Baykal'dan rüşvet açıklaması
Abone olBülent Ersoy'un ortaya attığı rüşvet skandalı üzerine Deniz Baykal sesizliğini bozdu. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özök sordu, Baykal tek tek vevap verdi.
Baykal, dün sessizliğini bozarak, ‘12 Eylül döneminde beni
aradı. Aramızda sadece iki dakikalık bir konuşma geçti’ dedi. ÜÇ
günlüğüne İstanbul dışındaydım. Bu arada Bülent Ersoy’un yaptığı
açıklamalarla ilgili haberleri izledim. Ersoy olayı 1980’li
yıllardan beri hep ilgi alanımda kaldı. O yıllarda gazeteci
değildim; ama askeri yönetimin ona sahne yasağı getirmesini hiçbir
zaman içime sindirememiştim. Rahmetli Turgut Özal’ın bu yasağı
kaldırtmak için yaptığı girişimleri de hiçbir zaman unutmadım. BİR
PARTİNİN GENEL BAŞKANI Bülent Ersoy, şimdi o döneme ait ilginç bir
iddiayla gündeme geldi. Sahne yasağını kaldırtmak için birçok yere
başvurmuş. Bu arada, bugün ‘bir partinin genel başkanı’ olan bir
siyasetçi, kurtarmak için ondan ‘bir servet istemiş’. Haber önce
Hürriyet’te yayınlandı. O gün hemen herkes bu genel başkanın
‘Mehmet Ağar’ olduğunu düşündü. Ancak aynı gün Ersoy’un
çevresinden, bize bu siyasetçinin ‘Deniz Baykal’ olduğu mesajı
geldi. O gün Baykal’a ulaşamadık. Yakın çevresinden biri, ‘İddiası
olan ortaya koysun, tavrımızı ondan sonra açıklarız’ dedi. KİM
BİLİYORSA YAZSIN GÖRELİM Dün bu sefer kendim Baykal’ı aradım.
Baykal’ı uzun yıllardan beri tanırım. Hiç bu kadar tepkili
görmemiştim. Önce, ‘Ben bu konuda bir tek şey söylemem. Bir iddiası
olan varsa açıklasın görelim. O zaman ne diyeceğimi, ne yapacağımı
görürsünüz’ dedi. Biraz zorlayınca, yavaş yavaş açıldı: ‘Kimse bir
şey demiyor. Ortada sadece ima yollu bazı şeyler var. İma olmaktan
biraz öteye geçmesini bekliyorum. Kim ne biliyorsa yazsın, ortaya
döksün bakalım. Ortada telaffuz edilen bir isim yoksa ben kime, ne
cevap vereceğim?’ Peki o dönemde Bülent Ersoy’la hiçbir görüşmesi
olmadı mı? Hiç, bir araya gelmedi mi? ARAYAN BEN DEĞİL BÜLENT
ERSOY’DU Baykal, ilk defa konuya giriyor: ‘Sadece bir telefon
görüşmemiz oldu. O da iki dakika sürdü.’ Burada bir ayrıntı
üzerinde durmak istiyorum. Bülent Ersoy arkadaşlarımıza, arayanın
kendi değil, Baykal olduğunu söylemiş. Bunu Baykal’a sordum. Hayır,
Bülent Ersoy kendi aramış ve başına gelen olayı aktardıktan sonra
şunu söylemiş: ‘Çok mağdur oldum. Ne olur bana yol gösterin.’
Baykal, ‘Hukuki yolu deneyin’ demiş. Bülent Ersoy, ‘Peki hukuki
mücadeleye girersek sonuç alır mıyız’ diye sormuş. Baykal, cevabını
şöyle aktarıyor: ‘Bu konuda size hiç kimse garanti veremez.’ Bütün
konuşma bu kadar sürmüş. CHP Lideri, ‘Kendisiyle hayatım boyunca ne
karşı karşıya geldim, ne bir konserine gittim, ne de bu iki dakika
dışında bir konuşmam oldu’ diyor. BAYKAL, ERSOY’DAN SERVET İSTEDİ
Mİ Tabii ortada bir başka iddia daha var. Ersoy, konuştuğu kişinin
kendisinden ‘bir servet istediğini’ söylüyor. Baykal’a bunu da
soruyorum. ‘Kesinlikle böyle bir şey olmadı. Ben ‘Garanti’
kelimesini duyunca bunun olamayacağını söyledim. Dolayısıyla ne
vekáletname konusuna, ne de ücret konusuna girdik. İş bu noktaya
gelmeden bitti.’ Bülent Ersoy, adını vermediği siyasetçinin,
‘etkisini kullanarak bu işi çözebileceğini’ söylediğini iddia
ediyordu. Baykal en çok buna içerliyor. ‘Askeri dönemde kime ne
etkim olacakmış? Ben askerin Meclis’i feshederek Zincirbozan’a
gönderdiği siyasetçiyim. Kenan Evren nezdinde mi arabuluculuk
yapacağım? Yoksa Özal üzerinde mi? Bir gazetenin magazin müdürü,
bunu Zeynep Özal’a sormuş. O da ‘Ne alakası var’ diye tepki
göstermiş.’ REYTİNG UĞRUNA İMA YOLLU İDDİALAR Baykal sözlerini
şöyle tamamlıyor: ‘Müthiş canım sıkılıyor. Reyting uğruna böyle ima
yollu iddialar ortaya atılıyor. Yazılanların hiçbiri doğru değil.
Yaptığım tek yanlış yok. O dönemde birçok davada avukatlık yaptım.
Bunun saklanacak ne yanı olabilir? Ama yıllar sonra bunun siyasi
bir mesele haline getirilmek istenmesini de anlamıyorum.’ Bu arada
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’a, kendisini adres gösterdiği için
çok kızdığını söylüyor. BU OLAYA RÜŞVET DENİLEBİLİR Mİ Baykal’ı
dinlemeden önce de, sonra da aynı şeyi düşünüyorum. O dönemi çok
iyi biliyorum. Askerler Meclis’i feshedince çok sayıda milletvekili
işsiz kaldı. Benim de yakından tanıdığım birçok milletvekili,
siyasetçi, hayatını avukatlık yaparak kazandı. Baykal’ın İstanbul’a
geldiğinde binecek arabası yoktu. O nedenle bu ilişkiyi de
avukatlık mesleğinin normal ilişkileri çerçevesinde değerlendirmek
gerektiğine inanıyorum. Yani bir para meselesi konuşulmuş olsa
bile, buna ‘rüşvet’ demek yanlış olur. Dolayısıyla bunu başka
taraflara çekmek de doğru olmaz. Röportaj Ertuğrul Özkök. Hurriyet
Genel Yayın Yönetmeni.