Barzani ve Erdoğan neler istedi?
Abone olErdoğan ve Barzani, tarihi Irak ziyaretinde ilginç tespit ve isteklerde bulundu.
Konuşma yaptığı Irak
Meclisi'ni "her türden temsilci var" sözleriyle özetleyen
Erdoğan, şu tarifi yaptı: "Meclis'te 325 vekilin 82'si bayan. Lafa
gelince biz demokrasiyi kimseye bırakmıyoruz. O alanda bizden
öndeler"
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, tarihi Irak ziyaretinin belki de en ilginç sahnesi, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani ile aynı koltukta yan yana oturarak türkü dinlemesi oldu. Üstelik istek parçası Barzani'den geldi. "Yemen Türküsü." Başbakanlık Başmüşaviri İbrahim Kalın aldı sazı eline. Kendisine Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile KDP Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani eşlik etti. Ve Erbil'den dönüş yolunda Başbakan Erdoğan, baş başa görüşmede Barzani'nin kendisine, "Türkiye'deki huzur, iç barış ve Türkiye'nin gücü, bizi de burada güçlü kılıyor!" dediğini söyledi.
"İki F 16 uçuralım, gözdağı verelim" denilen günlerden, bugüne
nasıl gelindiğini yani Irak politikasındaki değişimi Başbakan şöyle
anlattı: "Hükümete geldiğimizde Irak denildi mi konuşulan tek konu
Türkmenlerdi. Burada zorlandık. Göreve yeni başlamışız. Gerilim de
istemiyoruz. Ciddi sabır işlettik. Politikamızı tüm Irak halkına
yaymak için önceleri teknokratlarla adım attık, eleştiri aldık.
Özel temsilcimizi gönderdim, eleştirildik. Bakan arkadaşlarımı
gönderdim, yine eleştiri aldım. Alıştırma süreci oldu. Artık zamanı
geldiğine karar verdim!" Tabii terör örgütü PKK faktörü orada
durdukça her şey tozpembe değil kuşkusuz. Ancak, yaklaşım
farklılığının ipuçlarını Başbakan, şu sınırlı cümleyle verdi:
"Barzani hassasiyetini koruyor!" Bağdat'taki Merkezi Yönetimle
Bölgesel Kürt Yönetimi'ni de karşılaştıran Erdoğan, gözlemini şöyle
paylaştı: "Irak'ta merkezi yönetimin karar vermede ciddi
sıkıntıları söz konusu. Orada bürokratik veya siyaset oligarşisi
ciddi manada sıkıntı yaratıyor. Burada o sıkıntı yok." Erbil'deki
potansiyele dikkat çeken Başbakan, bir projesini de açıkladı:
"Barzani'ye, 'Gelin Dinar'ı Türkiye'de, Türk Lirası'nı
burada kullanalım. Dinar ve TL konvertible hale getirilsin.
Paralarımızı Dolar baskısından kurtarmış olalım' dedim. Bu sayede
yüzde 20'ye yakın kazanç elde edilebilir. Barzani ise 'Bunu merkez
yönetimle de konuşacağım' dedi."
İYİ VE KÖTÜ ÖRNEKLER
Erdoğan, Şii ve Sünni dünyasının özel önem atfettiği Kazımiye ve
Azamiye'deki türbelerin etrafındaki manzaradan, bakımsızlıktan
hoşlanmadı. Yerel yönetimlerin yetersizliğine işaret etti. Tam da
bu noktada Irak'ın imarına katkı yapan Türk işadamlarına, "Buradaki
süreci iyi işletmemiz lazım" çağrısında bulundu. GAP İnşaat'ın
Bağdat'ta üstlendiği havaalanından şehre giden yol projesini ise
iyi örnek olarak verdi. "İlk gelişimde Bağdat labirent gibiydi.
Beton blokların arasından bir sağa bir sola giderek gelebildik.
Felaketti. Şimdi GAP İnşaat, yol ve peyzaj düzenlemesi yapacak.
Şehre güzellik katacak" dedi.
DEMOKRASİ MANZARASI
Başbakan Erdoğan'ın, bir saate yakın hitap ettiği Irak Temsilciler
Meclisi'ndeki tablodan etkilendiği de gözden kaçmadı. Çünkü
Meclis'te başı örtülüsü de başı açığı da sarıklısı da takım
elbiselisi de vardı. Erdoğan: "Irak
Meclisi'ni çok heyecanlı, diri gördüm. 325 vekilin 82'si
bayan. Meclis'te her türden temsilci var. Bir oraya bir de bize
bakıyoruz. Lafa gelince biz demokrasiyi kimseye bırakmıyoruz. Ama o
alanda bizden öndeler. O çatıda demokrasi onlarda." Irak
nüfus dinamikleri açısından inanç dünyasının iki önderi Ali Sistani
ve Mukteda El Sadr oldukça etkin şahsiyetler. Esasen farklı
çizgideki bu iki ismi Türkiye ortak bir paydada buluşturmayı
başarmış. Başbakan Erdoğan'ın, Ortadoğu coğrafyasında hayli etki
yaratan Aşure Günü konuşmasında... Sistani, Erdoğan'a, "O
konuşmanız dünya Müslümanlarını bütünleştiren, gönülden yapılan bir
konuşmaydı" dedi. El Sadr da özel temsilcisini göndererek günler
öncesinden Erdoğan'a teşekkürünü iletmişti. 80 yaşını geçen
Sistani, siyasi konulara girmediğini söylese de bölgesel
gelişmeleri yakından izlediğini de hissettirdi. Bir ara
Başbakan'ın, Bahreyn'deki olaylarla ilgili olarak söylediği,
"İkinci Kerbelalar yaşamak istemiyoruz" sözünü
hatırlattı. "Bölgedeki çalışmalarınız beni çok mutlu
ediyor. Türkiye daha etkin olmalı" dedi.
KADDAFİ REÇETESİ
Erdoğan, Libya'daki insani yardım sürecini Türkiye'nin üstlendiğini
açıkladı ve şu bilgiyi verdi: "Muhaliflerle anlaşma yaptık.
Bingazi'ye Türkiye olarak biz yerleşiyoruz. Fransa tamamen işin
dışına atıldı. NATO komutayı devir aldı. Nisan'da Katar'da bir
toplantı daha yapılacak. (Bu noktada) NATO'nun yanına İKÖ, Arap
Ligi ve Afrika Birliği de eklendi. BM Genel Sekreteri Özel
Temsilcisi'ni Libya'ya gönderiyor. Hedef, Kaddafi'nin çekilmesini
sağlamak. Eğer başarabilirse sürecin daha hızlı çalışabileceği
kanaatindeler. Halkın sürece olumlu katkısı, demokratik haklar ve
özgürlükler konusunda vereceği katkı önemli. Kaddafi de durumunu
gözden geçirecektir. Yargılanmama hesabı yapabilir. Tabii burada BM
sürece nasıl yaklaşır? Akılcı çözüm bulunarak daha fazla ölüme yol
açılmadan kan dökülmeden NATO işini bitirmeli ve işi geçici
yönetime devretmeli!"