Baykal'da ana dilde yayın eleştirisi
Abone olDeniz Baykal, anadilde yayının devlet eliyle ürütülmesinin ''yanlış'' olduğunu ifade ederek, ''Bu bir başlangıçtır. Ancak müsamere havası içinde yürüyor" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anadilde yayının devlet eliyle
yürütülmesinin ''yanlış'' olduğunu ifade ederek, ''Bu bir
başlangıçtır. Bu konudaki dogmaların kırıldığını ortaya koymak
açısından önemi vardır. Ama bunun böyle bir müsamere havası içinde
sürdürülmesi doğru değildir'' dedi. Baykal, partisinin TBMM Grup
Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TRT'de başlatılan farklı dil ve
lehçelerde yayın uygulamasına yönelik eleştirilerde bulundu.
Uygulamanın ''göstermelik ve bir ihtiyaçtan çok, beklentileri
yerine getirme anlayışı nedeniyle saygınlığını ve ciddiyetini
kaybettiğini'' savunan Baykal, şunları söyledi: ''İlk yanlış bu işe
devleti karıştırmaktan geliyor. Devletin görevi, kendi toplumunu
oluşturan alt grupların kimliklerini, kültürlerini, dillerini
yaygınlaştırma çalışmaları yapmak değil. Herkes kendi anadilini
öğrenebilir, konuşabilir, o dilde yayın yapabilir. Bu bir haktır,
devletin buna izin vermesi gerekir. Ama devlet 'ben sizin için bunu
yapacağım' derse bu yanlış olur.'' İsteyen herkesin kendi
televizyonunu kurarak RTÜK'ün belirlediği yasal çerçeve içinde
yayınını yapabileceğini belirten Baykal, ''Devlet parasını hiçbir
etnik grubun ihtiyacı için harcayamaz, ülkenin ortak ihtiyacı için
harcayabilir. Bu bir başlangıçtır. Bu konudaki dogmaların
kırıldığını ortaya koymak açısından önemi vardır. Ama bunun böyle
bir müsamere havası içinde sürdürülmesi doğru değildir'' diye
konuştu. ''KURUMLARI İŞGAL ÇABASI SÜRÜYOR'' Türkiye'de ''kurumları
işgal çabasının hızla devam ettiğini'' öne süren Baykal, TBMM Plan
ve Bütçe Komisyonu'nun 26 Ocak 2004 tarihinde gönderilen listeye
rağmen hala Sayıştay üyelerinin seçimini yapmadığını anımsattı.
Adaylar beğenilmediği için bu işi savsaklamaya yönelik bir tavır
sergilendiğini savunan Baykal, tarihi bir sorumluluk altında
olduğunu belirttiği komisyon başkanının listenin gereğini yerine
getirmesini istedi. Deniz Baykal, komisyon üyesi CHP
milletvekillerine de seslenerek, bu konuya her toplantıda gündeme
getirmeleri ve takipçisi olmaları gerektiğini kaydetti. Kurumları
işgal çabasının bir örneğinin de Kızılay'da yaşandığını iddia eden
Deniz Baykal, ''Siyasetin sokulmaması gereken kurumların başında
Kızılay geliyor. Kendi içinde politize etmek, siyasallaştırmak ona
en büyük zararı vermektir'' dedi. Hükümet'in, Kızılay'ı kendi
siyasi şablonuna göre şekillendirme çabası içine girdiğini ileri
süren Baykal, bir günde 100 kişinin görevden alındığını ve
yerlerine yeni atamalar yapıldığını kaydetti. Kurumun başına
hakkında hayali ihracat dosyası bulunan bir kişinin atandığını,
''Kızılay'ın malına el koymaktan daha önce kurumla ilişkisi
kesilmiş'' bir başka kişinin de yardımcılığına getirildiğini
söyleyen Baykal, ''Kızılay'ın işgal edilmek istenmesinden ıstırap
duyuyorum. Üstelik yapılan işlemin hukuki temeli de yok. Perişan
bir tablo'' diye konuştu. DUBLE YOL OTOYOLDAN PAHALI Konuşmasında
duble yol projesiyle ilgili eleştirilerde de bulunan Baykal,
''Duble yol konusunda Vehbi'nin kerrakesi ortaya çıktı. Duble yolun
içyüzü kendini gösterdi hem de DPT'nin hazırladığı raporla gerçek
ortaya çıktı'' dedi. Raporda, normal bir otoyolun kilometresinin
1.3 milyon dolar, varolan bir yolun duble yola dönüştürülmesi
durumunda ise maliyetin 3.1 milyon dolar olduğunun belirtildiğini
anlatan Baykal, aradaki yüksek farkın keşif artışına bağlandığını
kaydetti. TBMM gündeminde bulunan ve öğretmenlerin
sınıflandırılmasını öngören yasal düzenlemenin çok sakıncalı
olduğunu da savunan Baykal, tasarının yasalaşmaması için gerekli
mücadeleyi yapacaklarını bildirdi. ''BAŞBAKAN'A ÖNERİM
TAHSİLDARLIK'' Ekonomiyle ilgili görüşlerini açıklarken faiz dışı
fazla oranının yüksekliğinden şikayetçi olan Baykal, IMF programı
uygulasalar bile Türkiye'den başka hiçbir ülkede bu düzeyde yüksek
bir oran olmadığını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sık
sık kendisine meslek seçtiğini ifade eden Baykal, şunları kaydetti:
''Nasıl bir çocuk ne olacağı sorulduğunda pilot, subay, polis falan
derse, Sayın Başbakan da önce subay olmaya hevesleniyor, daha sonra
pilotluk, en son da gemi kaptanlığı...Başbakan karar versin ne
olacağına. Ama görünen o ki bir kararsızlık içinde. Karar vermekte
güçlük çekiyorsa benim kendisine bir önerim olacak, tahsildarlık...
Bıraksın, subaylığı, pilotluğu, süvariliği de tahsildarlık yapsın.
Zaten yaptığı iş de o...''