Türkiye bir referandumun eşiğinde.
Siyasi parti liderleri meydanlara indi, kamuoyu araştırma
şirketleri harıl harıl anket düzenliyor. Medya da halkın
nabzını tutma konusunda kamuoyu araştırma şirketlerini
aratmıyor.
Neredeyse bütün internet siteleri referandum anketi düzenliyor.
Kısacası her yer anket kaynıyor.
Peki herkesin iyi kötü bir anketi varken İnternethaber
neden anket yapmıyor? İnternethaber'in neresi eksik, bir
anket düzenleyemiyor mu?
Siz okurlarımızdan bu tür yorumlar ve bu konuda yoğun bir talep
var.
Okurlar İnternethaber'de de bir referandum anketi görmek,
sandıktan önce vereceği oyu, sitesi üzerinden tescillemek
istiyor.
İnternethaber Medya Grup Başkanı Süleyman Özışık'a
sizlerden gelen talepleri de ileterek
"Neden İnternethaber'in bir anketi yok?" diye
sordum.
İnternethaber okurları bakın bakalım İnternethaber'de neden
anket yokmuş:
"Türkiye ve dünyada internet ortamında yayınlanan tüm
anketler manipülasyona açıktır. Örneğin okur bir oy verdiğinde
internet explorer'daki web geçmişini silip yeniden ankete katılmak
gibi bir hile yapabilme şansına sahip. Veya bir iş
yerinden ankete katılan kişi o işyerinde örneğin 50 bilgisayar
varsa o 50 bilgisayardan ayrı ayrı oy verebiliyor.
Bir başka örnek isterseniz şahsi bilgisayarından oy kullanan bir
kişi işyerinde ya da bir internetkafede tekrar oy kullanabiliyor.
Dolayısıyla ne kadar güvenlik önlemi alırsanız alın bu çok
büyük manipülasyonlara neden olabiliyor.
Toplumu yanlış yönlendirmeme ve kamuoyunu doğru bilgilendirme adına
İnternethaber bu tür internet anketlerini yayınlamaya pek sıcak
bakmıyor."
LÜTFÜ TÜRKKAN "MHP AĞZIYLA YAZIYOR!"
İnternethaber'de yazan yazarlarımızla ilgili zaman zaman bazı
okurlarımızdan şikayetler alıyorum.
Kimi bir yazarı bu sitede görmek dahi istemediğini söylerken kimisi
de yazarın üslubundan rahatsızlığını dile getiriyor.
İnternethaber yazarlarına müdahale etmemeyi kurulduğu ilk
günden itibaren kendisine prensip edinmiş bir haber
sitesi.
Halkın inançlarına, etnik kökenlerine, kişiliklerine
hakaret ve küfür etmediği sürece yazarlarını uyarmama
noktasında bir karar almış ve bu kararını bugüne kadar da
uygulamıştır.
Fakat bir okur temsilcisi olarak sizlerden gelen
şikayetleri yazarlarımıza iletmek görevini de ihmal etmedim.
İnternethaber'in keskin kalemli tabir edilen yazarı Lütfü
Türkkan ile ilgili bazı okurlarımızdan mailler aldım.
Türkkan'ın üslubuyla ilgili "resmen MHP ağzı, yorumu,
düşüncesi, ve sertliği olduğunu gözlemliyorum" şeklindeki
bir yaklaşımda bulunan okurumuz bunu özellikle yazarımıza iletmemi
istedi.
Gelen bu eleştirilere Lütfü Türkkan'dan da bir cevap
geldi. Yazarımızın okurlarına cevabı birebir
aşağıdadır:
"İnternethaber, Türkiye'de okuyucu profili konusunda en zengin
haber portalı. Bu sitede, her türlü görüşe mensup okuyucular var,
yazarlar olduğu gibi.
Ben de bu yaşa dek, hayatımın çeşitli dönemlerinde
yaşadıklarım, okuduklarım ve duyduklarımın tesiriyle oluşan bir
hayat görüşüne, bununla birlikte bir siyasi kanaate
sahibim.
Bir haber portalında yazı yazmak demek, bu görüşlerinizden
vazgeçmek anlamına gelmediğini benim kadar en az sizler de
bilirsiniz.
