Bedelli askerlikten gelecek paralar...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bedelli askerlikten gelen paranın savunma sanayiine aktarılacağını söyledi.
Arınç, Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği (MÜSİAD) Manisa Şubesi’nin Anemon Otel’de gerçekleştirdiği
kahvaltı programına katıldı.
BEDELLİ ASKERLİKTEN GELEN PARANIN NEREYE HARCANACAĞINI
AÇIKLADI
Hükümetin son 5 yılda en çok faydalı işi AR-GE'ye yaptığı destekler
olduğunu belirten Arınç, "Sayın Başbakanımız yemekte sanayicelere
sordu; 'AR-GE' desteklerimizden bir talebiniz var mı ?' TOFAŞ'ın
başındaki CEO'su dedi ki 'Bu AR-GE destekleriniz için söylenecek en
ufak bir eleştiri olamaz. Bize istediğimizden fazlasını
veriyorsunuz' AR-GE çok önemli. Sizde buna çok önem verin. Bakınız
bedelli askerlikten gelecek parayı hiç kamunun bütçesine girmeden
savunma sanayine ayıracağız. Savunma sanayinde milli
yaptırımlarımız var. Atak helikopterleri yapıyoruz, Kruvazörler
yapıyoruz. İnanıyor musunuz bunları bir de ihraç ediyoruz. Bugün
Endonezya'ya, Malezya'ya varıncaya kadar zırhlı personel
taşıyıcılardan, gemilere, muhriplere, ve korvetlere kadar bir çok
ihraç ettiğimiz ürün var.
Türkiye savunma sanayisinde çok iyi bir noktaya geldi. Eskiden uçak alırdık, uçmasını da beceremezdik. İçindeki donanımı da bize söylemezlerdi. Biz tanklarımızın modernizasyonunu bile hatta İsrail'e verecek noktaya gelmiştik. Ben hatırlarım, muhalefetteydik o zaman T60 tanklarının modernizasyonunu İsrail'e verdiği için hükümeti yerden yere vururduk. Şimdi çok şükür hiç birşeyimiz ile dışarıya bağımlı değiliz. Çok küçük elektronik aksamlar hariç, bilgisayar ve yazılım hariç onun dışında yüzde 90'nın yapabilecek durumdayız" dedi.
"BAZI ŞEHİR İSİMLERİ..."
Arınç, bazı şehirlerin isimlerinin değiştirilmesiyle ilgili
olarak, “Tarihteki isimlerimize yeniden dönme ihtiyacımız
varsa mesela, Hakkari ‘benim adım Çölemerik olsun diyorsa
düşüneceğiz. Beri tarafta ‘Bakır da neymiş, Diyarbekir olsa daha
güzel olur’ diyen varsa düşüneceğiz kardeşim. Zaman düşünme ve
uygulama devri. Sadece düşünmekle değil tabi, düşüneceğimizi
yapacağız” dedi.
Kahvaltıda Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Celal Bayar
Üniversitesi (CBÜ) Rektörü Kemal Çelebi, AK Parti Manisa
Milletvekilleri Recai Berber, Selçuk Özdağ, Uğur Aydemir, Muzaffer
Yurttaş, Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, Şehzadeler
Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, oda başkanları ve çok sayıda
partili de hazır bulundu. Kahvaltıyı organize eden MÜSİAD Manisa
Şube Başkanı Abdullah Tekin,” MÜSİAD olarak istişare, bizim
için isabetli karar vermenin doğru adım atmanın en önemli
etkenidir. Biz Manisa MÜSİAD olarak dünya çapındaki bir teşkilatın
ferdiyiz. 27 Mart’ta MÜSİAD’ın Genel İdare Kurulu Toplantısı’nı
Manisa’da gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Şehrimize yaklaşık 500
işadamını bekliyoruz. Ticaretimizi geliştirmemizin yanı sıra
şehrimizin sosyal sorumluluk projelerinde yer almayı önemsiyoruz.
Ramazan ayında iftar programları düzenledik. Yuntdağı’ndaki ihtiyaç
sahibi öğrencilerine kırtasiye yardımında bulunduk. Engelli bir
öğrencimizin girişimleriyle Merkez Efendi Ortaokulu’na bilgisayar
desteği yaptık. MÜSİAD, Manisalı işadamlarını dünya ile buluşturan
bir dernek” dedi.
