Beyinleri orada, akılları burada!
Abone olTürkiye'de yeterli olanak bulamadıkları için ABD'ye giden bilim çalışanları, kurdukları dernekle ülkeleri yararına projeler üretiyor.
Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH), ABD hükümetine bağlı dev bir
araştırma merkezi. Bünyesinde AIDS'ten kansere, diyabetten
alzheimer'e kadar birçok hastalığın teşhis, tedavi ve önlenmesi
konusunda araştırmalar yapıyor. Federal bütçeden aldığı pay 28.4
milyar dolar olan NIH, her yıl dünyada 3 bin araştırma kurumuna,
200 bin araştırmacıya yeni buluşlar için mali yardım yapıyor.
6 bin araştırmacının çalıştığı merkezdeki 60 Türk bilim adamı, bir
yıl önce Türk-Amerikan Bilim Adamları ve Araştırmacılar Derneği'ni
(TASSA) kurarak, bir araya geldi. Dernek, ABD'deki başarılı bilim
adamlarını Türkiye'yle ilgili konularda düşünmeye, çalışmaya ve
çözüm üretmeye teşvik etmeyi amaçlıyor.
Beyin göçüne çözüm arıyorlar
TASSA, ABD'deki üniversiteler ve araştırma merkezlerinde görevli
Türk bilim adamlarına tek tek ulaşmaya çalışıyor. Derneğin aktif
350 üyesi var, Amerika genelinde kontak kurulan Türk bilim adamı
sayısı ise 1200'e ulaştı.
Beyin göçüne yönelik çözümler üreten TASSA, bir ay önce de ABD'deki
beyin potansiyelinden Türkiye'nin faydalanabilmesi için 'Ziyaretçi
Bilim Adamı Programı' başlattı. Program, Türkiye'ye tatil için
giden bilim adamlarının bulundukları ildeki üniversitede seminer
vermesi esasına dayanıyor. Dernek üyeleri internet sitesine girip
özgeçmişleri, hangi konuda araştırma yaptıkları ve hangi ile
gidecekleri konusunda bir form dolduruyor. Dernek de bu bilgileri
ilgili üniversiteye gönderiyor.
Aşı, Akkoyunlu'dan sorulur
TASSA Yönetim Kurulu üyesi Dr. Mustafa Akkoyunlu, "Türkiye'den bu
projeye çok ilgi var. Ben 20 yıldır yurtdışında yaşıyorum ve Türk
üniversiteleriyle ilk kez böyle bir kontak kuruldu, herkes çok
hevesli görünüyor" diyor.
Dr. Akkoyunlu, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi'nde (FDA) çalışıyor.
FDA, ilaç, tıbbi alet ve besinleri denetleyen kurum. Akkoyunlu'nun
iki görevi var: Menenjit, ortakulak iltihabı yapan bakterilere
karşı ilaç şirketlerinin geliştirdiği aşıların güvenilirliğini
denetlemek ve bağımsız aşı araştırmaları yapmak.
Akkoyunlu'nun araştırma konusu, menenjite neden olan bakterilerin
vücutta yaptığı etkileşimle ilgili. Menenjit yapan pek çok bakteri
olduğu için tek aşıyla korunmanın mümkün olmadığını belirten
Akkoyunlu, "Şu an 10'a yakın aşı var. Her bakteriye karşı aşı
pratik değil. Hedefimiz, menenjit yapan tüm bakterilere karşı çok
daha etkili bir aşı geliştirmek" diyor.
Aslında Akkoyunlu'nun geliştirdiği önemli bir aşı var: "1997'de
İsveç'te doktora eğitimim sırasında yaptığım bir aşının ortakulak
iltihabına neden olan üç bakteriden birine (Hemofilus influenza)
etkili olduğu anlaşıldı. Aşım hayvan çalışmalarında başarılı oldu.
İki hafta önce Slovakya ve Çek Cumhuriyeti'nde insanlar üzerinde de
denendi ve etkili bulundu. Şu anda Hemofilus influenza'ya karşı bir
aşı yok, bu nedenle geliştirdiğim aşı önemli bir açığı kapatacak.
Ortakulak iltihabı özellikle çocukları etkiliyor. Ve bu hastalığı
geçirenlerin yüzde 20'sinde hastalık sürekli tekrarlanıyor.
Bunların yüzde 5'inde de konuşma bozukluğu, işitme kaybı gibi
kalıcı hasarlar oluşuyor."
Akkoyunlu'nun geliştirdiği aşıyı satın alan GlaxoSmithKline,
FDA'dan onay bekliyor.