Aslolan, kendinizden olmayan fikirleri benimsemek değil, onlara
saygı göstermek, tahammül etmek olmalı.
Benim şu anda ülkeyi yöneten AKP İktidarı'na tahammül
ettiğim gibi.
AKP'yi, yöneticilerini, icraatlarını eleştirmek ve bu
eleştirilerimi kamuoyunla paylaşmak benim önce Türk vatandaşı
olarak en doğal hakkım.
Bir yazar olarak da bunda herhangi bir beis yok
zaten.
Bu toplumun çok sesliliğinde rahatsız olan, aslında her biri birer
"Dikta Heveslisi" olduğu halde, darbelerden
"sözde" rahatsız olanların varlığından tabii ki
haberdarım.
Benim Başbakan'ı, icraatlarını eleştirmemden rahatsızlık
duyanların bana karşı eleştirilerini de saygıyla karşılıyorum.
Bu rahatsızlıklarını, eleştirilerini, edep içinde
ifade edenlere de, yazdıklarımdan duydukları memnuniyeti ifade
edenlere olduğu gibi, yazdıkları elektronik postalara cevap vermek
suretiyle teşekkür ediyorum.
Tabii ki, edep dışı ifade kullananlar da olmuyor değil. Ve
bunların bir kısmı AKP'li, bir kısmı PKK'lı.
Kimi küfür, kimi tehdit ediyor.
Bunları da hukuka havale ediyorum cevap vermek yerine.
Benim için ilginç olan AKP ve PKK lıların aynı zeminde
buluşuyor olmaları.
Her ne kadar gizleseler de farklı düşünmedikleri artık yadsınamaz
bir gerçek.
Benden iktidarı övmemi bekleyenlerin, beklemeleri maalesef
beyhude bir bekleyiş.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı en sıkıntılı günlerinde yalnız
bırakmayan bir adamım ben.
Pınarhisar Cezaevi'nin o günlerdeki savcıları da,
gardiyanları da ahbabım olmuştu o ziyaretlerimin
sonucu.
Şu anda kabinede bulunan Bakan, AKP Genel Başkan Yardımcılığı başta
olmak üzere, partinin çeşitli organlarında görevli olan, AKP Meclis
Gurubunda bulunan Milletvekili dahil, halen ailece görüştüğüm,
birbirimizle medeni ilişkilerimizin devam ettiği, aynı secdeye baş
koyduğum, Kabe'de tavaf ettiğim çok dostum, arkadaşım, büyüğüm
mevcut.
Ama o gün de, bu gün de, Onlar gibi düşünmediğimi
bilirler.
Bu dostluklarım, söz konusu bu ükenin menfaatleri, bölünmez
bütünlüğü olunca, eleştirmeme asla ve kat-a engel değil.
Ben bu sitede yazmaya başladığımda ilk yazımın sonunda bakın neler
demişim.
"Yazılarımda iktidar yalakalığı asla ve kat-a
bulamayacaksınız.
Eleştirmek adına ne varsa, hakaret ve küfür içermeden
herşeyi bulabilmeniz mümkün olacak.
İktidar'a ve güç sahiplerine peygamber muamelesi yapanlar, çok
hoşnut olmayacaklar yazılarımdan.
Bunu biliyorum...
Etnik kavga yapanların, Türkiye'yi ayrıştırmaya çalışanların,
dindar olanların değil ama dini pazarlayanların sevmediği bir yazar
olacağımı da biliyorum.
"Devletin malı deniz yemeyen domuz" sözlerine
lanetler okuyan ama ardınadan milletin hakkını yiyerek domuzluktan
geri durmayanlar da çok hoşlanmayacaklar.
Bunu da biliyorum…
Geriye kim mi kaldı?
Asıl Türkiye, Türkiye'nin gerçek sahipleri sade
vatandaşlar, geride kalanlar.
Onlar bizim yazdıklarımızdan ziyadesiyle memnun
kalacaktır.
Bunu bilmenin huzuru ile Bismillah dedik."
İlk gün belrttiğim minvalde devam.
Allah'ın bana verdiği sayılı nefes tükeninceye dek, "Ne mutlu
Türküm diyene" sözü şiarım olacak.
Saygılarımla.