Kendisini ağırlayan MÜSİAD Manisa Şubesi’ne teşekkür ederek
sözlerine başlayan Arınç, MÜSİAD’ın Türkiye için çok önemli konumda
olduğunu vurguladı. Arınç, “Geçtiğimiz hafta İstanbul’da
dev bir toplantı yapan MÜSİAD’ı seviyoruz takdir ediyoruz. Ekonomik
alan ile birlikte Türkiye’nin her konusu ile yakından ilgilenen
demokratikleşme, toplumsal barış anlamında önemli çalışmalar yapan
MÜSİAD’a konuk olmak bizim için çok önemli“ dedi.
Celal Bayar Üniversitesi’nin yeni rektörü Kemal Çelebi’ye de
başarılar dileyen Arınç, “Sayın Kemal Çelebi, Manisa’dan yetişmiş,
Manisa’mıza yıllardan beri büyük hizmetler vermiş bir
arkadaşımızdı. Şimdi rektörümüz oldu. Celal Bayar Üniversitesi
öğrenci sayısı 40 bine yaklaştı. Bu Manisa için çok büyük bir
değer. Daha ileri gideceğiz, çok daha güçlü olacağız. El ele
verebilirsek sevgimiz, emeğimiz, projemiz ile birlikte olabilirsek
bu bizim için büyük bir kazanç olur. 55 senesini Manisa’da
geçirmiş bir kardeşiniz olarak şunu söylemeliyim ki geçmişte Manisa
İzmir’in çok gerisinde kalmış bir şehirdi. Bir ayakkabı dahi almaya
kalksak buradan İzmir’e giderdik. Tabi o zamanlar bu kadar kolay
değildi. 2 saate varan yolculukta virajlı yollarda İzmir’e
giderdik. Şimdiki yollar o zamanlar yoktu. İzmir adeta Manisa’nın
her şeyiydi. Bu bağımlılıkta Manisa’ya çok şey kaybettiriyordu. Çok
şükür Manisa son 20 yıldır tarım kenti olmanın yanı sıra tam bir
sanayi şehri olmuştur. Her şey büyük çapta olmayabilir KOBİ’lerimiz
orta ölçekli sanayilerimiz de çok önemli. Bu Manisa için övünç
kaynağıdır. Üzümde zeytinde çok iddialıyız. Gerek organik tarım ve
meyve ürünlerinde önemli bir merkez olan, tarım alanında önemli
noktalardayız. Şehrimiz büyüdü ve gelişti” diye konuştu.
“DOĞANBEY DİYE BİR UCUBE VAR”
Şehircilik anlayışının Manisa merkez de dahil olmak üzere çok
geride kaldığını belirten Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Manisa’nın nazım imar planları çok geride kalmış. Bir-iki metrelik
sokaklarıyla gelişimden bu ölçüden payını alamamış. Manisa diğer
şehirlerden farklı olarak tarihi ile kültürüyle, büyük insanlara
beşiklik etmiş bir ilim yuvası. Ayrı bir hüviyeti olması lazım. Her
şehrin ayrı bir ruhu var. Bu hüviyete göre kentsel dönüşümü
yapması lazım. Bursa’nın da tarihi bir hüviyeti var. Şimdi
Bursa’nın bu tarihi hüviyetinin yanında , benden önce yapıldığı
için kendimi kabahatli görmüyorum. Şehrin tarihi dokusunun
en yüksek olduğu yerde şimdi 3 bin konutluk Doğanbey diye bir
ucube var. 28 katlı binaları adeta şehrin kalbine sokulmuş bir
hançer gibi yukarıdan baktığınızda Bursa’nın o tarihi hüviyetini
yok eden anlayışla TOKİ’ye konut yaptırmışlar. Bu çok yanlış bir
şey. Bu tarihi yakmak, yıkmak demek. Bursa’ya bakan bir insan
siluetinden bile Bursa’yı tasavur etmesi lazım. Bizim de
Mevlivihane’ye, Ulu Cami’ye çıktığımızda veya yaylaya giderken
biraz yukarıdan baktığımızda Manisa’yı ne gördüğümüze bağlı bütün
işler.”
ŞEHİRLERİN İSİMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Bazı şehirlerin tarihlerindeki eski isimlerini tekrar almalarına
yönelik çalışmalarla ilgili olarak konuşan Arınç, “Manisa’nın
kendilerine borcu bize borcu yok. Bizim Manisa’ya borcumuz var. Çok
çalışacağız, Manisa’mızı tarihte olduğu gibi Saruhan Beyliği’nin
merkezi olarak ne kadar güçlüyse aynı konuma getireceğiz.
