Batı’yı topa tuttu
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki darbe karşısında sessiz kalan Batılı ülkeleri eleştirerek, “Bu bir samimiyet testidir ve Batı bu s...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki darbe karşısında
sessiz kalan Batılı ülkeleri eleştirerek, “Bu bir samimiyet
testidir ve Batı bu samimiyet testinde tekrar sınıfta kalmıştır”
dedi.
Başbakan Erdoğan, Cevahir Otel’de düzenlenen “Yurt Dışındaki Türk
Bilim İnsanları 2. Kurultayı”nın kapanış oturumuna katıldı.
Konuşmasında Mısır’daki askeri darbeye değinen Başbakan Erdoğan,
batı ülkelerini eleştirdi. Türkiye ve Mısır’ın eski bir devlet
geleneği ve devlet tecrübesine sahip olduklarını, iki ülkenin ortak
tarihlerinin de çok eskiye dayandığını kaydetti. “İstanbul ne ise
Kahire odur, İskenderi’ye neyse İzmir odur, Luksor neyse Ankara
odur” diyen Başbakan Erdoğan, "Türkiye ile Mısır birbirine bu kadar
benzerken, devlet tecrübeleriyle, medeniyetleriyle, halklarıyla
birbirine bu kadar yakınken, birbirlerinin yakın tarihlerine uzak
ve bigane kalmaları asla kabul edilemez" şeklinde konuştu.
Mısır halkı, idarecileri, siyasetçileri, askeri ve sivil
bürokrasisinin Türkiye’nin yakın tarihini mutlaka okumaları
tavsiyesinde bulunan Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz zor coğrafyada
halkının çoğunluğu Müslüman olan, demokrasi ile idare edilen
demokrasisinin standartlarını her geçen gün yükselten Türkiye, hem
Mısır için, hem de tüm bölge ülkeleri için aslında çok önemli bir
referanstır. Biz demokrasi yolunda çok büyük zorluklar yaşadık.
Demokrasi yolunda ağır kayıplar yaşadık. Çok ağır bedeller ödedik.
Çok ibretlik hadiselere şahit olduk. Her bir hadiseden dersler
çıkardık. Türkiye’nin yaşadığı tecrübeler ortadayken, aynı yoldan
başka ülkelerin tekrar tekrar geçmesini, aynı acıları yaşamasını,
aynı bedelleri ödemesini biz açıkçası istemeyiz” diye konuştu.
"DARBELERİN SAHİPLERİ MİLLETİN VİCDANINDA MAHKUM EDİLMİŞLERDİR"
Erdoğan, istisnasız her askeri darbenin Türkiye’ye onlarca yıl
kaybettirdiğini vurgulayarak, “Her askeri darbe Türkiye ekonomisini
felç etmiş, kazanımlarını önemli ölçüde heba etmiştir. Her askeri
darbe ülkeye, millete, özellikle de genç nesillere çok ağır
bedeller ödetmiştir. Türkiye’nin yakın tarihinde askeri darbeler
yapıldıkları anda başarıya ulaşsalar da orta ve uzun vadede
emellerine asla ulaşamamışlardır. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28
Şubat bugün milletin hafızasında Türkiye’nin en karanlık, en meşum,
en talihsiz tarihler olarak yer etmiştir. Bu darbelerin sahipleri
milletin vicdanında mahkum edilmişlerdir. Hiçbirinin adı ne anılır,
ne de gündemde kalır. Gündemde kalır yaptıklarıyla. 2010’da
yaptığımız anayasa değişliğiyle demokrasiye müdahale girişiminde
bulunanlara yargı yolunu açtık. Bu darbelerin sahipleri ahir
ömürlerinde de olsa mahkemeye çıkmış, hesap vermektedirler. Sadece
darbe yapanlar, girişimde bulunanlar değil, darbelere alkış, çanak
tutanlar da milletin vicdanında aynı şekilde mahkum edilmişlerdir.
Özellikle Mısır’da darbe yapanların, darbeyi destekleyenlerin
Türkiye’deki bu deneyimleri mutlaka iyi okumaları, bunlardan ders
çıkarmaları gerekmektedir” dedi.
