderrislik yaptığı için
onunla ismi eki köyüyle anılır olmuş.
Cumhurbaşkanından söz edilince, “Valla Recep iyi
adamdır, ehli küfre karşı dik duruyor, hayırlı işler yapıyor, ben
ona dua edenlerdenim, fakat rahmetli Erbakan’ın partisinden bu yana
ben oy kullanmamışım, ileride bakalım inşallah oyumu verecek düzeye
gelir de bu sefer ona oyumu veririm” şeklinde samimi
bir değerlendirme yaptı.
Biri FETÖ’yü sordu, Seyda tek kelimeyle “o adam dengesiz
biridir” dedi.
Sitelerinin yanı başında İmamı Şafii camisi adında bir cami
yapılıyor, inşaatı tamamlanmak üzere, önce kendisine demişler ki
Seyda caminin altını sizin için medrese yapacağız, Seyda da demiş
ki, “ben ne Hizbullahçıyım, ne FETO’cuyum, ne Nurcuyum, ne
APO’cuyum, ayrıca APO’culardan da rahatsız oluyorum, çünkü din ile
mücadele ediyorlar, ben sade bir Müslümanım, beni böyle bilin sonra
sorun çıkmasın” demiş.
Sonra biri demiş ki, Seyda biz vazgeçtik caminin altını yas yeri
yapacağız, kendisi de demiş ki bak bu olmadı Müslüman başkasını
aldatmaz hele bir başka Müslümanı hiç hiç aldatmamalıdır. Bunu size
yakıştırmadım!
Arada bir süre geçtikten sonra tekrar Seyda’ya ,
“sözümüz sözdür, medrese sizindir” diyip pişman
olurlar.
Seydayı Mele Eli şu anda evindeki kütüphanesinde ilmi
araştırmalarına devam ediyor ve medresesinin açılışını da heyecanla
bekliyor.
Ben bir ara söz aldım ve dedim ki, “Seydam ben medresede
okurken sıra kitaplarından sadece iki tanesini okumadım; Muhtasar
ve Cemul Ceavi’ inşallah o iki kitabımı da okuyup sizden
icazetname alırım” kendisi dedi ki “hele gel önce bir ilmi
seviyenize bakalım Allah Kerimdir” diye cevap verdi.
Sevgili dostlar işte medrese, işte müderris, işte adam gibi bir
yaşam, bize böylesi bir duruş, bir yaşam lazımdır diye
düşünüyorum.
Binlerce talebenin rihleyi tedrisatından feyiz aldığı muhterem
hocamızın öğrencileri arasında bir çok akademisyen de vardır.
Bunlarda Doç.Dr. Cüneyt Gökçe ve Prof.Dr. Kadri Yıldırım an
itibariyle aklıma geldi.
Tabi yüzündeki tebessüm, kibar bir ses tonu, duruşundaki asalet
beni mest etti. Ben Seydanın muhabbetiyle yaşıyordum görmek de
nasip oldu.
Bu ziyaretten dolayı Allah’a şükrediyorum, siz de şahit
olun.