Başbakan Erdoğan bu gücü kimden alıyor?

Erdoğan'ı yakından ilk kez takip ettim. İnternet Medyası'nın bu gezide bulunması da bir ilk. Yıllarca Demirel'i, Çiller'i Özal'ı takip ettim.

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

İzmir'de orta parmağını tepeye dikip, Başbakan Erdoğan'a gösteren kadının hareketine kimi kalem erbabı dört elle sarıldı. Ertuğrul Özkök ise, o parmağın sahibini neredeyse "Demokrasi kahramanı" ilan edecekti:

- Alışacaksın kardeşim! 

Özkök bu konularda şerbetli olabilir ama kusura bakmasın, bu ülkenin insanı, o tür hareketlere alışmaz, alışamaz. Haya yoksunu birinin yaptığı o hareketin ne eleştiriyle, ne demokrasiyle, ne de insanlıkla bağdaşır bir tarafı yok.  


*

Başbakan Erdoğan, CHP'nin güçlü olduğu Edirne ve Tekirdağ'daydı. Böylesi edepsiz bir tepkiyle karşılaşmadı. Yol boyunca Erdoğan'a sevgi gösterisi yapanlar da vardı, ona arkasını dönenler de. Ama kimse İzmir'deki edep yoksunu o kadın gibi bir hareket çekmedi.  

- Demokratik tepki budur!

Başbakan, halkla selamlaşırken
,  O'na arkasını dönen kadınlara da bir selam sarkıttı, erkeklere de. O selam karşılıksız kaldı ama parmak işaretiyle karşılık verilmedi. Erdoğan'ın tepkisi de, yukarıdaki sözler oldu. 

Özkök ve tayfası, ahlâki değerlere uzak olmayan bu görüntülere alışsa daha iyi olur bence. Bir kişinin sergilediği ahlâksızlığa sahip çıkmak, ya da savunmak o ahlâksızlığa ortak olmaktır. Ertuğrul Bey, bunu içine sindirebiliyorsa, Allah yolunu açık eylesin!


Erdoğan gücünü kimden alıyor?

Başbakan Erdoğan
'ın Edirne, Tekirdağ ve Silivri mitinglerini,  Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan,Ensonhaber.com Grup Başkanı Serkan Kalemciler, Haberx.com Genel Yayın Yönetmeni Cemil Barlas'la birlikte takip ettik. 



Tekirdağ'da Erdoğan'la sohbet etme imkanı da bulduk. Yaptığı açıklamalar, miting meydanlarındakinden farklı değildi. O yüzden fazla detaya girmeyeceğim. Erdoğan'la bir günlük seyahatimizde edindiğim izlenimi paylaşmak istiyorum izninizle. 

Edirne'de konuşma yapacağı platforma çıktığımızda, Başbakan'a yarım bardak bir içecek sundular. Bitki karışımı bir içecek. Erdoğan o içecekle, sesindeki yorgunluğu gideriyormuş.  AK Parti'nin son reklamında İstiklal Marşı'nı yorgun bir sesle okuyan Erdoğan'ın sesi Edirne ve Tekirdağ'da gür çıkıyordu.

Silivri'deyse Erdoğan'ın sesi daha da gürleşti!

Erdoğan'ın Edirne'de yudumladığı içecek değildi bunun sebebi.

Üç saatlik kısacık bir zamanda Silivri'de toplanan coşkulu kalabalıktı Başbakan'ı coşturan. O kalabalığı gören Erdoğan, günün tüm yorgunluğunu üzerinden atmış gibiydi. Zaten vadalaştığımızda, Silivri'deki coşkudan duyduğu memnuniyeti bizimle de paylaştı:

- Yanlış anlamayın ha, bu kalabalık üç saatte toplandı.


*

Başbakan, bugün Sakarya, Bursa ve memleketi Rize'de olacak. Bu mitinglerle beraber Erdoğan'ın gittiği il ve ilçe sayısı 45'i bulacak. Televizyon programları bu temponun dışında.

Tekirdağ'daki sohbetimiz sırasında, göz kapaklarına yenik düşmemek için direniyordu Başbakan. Aşırı yorgun görünüyordu. Sabah kaçta kalktığını bilmiyorum ama gece yarılarına kadar çalıştığı muhakkak. Nasıl dayanıyor, ne tür bir gıda alıyor bilmiyorum. Buna rağmen, o kürsüye çıktığında yorgunluktan eser görülmüyor Erdoğan konuşurken.

Gücünü elbette önce milletten alıyor!

Ailesi ise en büyük destekçisi.

Emine Erdoğan hep yanında. Sümeyye Erdoğan bir dakika olsun babasını yalnız bırakmıyor. Damat Berat Albayrak yine öyle. Seçim otobüsünde Erdoğan halkı selamlarken, bir okulun yanından geçiyoruz. Müzik sesi her yeri inletiyor. İşte o sırada, kimsenin akıl edemediğini Sümeyye Hanım akıl ediyor, müziğin kapatılmasını istiyor. 

Öğrenciler rahatsız olmasın diye!


*

Erdoğan'ı yakından ilk kez takip ettim. İnternet Medyası'nın bu gezide bulunması da bir ilk. Yıllarca Demirel'i, Çiller'i Özal'ı takip ettim. 

Dünkü geziyi şöyle özetleyebilirim.

"Uzun adam" yalnız değil, ailesi ve ekibiyle birlikte bildiği yolda yürüyor.

Ortaya saçılan kasetlere rağmen, en ufak bir moral bozukluğu yok. Kimi twitter'i yasaklamış kendine, kimi kaset dinlemekten vazgeçmiş, kimi işitmiyor, kimi görmüyor. Tek hedef var; 30 Mart'ı kazasız belasız atlatmak. 

Uzaktan pek anlaşılamıyor ama yakından bakınca,  Erdoğan ve arkadaşlarının kıran kırana bir mücadelenin içinde olduğu görülüyor. Ahd etmişler bu mücadeleyi kazanacaklarına, 30 Mart sonrası için de "Allah kerim" diyorlar.

Ha bu arada, Cemaat-İktidar kavgasının patlak vermesinden memnun olanlar da yok değil. 

Diyorlar ki:

- Ya 5 yıl daha geçseydi!

- ...?

- 5 yıl sonra Humeyni gibi gelip ülke idaresini eline alan bir Fethullah Gülen'le karşılaşabilirdik. 

Edirne, Tekirdağ ve Silivri'den sizlere aktaracaklarım bunlar. Şimdi sözü merkeze pardon, size bırakıyorum :)