“BATI BU SAMİMİYET TESTİNDE DE TEKRAR SINIFTA KALMIŞTIR”
Dünyanın neresinde olursa olsun seçimle gelmiş hangi iktidara karşı
olursa olsun darbelerin kötü olduğunu kaydeden Erdoğan, darbelerin
hedefinin halk, gelecek ve demokrasi olduğunu söyledi. Batı
dünyasının tavrını da eleştiren Erdoğan, “Ben şu anda batıya
şaşıyorum. Batı hala bu olaya ‘darbe’ diyememiştir. Ama bu arada
Afrika Birliği’ni de tebrik ediyorum. Mısır’ın üyeliğini askıya
almıştır. Duruş budur. Hani batı demokrasiden yanaydı? Hani batı
demokrasiyi ülkelerde uygulanabilir hale getirmenin mücadelesini
veriyordu. İşte bu bir samimiyet testidir ve batı bu samimiyet
testinde de tekrar sınıfta kalmıştır. Demokratik darbe olmaz. Yaşam
ile ne kadar ölüm birbirinin zıddıysa, yaşayan ölü kavramı ne kadar
anlamsız ve saçmaysa, demokratik darbe iyi darbe, olumlu darbe
kavramı da o kadar anlamsız ve saçmadır. Bazıları çıkıyor darbeler
kötüdür ama’ diye başlayan cümleler kuruyor. Aması, ancağı, lakini
yok, darbeler kötüdür” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ‘Mursi’nin hataları var’ diyenlere de seslenerek,
“Hataları olabilir. Bu hatanın bedelini ödettirecek olan Mısır
halkıdır, sandıktır. Sandık gelir, hata yapanları da halk kantarda
en iyi şekilde ölçer biçer, geri gönderir. Memnunsa devam der.
Kalkıp da siz 30-40 yıl tek partili bir dönem yaşayacaksınız, ilk
defa çok partili bir dönemle bir siyasetçi seçilecek ona 1 yıl dahi
tahammül edemeyeceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi? Bu
demokrasiyle zıt, ters olan bir yaklaşım tarzıdır. Ordunun
yaklaşımı asla demokrasiyle, asla sivil bir yönetim anlayışıyla
tanımlanamaz. Darbelere kılıf üretmek için, darbeleri meşru
göstermek için çabalayanlar da, hatta sessiz kalanlar da n az
darbeciler kadar sorumludur, kötüdür. Darbe Mısır’da değil de bir
başka ülkede olsa biz yine bunu kötüleriz. Darbe Mursi’ye karşı
değil, muhalefettekilere karşı yapılmış olsa biz yine bunu
kötüleriz” dedi.
“MISIR’DA OLANLARA SUSANLAR TARİHE HESAP VEREMEZLER”
“Mısır’da olup bitenler karşısında amalı, ancaklı cümleler
kuranlar, darbeye meşruiyet kılıfı geçirmek isteyenler, bunlarla
birlikte susanlar, vicdanlarına da, halklarına da, tarihe de hesap
veremezler” diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bugün Mısır’da yapılan yanlışa sessiz kalanlar, yarın bir başka
yerde yapılanı eleştirme hakkına hiçbir zaman sahip
olamayacaklardır. Özellikle Avrupa Birliği Mısır’daki darbeye
gereken tepkiyi göstermeyerek, darbe bile diyemeyerek kendi
ülkelerini bir kez daha ayaklar altına almıştır. AB müktesebatını
tekrar açıp okumalarını kendilerinden istiyorum. Demokrasi çifte
standardı kabul etmez.”
Başbakan Erdoğan, sandığın, demokrasinin namusu olduğunu
vurgulayarak, sandığa saygısı olmayanın kendisine, halkına ve
tarihine de saygısı olamayacağını söyledi. Demokrasilerde
yönetmenin, hükümet etmenin, sandık dışında bir kuralı olmadığını
belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Demokrasiyi yok etmek için
sadece darbe yapmak gerekme. Çoğunluğu aşağılamak, çoğunluğun
tercihlerini aşağılamak, çoğunluğun seçimini yok saymak da
demokrasiyi yok etme girişimidir. Elbette sandık her şey değildir.
Ama ‘sandık her şey değildir’ sözünün arkasına sığınıp hiç kimse
demokrasi dışı yollara kapı aralamaya çalışamaz. Şu anda Mısır’da
olan çoğunluğun azınlığa tahakkümü, zulme değildir, azınlığın
çoğunluğa tahakkümüdür, zulmüdür. Bu dünyanın neresinde olabilir?”
ifadelerini kullandı.
Erdoğan, demokrasi kavramının eski Yunan şehir devletlerinde ortaya
çıktığını kaydeden Erdoğan, “Aradan geçen 2500 yıla rağmen bugüne
hala demokraside seçkinlerin, elitlerin üstünlüğünü savunmak sadece
ilkelliktir. ‘Sandık her şey değildir’ bahanenin arkasına sığınmak,
‘dağdaki çobanla profesörün oyu bir mi’ bahanesinin arkasına
sığınmak en ilkel demokrasi anlayışını savunmaktır” dedi.