Geçenlerde bazı illerin isimleri değişse ne olur? diye bir şey
konuşuldu masamda. Yozgatlı Bekir Bozdağ hemen atıldı. ‘Yozgat’ın
eski ismi Bozok’tu yine Bozuk olsun’ dedi. Beri ki başka bir
taraftan atıldı, ‘Bizimki de şu olsun.’ Bende kendime döndüm.
Manisa’nın yerine bir isim olsa acaba Saruhan mı olur başka bir yer
mi olur ? diye düşündüm. Sizde düşünün, düşünmek parayla değil.
Düşünün bir karar verin, bir furya başlarsa, Manisa’nın ismi
şöyle olsun diye karar verirseniz onu da bu arada yapıveririz.
Düşünün bakalım inşallah tabi ihtiyaç varsa. Manisa’dan bir
şikayetimiz yok da tarihteki isimlerimize yeniden dönme ihtiyacımız
varsa mesela, Hakkari ‘benim adım Çölemerik olsun diyorsa
düşüneceğiz. Beri tarafta ‘Bakır da neymiş, Diyarbekir olsa daha
güzel olur’ diyen varsa düşüneceğiz kardeşim. Zaman düşünme ve
uygulama devri. Sadece düşünmekle değil tabi, düşüneceğimizi
yapacağız.” ifadelerini kullandı.
“GÖZLERİNİ KAN BÜRÜMÜŞ BAZI ZAVALLI TİPLER
VAR”
İnsanın ümidini kaybetmemesi gerektiğini, ümit kaybedilirse her şey
kaybedilmiş olacağını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Arınç,
Türkiye’nin geçmiş ve bugünkü ekonomik göstergelerine değindi.
Arınç, “O günlerden bu günlere geldi. Yüzde 60 faiz, çiftçiye
verilen paranın, esnafa verilen paranın toplasanız yüzde 60. Dış
borçlarımızın faizlerini yeni aldığımız borçların faizleri ile
ödeyecek bir sistem. Faiz gelirimizin yüzde 85’i olmuş. Böyle bir
Türkiye ayakta durabilir miydi ? Şimdi biz en düşük seviyelere
geldik. Allah’a hamd olsun. Allah nazarlardan saklasın. Eski
günlerin özlemini çeken insanlar var mıdır ? diye düşündüğünüzde,
‘Hayır olur mu, deli misin sen. İnsanlar o günleri tekrar yaşamak
ister mi ?’ diye aklınıza gelebilir. Vallahi az da olsa
var. Bunlar gitsin de eski günler gelsin. Türkiye varsın, yansın
yıkılsın hiç umurlarında olmayan sayısı az ama gözlerini kan
bürümüş bazı zavallı tipler var. Allah onlara fırsat vermesin.
İstikrar dediğimiz şey şu içtiğimiz su kadar, şu teneffüs ettiğimiz
hava kadar çok önemlidir. Rahmetli Sakıp Sabancı ile zaman zaman
görüşürdük. Güzel insandı. Allah rahmet eylesin. Şöyle
anlatmıştı:‘Ben eskiden pencereyi açıp baktığımda karşı caddeyi
görebiliyordum. Sizin zamanınızda 10 yıl sonrasını görmeye
başladım’.derdi. Sizin zamanınızda dediği de rahmetli Erbakan
Hoca’nın 9 aylık Başbakanlık dönemi. Herhalde bunu yüksek sesle
söyledi ki birileri harekete geçti, adamcağızın ümidini söndürdü.
Sonra bizim dönem geldi. Meclis Başkanlığı’nda beni
defalarca ziyaret etti. O zaman dedi ki ‘eskiden bir 10 yıl
sonrasını demiştim ama şimdi siz geldiniz 30 yıl sonrasını
görebiliyorum’ dedi. Bugünleri görseydi rahmetli kim bilir ne
diyecekti. Dünyanın en büyük ekonomik kuruluşları geliyor
toplantılar yapıyorlar. Bu haftada Ekonomi Zirvesi’nin 4’üncüsü
toplanacak İstanbul’da. Bende Cuma günü öğleden sonra kapanış
konuşmasını yapacağım. İngiltere, Amerika’da finans sektörüyle
görüşmelerim oldu. Ben onlarla ekonomiyi çok iyi bildiğim için
görüşmüyorum. Söylüyorum da zaten. Onlar da diyorlar ki ‘Biz sizi
bunun için davet etmedik. Siz bize Türkiye’nin siyasi istikrarını
anlatın. Gelecek perspektifini anlatın’ Bu siyasi irade
devam edecek mi? Biz ona göre yatırımlarımıza devam etmek
istiyoruz.’ diyorlar. O insanlar da inanıyorlar ve
yatırımlarına devam ediyorlar.” dedi.