Başbuğ'un 4 yıllık inanılmaz İzmir sırrı
Abone olİnternet Andıcı'ndan tutuklanan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un yakınında yer alan kurmayı şaşırtan açıklamalarda bulundu.
21 Ağustos 2008'de İlker Başbuğ,
İzmir'de Ergenekon'un bombalı saldırısından son anda kurtuldu. Yine
Genelkurmay Başkanı olarak atanmasına bir hafta kala Kudüs'teki
ağlama duvarı fotoğrafları servis edildi. Başbuğ destek için değil, gözdağı için tutuklu
komutanların bulunduğu Kandıra'ya orgeneral Galip Mendi'yi
yolladı.
Bu çarpıcı iddialar Başbuğ'la çok yakın
çalışan bir askere ait. O isim hükümete yakınlığıyla bilinen Takvim
gazetesine konuşması dikkat çekti. Yazar Ergün Diler sordu, o
yanıtladı. İşte yazarın bugünkü yer alan o
sözler:
Bana
söylemek istediğiniz çok önemli NOKTALAR nedir?
Ergenekon ve Balyoz gibi çok önemli davalarda vatandaşın kafası
karışık. Herkes aslında NELER OLUP BİTTİĞİNİ merak ediyor.
Ama içerideki ve dışarıdaki bazı odaklar bu haberlerin ENFLASYONUNU
yaratarak asıl hedefi gizlemeye çalışıyorlar.
Yani kurunun yanında yaşı da ateşe atmak istiyorlar...
Yani!
Bakın size şimdiye kadar kimsenin bilmediği bir sırrı vermek
istiyorum. Tarih 21 Ağustos 2008'di.. Saat sabah
07.45'ti... İlker Paşa'nın Genelkurmay Başkanı olarak atanmasına 1
hafta vardı. Bu tarihten kısa bir süre önce bazı gazetelere İlker
Paşa'nın AĞLAMA DUVARI'nda fotoğrafları servis
edildi. Amaç görevi almasını engellemekti. Ama bu
tutmamıştı. Gazeteler bunu es geçmişlerdi. Zaten daha sonra
Mescid-i Aksa fotoğrafları da olduğu ortaya çıkmıştı... Neyse devam
edelim... Biz, bir gün önce, yani 20 Ağustos'ta emekli Genelkurmay
Başkanı Hilmi Özkök'ün evine ziyarete gittik. İlker Paşa,
Özkök'ü sever sayardı. Onun uyarılarını çok dikkate
alırdı... 21 Ağustos sabahı İzmir'i bilenler için tanıdık
bir nokta olan YAĞHANELER'den salınıp Yeşillik
Caddesi'nde ilerliyorduk.
İstikamet Havaalanı'ydı.
Etrafta işine gücüne koşturan insanlar dışında yabancı bir olgu
yoktu. Birdenbire önümüzdeki bir ARABA büyük bir gürültüyle
patladı.
Ortalık savaş alanına döndü. Hedef İlker Paşa'ydı. Saldırıda 16
polis, asker ve sivil yaralandı. Ancak patlamada bir
albayımız şehit düştü. Bunu sakladık.
Basınla paylaşmadık. Anlayacağınız İlker Paşa'nın Genelkurmay
Başkanı olmasından çok rahatsız olanlar vardı. Başbuğ, Hilmi
Paşa'nın ikinci başkanıydı... Bunu da unutmayın...
Böyle bir saldırıyı saklamayı nasıl
başardınız?
Öyle olması gerekiyordu. Üzerimize düşeni
yaptık. Olayın büyümesini engelledik. 22 Ağustos tarihli
gazetelerde ADİ bir olay gibi yansıtıldı...
Peki saldırıyı gerçekleştirenler kimdi? Başbuğ bunları
biliyor muydu?
Şimdi size yine tamamen yanlış bilinen
bir noktayı daha anlatacağım. Ne olur iyi dinleyin... Aradan bir
süre geçmişti...
Saldırı unutulmuştu... Tarihler 4 Eylül 2008'i gösteriyordu.
Gazeteler "Başbuğ destekli Kandıra ziyareti"
manşetiyle çıktı... Oysa olayın perde arkası hiç böyle değildi.
Gerçek tamamen farklıydı...
Başbuğ Paşa, Korgeneral Galip Mendi'yi Ergenekon'dan tutuklanan
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'u ziyarete yolladı. Bu ziyaret
kamuoyunda paşalara destek olarak algılandı ve sunuldu.
Böylelikle, taktiksel bir adımla TSK bazında ve kamuoyu nezdinde
gaz aldı. Ancak ziyaretin amacı bambaşkaydı. Çünkü suikast
ERGENEKON işiydi. Başbuğ her detayı biliyordu. Onların güvendiği
bir isim olan Mendi'yle masaj yollayıp GÖZDAĞI verdi. Bunu
açıklayamam ama GÖZDAĞI çok ciddiydi... Zaten daha sonra geri adım
attılar...
Ordu içinde büyük mücadele vardı yani...