“MEYDAN GÖRÜNTÜLERİ YANILTICI OLABİLİR”
Sandıkla gelen bir iktidarın demokrasiyi rafa kaldırma hakkına
sahip olmadığını belirten Erdoğan, “Ama bunları gerekçe gösterip
olmayan niyeti varmış gibi gösterip kimse de çoğunluğu çiğneyemez.
Elindeki silah gücüne güvenen demokrasiyi inşa edemez, medya gücüne
güvenen demokrasiyi inşa edemez, arkasındaki güçlere dayanıp sesini
çok çıkartan demokrasiyi inşa edemez. Demokrasi ancak ve ancak
sandıkça inşa edilir ve inşa ile güç bulur. Ülkelerin
hissiyatlarını tek başına meydanlar yansıtmaz, sandıklar yansıtır.
Meydan görüntüleri yanıltıcı olabilir, ülkenin tamamının fotoğrafı
olmayabilir. Meydan görüntülerine bakıp sandık sonuçlarını
görmezden gelenler ilkeli ve ahlaki bir duruş sergileyemezler”
şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, 1 yıl içerisinde dünya ülkelerinin Mısır’a bir
kuruş bile destek vermediğini ifade ederek, “Sadece Katar ve
Türkiye destek oldu. Bu destek vermeyenler adeta ipini çekmişlerdir
Mısır yönetiminin. Aynı şekilde Yunanistan’a IMF, Avrupa Birliği
Bankası vs. hepsi 100 milyar Avro gibi bir rakamı destek olarak
göndermiştir. Birisinin 85 milyon, öbürü 10 milyon. Bu çifte
standart değil de nedir? O desteği vermeyenler hem ipini çektiler,
hem de şu anda getirdikleri darbe yönetimiyle orada iş
başaracaklarını sanıyorlar” dedi.
“MISIR’DAKİ DARBEYİ ALKIŞLAYANLAR MİLLETTEN YÜZ BULAMAYAN
ZAVALLILARDIR”
Darbelerle gelenlerin ülkelerde temsilcileri olmadığını kaydeden
Erdoğan, “Maalesef Türkiye bu ilkesizliğe, ahlaksızlığa defalarca
şahit olmuştur. Sandıkta kaybedenler kendilerini değiştirmek yerine
çoğunluğu çiğnemeyi, çoğunluğun seçimini aşağılamayı, çoğunluğu yok
saymayı tercih etmiştir. Tıpkı Türkiye’deki darbeleri
alkışladıkları, darbelere çanak tuttukları gibi bugün de Mısır’daki
darbeyi alkışlayanlar milletten yüz bulamayan zavallılardır. Bunlar
Mısır halkının 25 Ocak devriminin karşısında durdular. Çünkü o
topyekun Mısır’ın devrimiydi” diye konuştu.
“Çoğunluğun azınlığa zulmetmesine elbette hayır ama azınlığın
çoğunluğa hükmetmesine daha da hayır” diyen Başbakan Erdoğan,
konuşmasını şöyle tamamladı:
“Mısır Türkiye’nin kardeşidir. Mısır’da darbe ile iş başına
gelenler hemen Mursi’yi içeri atmanın planlarını uygulamaya
kokuyorlar. Bunu neyle izah edecekler? Bunu Mısır halkına da izah
edemeyeceklerdir, dünyaya da, bize de izah edemeyeceklerdir. Tüm
Mısır’ın iyiliğini kendi huzurumuz kadar önemsiyoruz. Mısır’daki 25
Ocak devrimini gönülden destekledik. Ama Mısır’ın 25 Ocak
devriminin gerisine gitmesini asla arzu etmeyiz. 25 Ocak
kazanımlarının heba edilmesine ciddi şekilde üzülürüz. Mısır’da
şiddet, çatışma, kaos ortamından hassasiyetle uzak durulmasını
bekleriz. Mısır’da seçimle gelmiş liderlerin bu darbeyle
tutuklanmasının ileride ne büyük travmalara yol açacağı
görülmelidir. Keyfi tutuklamaların, seçimle işbaşına gelmiş
kişilere yönelik kovuşturmaların endişe verici olduğunu özellikle
belirtiyorum. Mısır’da demokratik kuralların derhal devreye
girmesini, bütün çevrelerin seçime katılmalarını, milli iradenin
seçimle tecelli etmesini bekliyoruz. Halka dayanmayan her irade
diktatörlüktür. Mısır’da seçimle gelenin seçimle gideceği sağlıklı
bir ortamın oluşmasını bekliyoruz. Nerede kime karşı olursa olsun
darbeler kötüdür, insanlık dışıdır, halkın, milli iradenin,
demokrasinin açık düşmanıdır. Tüm dünyayı darbelere karşı samimi,
ilkeli, ahlaki bir duruşa özellikle davet ediyorum.”
(İHA)