Yüz yıl önce bu memlekette 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yoktu.
Erkeğimiz erkek, kadınımız kadındı.
Erkek alnının teriyle kazancını helal ederken, kadın evlat
yetiştirerek bu memlekete insan kazandırıyordu. O ruhtu ki Kurtuluş
Savaşı'nı kazandı, Cumhuriyet yönetimi ülkemize getirdi.
Buna tahammül edemeyen Avrupa’nın yerli hamalları devlet ile
millet arasında mesafe koyup, yedi hikayeleri varsa altısını
milletin hayatını zorlaştırmak, inanç ve kültüründen koparmak,
başını açıp, tumanını çıkarmak için kullandılar. Vay sizi İslam
düşmanları vay, ister inanın ister inanmayın hepinizi teker teker
biliyoruz.
Bu ülke hepimizin inanan da inanmayanda yaşama hakkına sahiptir,
ger gör ki İslam’a saldırmayı kendine meslek edinen sinsi din
düşmanları var. Elhamdülill kendini açığa çıkarmaya cesaret
edemiyorlar ama AK Parti üzerinde İslam’ı lekeliyorlar, ne
yazıki!
Yetmiyor ayrıca kadınlarımızı, kızlarımızı sokağa çekmek için
hala mücadele ediyorlar. 8 Mart kadınlar günü bahane dostlar
bahane, uyanık olalım.
Bu tür kimselere bey efendi desem yakışmıyor, arkadaş desem abes
kalır, kardaş desem hiç olmaz, behey herif oğlu herif bu Anadolu
kadınından ne istiyorsunuz?
Kadını kadın özelliğinden soyutladınız, meta gözüyle baktınız,
kazanç ortağı yaptınız. Yahu gözünü eşinin kazancına diken adam
adam mıdır?
Sen annelik vasfını kadın için kaçıncı sıraya koyuyorsun? seni
goril mi doğurdu, şempaze!
Anadolu erkeği canını kadınına verir, tırnağını başkasının
namahremiyle değiştirmezdi. Avrupa’nın o hayvani normlarıyla bizi
aldatıyorsunuz, evlilik yaşı 30-35’e çıktı. Gençlerimiz ne zaman
evlenecek, ne zaman çoluk çocuk sahibi olacak? Nasıl evlat
yetiştirecekler?
Gel kardaş gel, gel de hanımını hanım bil, bilgi hazineni
formatla o yanlış değerleri sil.
Eşine selam ver, çocuklarına şefkatle bak, anne babanızın
duasını al. Sizin bu ailevi vasfı taşımanıza gıptayla, duayla yad
edelim, model gösterelim ne dersiniz?
Nitelikli, meslek erbabı, üretken vatandaş yetiştirebilirdik, 28
Şubat geleceğimizi baltaladı. Bu memlekette meslek okullarını
harabeye dönüştürdüler.
Elbette ki isteyen kadınlarımız keyif aldıkları işlerde
çalışabilirler, ama mecbur durumda olmaları doğru mudur?
Sanmayınız ki iki maaşlı vatandaşlarımız o kadar huzurludurlar.
Araba değiştirmekle, ev değiştirmekle, banka kredileriyle ömür
tüketiyorlar. Ben meslek hayatımda en çok çalışan çiftlerin
dertlerini dinledim.
Bu dünyada kanaat, marifet, hikmetle, ibadet ve tefekkürle
tanışmayan kimselerin hayata verecek bir şeyleri yoktur.
Aile saadetini kazanmak istiyorsanız,
Eşiyle sadık olacaksanız,
Sevgi saygı, şefkat ve muhabbeti elden bırakmayacaksınız,
Bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu, hayatın her aşamasında
imtihanda olduğunuzu unutmayacaksınız,
Berber oturacak, beraber yemek yiyecek, beraber ibadet ve dua
edeceksiniz,
Sizler biri diğerine yazılmış bir kaderle evlendiğinizi aklından
çıkarmayacaksınız.
O zaman karşılıklı anlayış içinde sorunları yönetmeyi
bileceksiniz, sorunsuz bir yaşam mümkün değildir.
Huzur ve mutluluk için çok para kazanmaya ihtiyaç yok. Para
mideyi besler, ruhun gıdası duyguları besleyen değerlerle olur. O
da bir tebessümle başlar, sevgi ve anlayışla gelişir.
Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.