Baykal ve Erdoğan birbirine girdi
Abone ol2010 bütçe görüşmelerinde Başbakan Erdoğan ile CHP lideri arasındaki atışmada kavgada söylenmeyecek sözler söylendi.
İNTERNETHABER
ANKARA- Gergin geçen bütçe görüşmelerinde Başbakan Tayyip
Erdoğan ile CHP lideri Deniz Baykal arasında çok sert diyaloglar
yaşandı. Baykal Erdoğan’a “zavallı” diye bağırdı. “Başka kapıya”,
“İşine bak”, “Gel sustur hadi gel”, “Sen kimsin de susturacaksın”,
“Haddini bil” sözleri havada uçuştu.
2010 bütçe görüşmelerinin tutunaklarına yansıyan Erdoğan-Baykal
atışması şöyle gelişti:
ERDOĞAN: E, hani askerle genç karşı karşıya
geliyor, asker şehit ediliyor, hâlâ diyorsun ki…
BAYKAL: İşine bak sen yahu, aklının ermediği
konulara girme!
ERDOĞAN: Ben işime bakıyorum zaten, işimi de gayet iyi
biliyorum, sana da görevini hatırlatıyorum, görevini!
BAYKAL: İşine bak! İçinden geçirdiklerini söyle
zavallı! Haydi, zavallı!
BAŞBAKAN: Görevini hatırlatıyorum! Ayağa kalkma, rahat ol
rahat!
ERDOĞAN: "Bu anlayışla Kürt kökenli yurttaşlarımız da dil,
kültür, folklor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve
açıklayabilme, kendi ana dillerinde yazılı basın, radyo ve
televizyon dâhil her türlü medya aracılığıyla yayın yapabilme, özel
okullarda kendi ana dilleri ile eğitim yapabilme…"
BAYKAL: Bizimkinde o yok.
ERDOĞAN: E, nerede yok? Burada, burada, belge burada
yanımda.
BAYKAL: O senin fikrin.
BAŞBAKAN: Yanımda, yanımda. Sonradan çıkartarak tekrar
bunu yenilediniz. Beyler, burada.
BAYKAL: Hiç alakası yok!
ERDOĞAN: Bunları biz dile getirmiyoruz, bu ifadelerin
tamamı -açıyorum- 1996 yılında hazırlanan CHP Tunceli Raporu'nda
var.
BAYKAL: Rapor, partinin yetkili organlarının kararıyla
oluşur. Önüne gelen rapor yazar. Her yazılan partinin raporu
olmaz!
ERDOĞAN: …o zaman niçin partinin bir yetkili kurumunun
yapmış olduğu açıklamaymış gibi geliyorsun da burada konuşuyorsun?
Hangi hakla? Bak, ben sana kitapçığı gösteriyorum, bunları sen
gönderdin bana, sen!
BAYKAL: O resmî… O resmî…
ERDOĞAN: Öbürleri de aynı şekilde…
BAYKAL: Hayır… Hayır, hiç alakası yok! Hiç alakası
yok!
ERDOĞAN: O zamana kadar teknolojiniz gelişmemişti!
BAYKAL: Sen, yanlış fikirlerini kamuoyuna sunmak için CHP'nin
düşüncesinden imdat istiyorsun ama başka kapıya!
ERDOĞAN BELGE GÖSTERDİ
KIYAMET KOPTU
ERDOĞAN: "1999 CHP Doğu-Güneydoğu Raporu…"
BAYKAL: Cumhuriyet Halk Partisinin, senin yanlış
projelerine destek verecek hiçbir dayanağı yok.
ERDOĞAN: "Kürt kökenli yurttaşlarımız da dâhil, her etnik
kökenden, her alt kimlik ve kültürlerden yurttaşımıza, isterlerse,
ortak, resmî cumhuriyet dilimiz olan Türkçenin ekinde, kendi
anadil, kültür ve folklorunu daha iyi öğrenme, koruma ve geliştirme
olanakları. Kendi alt kimlik, kültür, dil ve folklorunu, koruma,
geliştirebilme ve açıklayabilmede özgür olmaları. İsteyenlerin,
kendi anadillerinde, Millî Eğitim Bakanlığı kuralları içinde özel
eğitim görebilmeleri…"
BAYKAL: Yok, yok…
ERDOĞAN: Üniversitelerde…
BAYKAL: Öyle bir şey yok! Biz de yok!
ERDOĞAN: İşine geldiğinde "evet", işine gelmediğinde "Biz
de bu yok."
BAYKAL: Sen mi bileceksin!
ERDOĞAN: Siz busunuz!
BAYKAL: Sen mi bileceksin? Partinin kararları, organları
ortada, yetkili organlarının aldığı kararlar ortada. Bizim böyle
bir kararımız yok. O senin kafanda!
ERDOĞAN: Değerli arkadaşlarım, Sayın Baykal'ı artık iyi tanıdım;
akşam başka, sabah başka!
BAYKAL: Hadi canım sen de!
