Geçen gün şehit cenazesinde atılan bir slogan...
-"Başbakan Bilal'i gönder askere!"
Haberi okurken, aklıma o anı düştü... Paylaşayım dedim... Refah Yol
var o zamanlar... "Tamam inşallah" sloganı ile
rüzgar estiriyor. Yerel seçimler yapılıyor... İstanbul Büyükşehir'i
için Recep Tayyip Erdoğan aday...
O zamanlar gazetede çalışıyorum. Sorumlu olduğum parti RP...
Dolayısıyla her gün Erdoğan'ın peşinde o sokak senin, bu
semt benim dolaşıp duruyorum...
Bir gün Beşiktaş'da tanıtım programı var...
Deniz Müzesi'nin önünden çarşıya doğru Erdoğan giriş yaptı...
Her gördüğü esnafla el sıkışarak yürüyor.
Önde de genç kızlar Erdoğan'ın broşürlerini dağıtıyor...
Erdoğan ile geze geze konuşma metnini bile
ezberlemişim...
Ekibinden tanımadığım yok...
Ama sanki bu kez bir fazlalık var gibi...
Kenardan yürüyorum...
O sırada biri seslendi;
-Hacer Abla... Hacer Abla...
Döndüm Bilal, Erdoğan'ın küçük oğlu...
Kızıl
saçlı, sevecen, iyi kalpli ve çok tatlı bir çocuktu...
Henüz 12-13 yaşlarında o zaman...
-"Babam beni getirmiyordu, ama Hacer Abla'yla gezerim
dedim geldim..."
Benim bir yönüm vardır. Çocukları mıknatıs gibi çekerim.
Göz göze gelmeyeyim bir çocukla, hemen yapışırlar bana...
Bilal de bana öyle takılmıştı...
-"İyi ama sakın kaybolma" dedim... "Tamam" deyip ekledi;
-"Sana bir haber vereyim mi?"
-"Ne haberi vereceksin"
-"Şu kızlar var ya babamın broşürünü
dağıtanlar"
-"Eee... Ne olmuş"
-"Onlar üniversite öğrencisi kızlar. Burası sosyetikmiş
diye onları parayla tuttular... Bak! Başları açık bak
hepsinin..."
Şaşkınlıkla baktım... O fazlalık bunlarmış...
Bu kızları hiç görmemiştim...
Günün haberini Bilal vermişti bana...
Beşiktaş'a sosyetik tanıtım!
Günün şaşkınlığını da yine Bilal yaşatmıştı...
O yaşta "türban"sız kızlar Erdoğan'ın tanıtımında yer
alırsa haber olacağını biliyordu... Ne ülke ama...
Son diyeceğim de şu...
Elbette Bilal de gitsin askere...
Babası başbakan diye kayrılmasın...
Ama ne olur, babası başbakan diye de haksız yere
incitilmesin, hedef haline getirilmesin...
Küçüklüğünü bilirim, "İyi çocuktur"