Baykalın Çankaya senaryosu
Abone olCHP lideri 20 Haziran'da Çankaya'ya çıktı. Bu Baykal'ın son bir aydaki ilk başbaşa görüşmesi değil.
Ankara'da cumhurbaşkanlığı ile ilgili senaryolar bitmek
bilmiyor. CHP Genel Başkana Deniz Baykal'ın son bir ayda 4 kez
Cumhurbaşkanı Sezer ile görüşmesi dikkatlerden kaçmadı. Radikal'den
Murat Yetkin bu durumu sözleriyle açıkladı.
Yazı: Murat Yetkin
Kaynak: www.radikal.com.tr
-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 26 Nisan'dan sonra önceki akşam da
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Çankaya Köşkü'nde bir yemek
yedi. Yemeğe, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök de katıldı.
Kaynaklar, 20 Haziran akşamındaki yemek davetinin, Sezer'in
Baykal'ı son üç ayda Çankaya'da konuk ettiği dördüncü yemek
olduğunu teyit ediyorlar. Sezer'in, Özkök ile birlikte Baykal ile
yediği yemeklerin tarihleri 18 Nisan, 26 Nisan, 30 Nisan (yani 13
gün içinde üç kez) ve 20 Haziran olarak kayda geçmiş bulunuyor.
Bu tarihler, Türkiye'de laiklik ve cumhurbaşkanlığı tartışmasının
devletin en üst kademesine ulaştığı, 17 Mayıs Danıştay saldırısıyla
hassasiyetlerin doruğa ulaştığı tarihler. Dolayısıyla yukarıdaki
bilgileri peş peşe sıralamak, Ankara'da alesta bekleyen komplo
teorisyenlerini harekete geçirmeye, Baykal'ın Sezer'in desteğiyle
cumhurbaşkanlığına aday olmak istediği senaryolarını ortaya atmaya
yetiyor.
Olan biteni daha iyi anlamak içinse yazının başındaki bilgileri
biraz daha açmak gerekiyor.
Örneğin aynı bilgileri şöyle vermek de mümkün:
Baykal, son üç ay içinde dört kez Çankaya Köşkü'ne çıkarak
Cumhurbaşkanı Sezer'in yemek davetine katıldı. Bu davetler, 18
Nisan'da Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, 26 Nisan'da Avustralya
Genel Valisi Emekli Tümgeneral Michael Jeffery, 30 Nisan'da İsveç
Kralı Carl XVI ve Kraliçe Silvia ve 20 Haziran'da Litvanya
Cumhurbaşkanı Valdas Adamkus onuruna verilen resmi yemeklerdi.
Yemeklere, resmi protokol gereği, anamuhalefet lideri Baykal'ın ve
Genelkurmay Başkanı Özkök'ün yanı sıra, örneğin Başbakan Tayyip
Erdoğan, Meclis Başkanı Bülent Arınç da katıldılar. Asli
davetlilerin Ankara dışında bulundukları durumlarda vekilleri
yemeğe katıldı. Örneğin Baykal'ın Sezer ile yediği son yemekte,
yani 20 Haziran'da, Başbakan Erdoğan İstanbul'da olduğu için Devlet
Bakanı Beşir Atalay tarafından temsil edildi.
Gerek Cumhurbaşkanlığı, gerekse CHP'den aldığımız bilgilere göre,
Baykal ile Sezer'in baş başa yemek yemeleri, buluşmaları söz konusu
olmamış.
Fıkra gibi değil mi?
Ankara'da bazı ciddi mevkilerde, ciddi olmasını bekleyeceğiniz
kişiler günlerdir Baykal'ın 26 Nisan'da Sezer ile yemek yediği
bilgisinden yola çıkarak, Baykal'ın Sezer desteğiyle 11'inci
cumhurbaşkanı olma planları yaptığı üzerine senaryolar kuruyorlar.
Bu senaryolar, ciddi mevkilerdeki ciddi siyasetçiler tarafından
(örneğin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat tarafından)
ciddiye alınıp, basın toplantısı konusu yapılıyor. Ciddi
mevkilerdeki, ciddiye aldığınız kişiler tarafından sağa sola
telefon açılıp bu konunun ciddiye alınması gerektiği
söyleniyor.
Siyasetin, evet, asık suratlı olmaması, ama biraz daha ciddiye
alınması gerekiyor.
AK Parti'nin Meclis'te 355 sandalyesi ve CHP'nin 154, ANAP'ın 21,
DYP'nin ve SHP'nin dört sandalyesine karşın anayasal olarak
cumhurbaşkanını seçme imkânı varken, Baykal'ın neden gidip görev
süresinin bitmesine on buçuk ay kalmış Sezer'den neyin desteğini
isteyeceği sorusunun, Ankara'da siyaset izleyen herkesin aklına
gelmesi gerekmiyor mu? Sezer'in Meclis'te oyu, ya da CHP dışında
doğrudan etkileyebileceği bir parti grubu var mı?
Baykal'ın cumhurbaşkanlığı konusunda yapılan Yunanistan-PASOK
benzetmesi de bir başka yanlışlığı içeriyor. Yunanistan'da
iktidardaki Yeni Demokrasi, parlamentoda cumhurbaşkanı seçecek
çoğunluğu olmadığı için, Baykal'ın da vurguladığı gibi 'eski', yani
aktif siyasette olmayan bir PASOK'luyu, üstelik mevcut PASOK
yönetimine muhalif duran Karolas Papulyas'ı aday göstermiş, Yorgo
Papandreu da kabul etmek zorunda kalmıştı. Yani mutlaka Yunanistan
benzetmesi kurulmak isteniyorsa, örneğin Hikmet Çetin bu modele
Baykal'dan daha uygun bir isim olur.
Mesele, 'Azınlık oyuna sahip Baykal cumhurbaşkanı olmak istiyorsa,
neden Başbakan Erdoğan olmak istemesin ki' dedirtmekse, bu açıkça
söylenebilir. Cumhurbaşkanı'nı, anamuhalefet lideri ile böyle
acemice kurgulanmış bir siyasi tertip içinde göstermeye çalışmaktan
daha düzgün ve en azından yasal siyasi temelleri olan bir çaba olur
bu. Unutulmamalı ki, mevcut Meclis tablosunda, ancak Erdoğan'ın
uygun bulup, partisine telkin edeceği bir isim, ki bu Baykal bile
olabilir, 11'inci cumhurbaşkanı seçilebilir. Neticede, Erdoğan'a
başbakanlık kapısını açan kişi Baykal olmamış mıydı?