ERDOĞAN: İyi tanıdım!
BAYKAL: Sabahleyin "Ofer'i tanımıyorum." diyorsun, öğlen
"iki defa buluştum." diye sen itiraf ediyorsun. Ofer'le karşılaşıp
karşılaşmadığını, bir gün de 3 defa çelişkiye düşerek söylüyorsun.
Ofer'i tanıdın mı? Ne zaman tanıdın?
ERDOĞAN'DAN TEHDİT GİBİ
SÖZLER...
AYRINTILAR DEVAM SAYFASINDA...
SEN KİMSİN DE SUSTURACAKSIN
ERDOĞAN: "Türk milleti" demek, Türkiye halkı
demektir. "Türk milleti" demek, Türkiyeli olmak demektir; daha önce
de ifade ettim…
BAYKAL: Niye çıkarıyorsun o zaman? Niye çıkarıyorsun?
ERDOĞAN: Gazi Mustafa Kemal bu konuyu en güzel şekilde
ortaya koymuş.
BAYKAL: Niye çıkarıyorsun Anayasa'dan, niye?
ERDOĞAN: Öğreneceksin, öğreneceksin.
BAYKAL: Niye çıkarıyorsun o zaman?
ERDOĞAN: Bak burada, bu kürsüde bir zamanlar siz "alt
kimlik-üst kimlik" beyanlarımı yaptığımda çıldırdınız, "alt
kimlik-üst kimlik olmaz" dediniz. Daha sonra bu ifadeleri
kullanmaya başladınız.
BAYKAL: Hiç öyle bir şey yok, hiç öyle bir şey yok.
ERDOĞAN: Bunları da öğreneceksin!
BAYKAL: Hiç öyle bir şey yok.
ERDOĞAN: Tutanaklarda bunların hepsi var.
BAYKAL: Hayır, sen farkında değilsin!
ERDOĞAN: Efendiler, bakınız…
BAYKAL: Sen ne olduğunu bildiğin yok, konuşuyorsun!
ERDOĞAN: Efendiler, burada maksut olan ve Meclisi alinizi
teşkil eden…
BAYKAL: Boş konuşuyorsun, boş!
ERDOĞAN: Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben
mi susturayım?
BAYKAL: Gel sen sustur! Hadi
gel!
ERDOĞAN: Otur yerine, otur. Otur yerine. Sayın Başkan grubuna hâkim
ol. Hâkim olamıyorsan biz hâkim olalım.
BAYKAL: Sen kimi susturacaksın! Neyle susturacaksın! Sen kimsin de
susturacaksın! Kimi susturacaksın sen!
ERDOĞAN: Grubuna hâkim ol. Grubuna hâkim ol. Acziyet içerisinde
olma.
BAYKAL: Haddini bil, haddini!
ERDOĞAN: …ve Meclisi alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk
değildir…"
ERDOĞAN: "…yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt
değildir…"
BAYKAL: Ülkeyi böldüğünüz yetmedi…
ERDOĞAN: "…yalnız Türk değildir."
BAYKAL: Ali kıran baş kesen misin sen?
ERDOĞAN: "Fakat hepsinden mürekkep anasırı İslamiyedir,
samimi bir mecmuadır."
SEN HİKMETYAR’I KONUŞ
ERDOĞAN: Devlet kurulabilir ama bakın bu
ifadelerin sahibi kim? Bu konuşma nerede yapıldı? Mecliste yapıldı.
Mecliste yapıldı.
BAYKAL: Ne zaman yaptı?
ERDOĞAN: O devleti bu Meclis kurdu.
BAYKAL: Ne zaman? Ne zaman?
ERDOĞAN: 1920. Evet.
BAYKAL: Sonra ne oldu?
ERDOĞAN: Nasıl ne oldu? Bunlar iptal mi? Bunlar iptal mi
oldu? Bu ifadeler iptal mi oldu?
BAYKAL: Sen kafanda 1920'yi takmışsın hedef diye, anasırı
İslamiyet peşinde koşuyorsun. Sen Türk milletinin ortaya çıktığının
farkında değilsin.
ERDOĞAN: Yani sizin geçmişinizi sorgulamayalım mı?
BAYKAL: Sen tarih öncesine gitmeye kalkışıyorsun.
ERDOĞAN: "Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri."
BAYKAL: Sen gerçek anlayışını itiraf ediyorsun.
ERDOĞAN: "Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri." buyur.
ERDOĞAN: Siz var ya… Sizin bu mantığınız neye benziyor
biliyor musunuz? Atatürk ölene kadar Türk paralarının üzerinde
Atatürk'ün resmi, öldükten sonra İnönü'nün resmi. Siz busunuz! Siz
busunuz!
BAYKAL: Sen oralardasın, oralarda! Senin Atatürkçülüğün
bu!
ERDOĞAN: Siz busunuz!
BAYKAL: Sen Atatürk'ü bırak, Hikmetyar'ı konuş,
Hikmetyar'ı!