“Ay semada yıldızla sevişirken, için
dolunay yüreğin tutuldu mu?
Sevdiğini elinle emanet ettiğine, acı acı
gülümseyip selam durdun mu?
Hiç aklımdan çıkmaz o gururlu gidiş, bana
senden miras bu hüzünlü duruş.
Bu sual, bu sır, bu aslına geri dönüş,
düşündükçe ağırlaşır içimde bi kız büyür.
Seyr-ü seferde akşamlar soğuk mudur? Üşür
mü ellerin yüreğin ferah mıdır?
Bi selam gönder bi iyi haberini
uçur. Burda günler bildiğin gibi
geçer...”
Babama yazdığım bir şarkıyı paylaşmak
istedim sizlerle... Benim için çok özel. Bugün bayram! Benim
bayramlarım biraz hüzünlü, babam bayramlarımızdan eksileli
beri... Tıpkı yılbaşıları gibi, doğum
günleri gibi... En çok da sevgililer günü. Babam sevgililer gününde gitti! İnsan
eksikliğini daha çok hissediyor böyle
günlerde sevdiklerinin. Aklımda, babamın bayram şekerleri...
Bugün bayram! Annem erkenden kalkacak ve
börekler yapacak mutlaka. Bi gece önceden erken yatmamızı isteyecek
her zamanki gibi. Ben uyuyamayacağım yine. Ama erkenden kalkacağım
sırf o istiyor diye. Kahvaltıyı hazırlamış olacak biz
uyanmadan. Mis gibi börek kokularına
uyanmamızı isteyecek. Annem, en sevdiğimiz şeyleri hazırlayacak
sofraya, mutlu olalım diye, hem anne hem baba olduğundan
beri... Hep beraber kahvaltı edeceğiz. Kimse kimseyi üzmek
istemeyecek. Herkes gülümseyecek... Çok fazla konuşmayacağız, bazen
boğazımızda gark edecek suskunluğumuz. Ben sinirli olacağım. Zaten
bir haftadır sinirliyim. Annem anlayacak bakışlarımdan her zamanki
gibi. Hiç bir şey sormayacak. Aldırmayacak bir haftadır aldırmadığı
gibi bütün gelgitlerime, garipliklerime, dışa vurmalarıma,
kendimden taşmalarıma, büyümeyen çocukluğuma... Ben hala küçük
çocuklar gibi... Babamı özleyeceğim; ne kadar yaşlı amca varsa
rastladığım durup düşüneceğim sonra, durup gülümseyeceğim ya da
gidip elini tutacağım, yüzündeki çizgilere bakacağım uzun uzun...
Mutlaka babamı hatırlayacağım her zamanki gibi. Dua edeceğim yine;
“Babama iyi bak sevgili Tanrım.”
Anne ve babalarınızın kıymetini bilin.
Kaybedince anlıyor insan asıl yokluğu. Şimdi diyorum ki, keşke
olsaydı da su yeşili gözlerine baksaydım... Hiç konuşmasaydı da
hatta, ne demek istediğini bakışlarından anlasaydım. Ellerine
sarılsaydım yine öyle... Olsaydı da ben ona bir ömür baksaydım...
Olsaydı da en deli hallerimi bile anlayışla karşılasaydı.
Kavgalarımda yanımda olsaydı. Bütün hırçınlıklarımı olgunlukla
karşılasaydı. Babam beni bütün hatalarımla sevseydi yine keşke.
Olsaydı da keşke ben hiç hata yapmasaydım artık! Ama babam hataları da severdi.
Gidince gidiyor giden, bu olsa
gerek en uzun ayrılık
dedikleri...
Bugün bayram! Anne ve babanızın elini
öpmeyi unutmayın... Hala elini öpebileceğiniz bir anneniz ve
babanız varken, uzaktaysanız bile atlayın gidin, gidemiyorsanız
bile mutlaka gönüllerini alın, yürekleri yufkadır... Klişe bir
bayram yazısı değil bu, arasıra kaytarıp babamın elini öpmeye
gitmediğim bayram sabahlarının pişmanlığı belki ve şimdi de
burukluğu... Başka şehirde otursa da
annemin elini öpmeye gidiyorum bu yüzden. Bayram sabahında aile
sofrasına oturmak istiyorum çünkü. Her ne kadar bir kişi eksik
olsak da artık, aile boyu bayramlar istiyorum... Annemi çok seviyorum ve kardeşlerimi...
Bayramınız kutlu olsun. Sevdiklerinizle
nice bayramlar dilerim.