Ben, yarım asırdır Türkiye’nin devlet yapısını takip ediyor,
bizzat inceliyorum.
Şimdiye kadar Cumhurbaşkanı eski devlet anlayışıyla askerin
gösterdiği rotada hareket etmek durumunda kalıyor, yerine göre
hükümetin önünde bir takoz oluyordu. Abdullah Gül beyi istisna
tutuyorum tabi.
Kenan Evren “dediğim dedik, astığım astık” bir
cuntanın başıydı. Necdet Sezer’in milletten yana bir davranışını
görmedim. Sadece ANA-SOL-M hükümetinin bir yanlışına
“hayır!” dedi o kadar. Bir emek sarf
ederek o makama gelmediği için, ne ödevi vardı ne de üretken bir
tarzı oldu.
Rahmetli Özal, partisinden ayrılınca ANAP diye bir parti ortada
kalmadı. Cumhurbaşkanlığında da pasifize olduğu için eli kolu bağlı
vaziyete düşmüştü, dolayısıyla bilen biliyor tam da
Cumhurbaşkanlığından istifa edip tekrar siyaset sahnesine inmeye
niyetlenmişti ki emri hak vacip oldu, ölümü de sıra dışı ve şüpheli
bir ölümdü. Kedisi de başkanlık sistemini savunanlardandı.
Süleyman Demirel, o kendi dairesinde git gel yapan bir fötr
şapkalıydı. Cumhurbaşkanıyken “Benim bir uzman çavuş kadar
bile yetkim yok” deyip tarihe ibretli bir ifade bıraktı
gerisini siz düşünün. O da Çankaya’ya çıktıktan sonra DYP diye bir
parti kalmadı ve tarihin derinliklerine gömüldü.
Recep Tayyip Erdoğan eski adıyla AK Saray yeni adıyla külliyeyi
yaptırıp, yanıbaşına milletin camisini dikerek yanlışlara meydan
okudu ve o meşhur Çankaya Köşkü'nü Başbakanlığa bırakarak
Başbakanlığı sıradan bir sokak kurumundan kurtardı.
O gün AK Saraya karşı olanlar şimdi de Başkanlık sistemine karşı
çıkıyorlar. Yeminle söylüyorum eğer Recep Tayyip Erdoğan AK
Parti'yi eski Reisi Cumhurlar gibi sahipsiz bıraksaydı şimdi çok
sesli bir demokrasi tamtamcıları farklı notalarla çoktan değişik
sesler çıkarmışlardı ve ülke yine bir kaos ve kargaşaya maruz
kalmıştı.
Bu derdi göğüsleyip ülkenin geleceğini kendine dert ettiği için
bir vatandaş olarak kendisine teşekkür eder, başarılı olması için
dua edenlerdenim. Takdir ya da tenkit etmek size kalmış ama lütfen
beni bu duygularımdan dolayı sorgulamayın. Bir yanlışım varsa
paylaşın belki ben de size hak veririm.
Kardeşim bu parlamenter sistem tarzı günü kurtarma yönetimidir.
Sakın bunu dünyadaki parlamenter sistemlerle karşılaştırmayın. Hele
bir bakın Türkiye’de muhalefet diye bir şey var mı?
Başkanlık sistemi gelirse;
*Yetmişi aşkın parti/pirti’den kurtulup iki partili sistem
gelecek, Allah aşkına bir ülkede bu kadar parti varsa bu memlekete
nasıl huzur gelecek?
*Baraj sistemi kendiliğinden ortadan kalkacak,
*Dar bölge sistemiyle muhtar seçildiği gibi meclise vekil
seçilecek,
*Teknokrat hükümeti meclis dışında kurulacak, vekil bakan
olamayacağı için yasama erki daha bağımsız çalışacak.
*Meclis başkana, başkan meclise denge unsuru olacak.
Sadece bu kadarlık bir yenilik dahi başkanlık sisteminin gelmesi
için yeterli değildir diyorsanız aşk olsun size!
Çok şey söylenebilir de bu kadarıyla yetinelim.
Devamını siz getirin olmaz mı?