Gürsel, AIDS ilaçlarını denetliyor
ODTÜ Biyoloji Bölümü'nü bitiren Dr. İhsan Gürsel de, yedi yıldır
FDA'nın Biyolojik Ürünler Denetleme ve Araştırma Merkezi'nde
çalışıyor. Görevi, HIV virüsü için geliştirilen DNA aşılarını
denetlemek olan Gürsel, şunları anlatıyor: "Şirketler yeni
geliştirdikleri aşıları lisanslamadan önce, güvenli olduğunu
insanlar üzerindeki klinik deneysel çalışmalarla kanıtlamak
zorunda. Bunun için de ilacın gönüllüler üstünde denenmesi lazım,
ancak önce bazı kriterler yerine getirilmeli. Eğer başvurularda
eksiklik saptanırsa denemeye izin verilmiyor."
Biyo-terörle mücadele
Gürsel'in üzerinde çalıştığı diğer konu da biyo-terörle ilgili
araştırmalar. Gürsel, 11 Eylül'den sonra ABD'nin en büyük
endişelerinden birinin biyolojik-kimyasal silahlar olduğunu
anlatıyor: "Postayla şarbonlu mektupların gönderilmesi yüzünden
birçok kişinin hastalanabileceğini, ölümlerin olabileceğini herkes
gördü. Bu nedenle Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar
Enstitüsü'nün bütçesi son iki yıl da 2 milyar dolardan 5 milyar
dolara çıkarıldı."
Peki biyo-terörle ilgili yapılan araştırmalar neyi kapsıyor ve
hangi aşamada? Bu konuda aşı çalışmalarının ilk sırada yer aldığını
belirten Gürsel, gelinen aşamayı şöyle özetliyor:
"Bağışıklık sistemimiz vücudumuza giren bakterilerin DNA'larını
tehlike sinyali olarak algılar ve hemen tehlikeyi önlemek için
atağa kalkar. İşte biz, bakteri DNA'sı gibi davranan sentetik,
küçük DNA molekülleri hazırlıyoruz.
Bu molekülleri vücuda önceden verdiğimizde bağışıklık sistemi
harekete geçiyor ve oluşabilecek enfeksiyonlara karşı koruma
sağlıyor. Örneğin olası bir şarbon ya da ebola atağında, eğer
bakteri DNA'sını önceden almışsanız, sizi enfekte edecek bu
organizmayı bağışıklık sisteminiz hemen kontrol altına alır.
Bu çok amaçlı aşı sayesinde bir ay herhangi bir enfeksiyondan zarar
görmezsiniz. Araştırmalar bu aşının birçok viral, parazitik,
bakteriyel enfeksiyonlar için koruma sağladığını gösteriyor. Ancak
bu çalışmalar henüz hayvan deneyleri aşamasında." Gürsel birkaç ay
sonra Bilkent Üniversi'tesi'nde Moleküler Biyoloji ve Genetik
Bölümünde çalışmaya başlayacak.
Yanık, e-devlet'in isim babası
TASSA'nın İcra Direktörü Levent Yanık, Çukurova Üniversitesi Fizik
Bölümü'nü bitirdikten sonra George Washington Üniversitesi'nde
master yapmış. Daha sonra Dünya Bankası'nda bilgi ve iletişim
teknolojilerinin, kamu reformunda kullanılmasında çalışmış. Yanık,
beş yıl önce Türkiye'ye e-devlet uygulamasının kamu reformuna
etkileri konusunda sunum yapmak için Başbakanlık tarafından
çağrılmış. e-devlet ismini ilk kullanan da kendisi. Türkiye'deki
tüm e-devlet domain'lerin isim hakkı Yanık'a ait. Yanık şu anda
George Washington Üniversite'sinin elektronik ve bilgisayar
mühendisliği bölümünde doktora eğitimini sürdürüyor.
Türkiye-ABD arasında bilim köprüsü kurmak istediklerini belirten
Levent Yanık, "Amerika'ya yerleşen Türk bilim adamlarını
kaybedilmiş beyinler olarak değil, ABD hükümetinden,
şirketlerinden, üniversitelerinden maaşını alırken Türkiye'ye
faydalı olmaya çalışan bilim elçileri olarak görmeliyiz" diyor.
'Siyaset bizi etkilemiyor'
Yanık, TASSA'nın şu ana kadar yaptığı çalışmaları şöyle özetliyor:
"İki hafta önce iki kişilik bir heyeti Gebze'ye TUBİTAK-MAM'la
ortak proje geliştirme konusunda ön araştırma için gönderdik.
MAM'la eylülde geniş katılımlı bir değerlendirme toplantısı
yapacağız.
Ayrıca ziyaretçi bilim adamı projesini hayata geçirdik. Bu çalışma
ileriye dönük ortak ilişkilerin başlangıcı olacak. ABD'de hangi
üniversiteye ya da araştırma merkezine giderseniz gidin mutlaka bir
Türk bilim adamı bulursunuz. En büyük avantajımız ABD'deki Türk
bilim adamları arasında siyasi görüş farklılığının etkili olmaması.
Bu bilim ve teknoloji konusunda güç birliği yapmamızı
kolaylaştırıyor."
Haber: Özgür Gökmen Çelik