Efendim olmaz mı!... Bakın BALYOZ toplantıları İstanbul'da BİRİNCİ
ORDU'da yapılırken, DARBE planlarını DEŞİFRE edip HİLMİ PAŞA'YA
yollayan İlker Paşa'dır... Yani Hilmi Paşa'nın güvendiği KURMAY
BAŞKANI...
Bu çok önemli... Ayrılığın fotoğrafı buradadır... İyi görülmesi
lazım...
Peki Hilmi Paşa evden sefertası ile yemek getiriyordu.
Başbuğ da buna benzer şeyler yaptı mı?
Yapmadı.
Kendisi çok dikkatliydi.
Zaten Koşaner Paşa ile çalıştı. Bir anlamda şanslıydı. Hilmi
Paşa'nın etrafı ateş çemberiydi. Yakın tarihin en zor dönemleriydi
o günler...
Tabii bir de Başbuğ siyaset tarafından destekleniyordu. Hatırlayın,
Başbakan Erdoğan'ın "PASLAŞIYORUZ" sözleri manşet
olmuştu. Günlük yaşayınca bunları unutuyoruz tabii...
Peki ne olacak sizce? Süreç nasıl işleyecek?
Şahsen işin bir tarafı beni mutlu ediyor... HASDAL ve SİLİVRİ'de
onca üst rütbeli subay yatıyor. Hepsinin ifadeleri alınıp
tutuklandı. Ancak hiçbirinin mahkemede söyledikleri sızmadı. Ama
İlker Paşa'nın söyledikleri basınla paylaşıldı. Birilerinin vicdanı
bu tutuklamadan dolayı rahatsız. Bunu böylece gidermeye
çalışıyorlar. Ben devletin ADALETİNE güvenirim.
Güvenmek zorundayız da... Umutluyum anlayacağınız...
Sizce amaç ne olabilir? Neden tutuklanmıştır?
İlker
Paşa kesin olarak DARBECİ değil.
Eğer darbeci ise çıkıp HİLMİ PAŞA'nın bunu açıklaması gerekir.
Bakın kendisi SİLİVRİ'de TEK BAŞINA kalmayı tercih etti.. Neden?
Çünkü darbeci diye araya mesafe koyduğu isimlerle birlikte olmaz da
onun için...
Hasan Iğsız'ı mı kastediyorsunuz?
İsim vermeme
gerek yok. Ancak TOKAT'ta 7 şehit verdiğimiz saldırıdan sonra
içerideki PAŞALARDAN biri Başbuğ'un üzerine yürüyüp "Burada benim
borum öter" demiştir... Bunu bilenler bilir...
Kim bu isim?
Söyleyemem. En azından
şimdilik...
Ama Paşa'nın BALIKESİR'de geniş katılımlı bir açıklaması vardı.
Bakın o fotoğrafa. Eksik olanı görmek zor değil...
Şunu çok merak ediyorum. BALYOZ planı sızınca Başbuğ bir
açıklama yapmıştı. Çetin Doğan'ı koruduğunu düşünmüştüm. Neydi
o?
O konuşma metinlerini tek tek inceleyin. "Benim
ordum böyle bir şey yapmaz" diyor... Yani bu düşüncede olanları
kendisinden saymıyor... Ama iyi dinlemezseniz bunu görme şansınız
yok...
Ya bizim ve sizin bilmediğiniz başka suçları
çıkarsa?
Ben çıkmayacağını biliyorum. Ama ülkenin DEMOKRATLAŞMASI açısından
tutuklama hayırlı oldu. Herkesin HUKUKUN içinde kaldığı bir Türkiye
büyür... Zaten amaç ORDU-MİLLET ELELE felsefesini baltalamak...
Bakın Osmanlı'dan beri ne zaman HALK-ORDU birlikte oldu, devlet
büyüdü... Bunu engellemek için birçok GRUP işin içinde... Ama
Türkiye büyük devlet.
Bunu da aşacaktır...
Son sorum... Bu tutuklamadan sonra asker hükümete nasıl
bakıyor?
Asker YASALAR içinde kalacak. Kalmalıdır.
İnanın ORDU, Erdoğan'la birlikte... Bu cümle size BASİT görünebilir
ama içeriği ve anlamı büyüktür... İnanıyorum ki yakın zamanda
Erdoğan askeri tamamen arkasına alarak BÜYÜK TÜRKİYE'yi
yaratacak... Zaten tarihsel sorumluluğumuz üzerimize geliyor...
Bundan kaçamayız.
Vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Bakın
içeride OYUN çok. Vatandaş bunu bilmiyor ve görmüyor. Bütün büyük
devletler içeride eskisi gibi at koşturamıyor. Biz 1000 yıldır
buradayız.
Onlar düşünsün... Bazen canımız yansa da bu kutsal mücadeleden biz
galip çıkacağız... Unutmayın MUVAZZAF SUBAYLAR ilk kez Başbuğ
döneminde tutuklandı. Emine Hanım'ın GATA'ya alınmamasına ilk
tepkiyi "KEŞKE YAŞANMASAYDI" diyerek İlker Paşa gösterdi... Bülent
Arınç'ın "Hilmi Paşa çizgisine yakın" sözlerini de
unutmayın...