Başbakan'ın anısı salonu çoşturdu! Eşinin yerine derse girince...
Abone olErzincan'da yeni eğitim-öğretim yılı açılış töreninde konuşan Başbakan Binali Yıldırım'ın anısı salondakileri güldürdü.
Başbakan Binali Yıldırım, Erzincan'da düzenlenen yeni
eğitim-öğretim yılı açılış töreninde konuşma yaptı.
Törende eşi Semiha Hanım'ın da öğretmen olduğunu kaydeden
Yıldırım, paylaştığı bir anısıyla dinleyenleri gülümsetti.
Başbakan Yıldırım, kız öğrencilerde okullaşma oranının yüzde 97'e
çıktığını belirterek, "Türk gençliğinin neleri yapmaya
muktedir olduğu 15 Temmuz’da görüldü. Eğitime yatırım yapmaya devam
ediyoruz. Okullaşma oranı artıyor. Kız öğrencilerde okullaşma oranı
yüzde 97’e çıktı. 4+4+4 sistemi devreye girdi, eğitimde 4
4’lük dönem başladı. Mevcut 352 bin dersliğin üzerine 250 bin yeni
derslik daha yaparak sisteme aldık. Öğrenci başına düşen öğrenci
sayısı 15 yıl öncesine göre yüzde 100 azaldı. 60 öğrenciye ders
veriyorsa bu 30 öğrenciye düştü. Bilişim Türkiye’nin geleceğim. 30
binden fazla bilişim ve teknoloji sınıfları kuruldu. Okular akıllı
tahtayla donatıldı. Artık tebeşir yok. Artık astım oldum, hasta
oldum, okula gidemiyorum yok. Tahta akıllı, öğrenciler de daha
akıllı" dedi.
Öğretmenlere seslenen Yıldırım, "Sevgili öğretmenler,
bu ülkede maalesef FETÖ terör örgütü mensupları bir çok kuruluşa
sızıp devleti yıkma çalışmalarını acımasız şekilde sürdürdüler. Ne
FETÖ’cü ne de bölücü akımlara hizmet eden meslektaşlarınıza asla
aranızda müsamaha göstermeyin. Onları aranızda yaşatmayın. Ne diyor
Atatürk, yeni nesil sizlerin eseri olacak. Kime söylüyor, sizlere,
öğretmenlere söylüyor. Boşuna atalarımız dememiş, ağaç yaşken
eğilir. Çocuklarımızı milletini, bayrağını, devletini seven birer
genç olarak yetiştirmek sizin boynunuzun borcudur. Sizlerle gurur
duyuyoruz" diye konuştu.
Başbakan'ın öğretmenlik anısı dinleyenleri gülümsetti
PAYLAŞTIĞI ANISIYLA GÜLÜMSETTİ
Eşi Semiha Hanım'ın da öğretmen olduğunu kaydeden Başbakan
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Öğretmenlik çok mukaddes bir görevdir, zor bir görevdir. Semiha
Hanım, benim eşimde bir ilkokul öğretmeni. O
öğretmenlik yaparken böyle uzun defterler vardı, karınca gibi
yazılar yazıyorlardı plan defterlerine. Başa çıkamıyordu bazen bana
diyordu sen de yaz. Ben de yardım ettim o zaman. Bir gün hasta
oldu. Okula gidemiyor, 'gideceğim' dedi. Ben gittim onun yerine,
teknik üniversitede okuyorum. Girdim sınıfa. Bir de ne göreyim, bir
gürültü, uğultu, masaların üzerinden atlayanlar, bir bağırdım, iki
bağırdım, duyan yok. Hiç kimse bizi takmıyor. Çocuğun
birini tuttum böyle, havaya kaldırdım. Çıt çıkmadı bir anda.
Oturdular yerlerine, o yavruyu da oturttum yerine. Müdür bey,
'teşekkür ederiz dedi, boş geçse daha iyi dersler' dedi. Pedagoji
başka bir şey, sabır lazım. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar ulvi
bir meslek olduğunu biliyorum. Tecrübeyle sabittir."