Barlas, İpekçi'yi anlattı
Abone olAğca'nın öldürdüğü Abdi İpekçi nasıl birisiydi? Sabah yazarı Mehmet Barlas 1960'lı yıllarda tanıştığı İpekçi'nin mesleki yönünü anlattı.
Sabah yazarı Mehmet Barlas Ağca tarafından öldürülen gazeteci
Abdi İpekçi ile yaşadıklarını ... sözleriyle açıkladı.
Yazı: Mehmet Barlas
Kaynak:
-Mehmet Ali Ağca'nın tartışmalı tahliyesi ertesinde yer alan
yayınlarda, Türk ve dünya medyasının habere yaklaşımı, "yerel"le
"global" arasındaki farkı, çarpıcı biçimde sergiliyor.
Bizim için Ağca, "Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve
Başyazarı Abdi İpekçi'yi öldüren katil"dir. Dünya medyası içinse
Ağca, "Papa'yı öldürmek isteyen ve sonra Papa tarafından affedilen
adam"dır.
Dünya medyası, Ağca'nın öldürdüğü İpekçi'den genellikle "Bir Türk
gazetecisi" diye söz ediyor.
Dünyadaki Katoliklerin lideri Papa 2'nci Jean Paul, tabii ki global
bir figürdü. Üstelik Polonyalı olduğu için, Sovyet komünizmine
karşı direnişin simge ismiydi 1980'li yıllarda. Ancak Abdi İpekçi
de, Türk basınının dünyaya açılabilmiş öncü isimlerindendi.
"Abdi Ağabey" diye hitap ettiğim İpekçi ile Cumhuriyet'te dış
politika yorumları yapmaya başladığım 1960'lı yıllarda tanıştım.
Onunla birlikte pek çok dış gezi yaptık. Bana devamlı söylediği şey
"Hiçbir dış geziyi kaçırma. Hem dünyayı öğrenirsin, hem yeni
insanlar tanırsın, hem de olaylara bakış açın genişler"
şeklindeydi. Abdi İpekçi ile beraberken, aradaki mesleki rütbe
farkını hiç hissetmedim. O benden daha yaşlı ve deneyimli ama
neticede aynı mesleğin üyesi bir arkadaştı.
1965 genel seçimleri ertesinde Yılmaz Çetiner'le aynı gün hem
İnönü'den hem Demirel'den demeç alarak Cumhuriyet'in manşetinden
Abdi İpekçi'yi atlatmıştık. O gece de Ankara'da Süreyya'da onunla
birlikte olup, karşılıklı kahkahalar atmıştık.
Arkadaşlığını da, deneyimlerini de ve unutulmaz kahkahasını da hiç
sınır tanımadan paylaşırdı.
Uluslararası Basın Enstitüsü IPI'ın Yönetim Kurulu'ndaki sekiz
yıllık görev süresi 1976'da bitiyordu. Ben o sırada TRT'deki
görevim ertesinde Günaydın'a girmiştim. Beni aradı ve "IPI Yönetim
Kurulu'na benden sonra senin girmeni istiyorum" dedi. Birlikte
Philadelphia'daki kongreye gittik. İpekçi'den boşalan yere Yunanlı
gazete patroniçesi Bayan Vlahos aday olmuştu. Abdi İpekçi ile
birlikte kongrede adam adama kulis çalışması yaptık. Ve İpekçi'den
boşalan yere ben seçildim.
Sonra Günaydın'dan da gazetecilikten de iki yıl için ayrıldım. Bu
nedenle IPI faaliyetlerine de eksikli katılabildim. Ancak Abdi
İpekçi beni hiç ihmal etmedi. Adeta zorla Milliyet'e yazı dizileri
yaptırdı bana. Bana Milliyet'te çeşitli görevler teklif etti.
Sekreteri Melek, hemen her gün beni arar, "Ve Abdi Bey sizi mutlaka
görmek istiyor" diye mesajlar iletirdi.
Kader... Onun katledilmesi ertesinde Ankara'daki siyasi lider
demeçlerini ben alıp yazdım Milliyet'e. Daha sonra da onun
köşesinde başyazıları ben yazdım yıllarca.
Ağca'nın tartışmalı tahliyesi ertesinde Türk ve dünya basınındaki
haberlerin içerik farkını izlerken, Abdi İpekçi'yi bir Türk
gazetecisi olarak yeniden anmak istedim.
Papa 2'nci Jean Paul, tabii ki önemli bir kişiydi.
Ama benim için ve Türk basını için Abdi İpekçi daha önemli bir
insandı. Benim gibi pek çok genç gazeteciyi eğitti, onların ufkunu
açtı ve Türk basınına, gazeteciliğin evrensel kurallarını getirdi.
Güvenilir ve kaliteli olmanın önemini vurguladı. Her kesimden ve
ulustan yetkililerle görüşmenin kaçınılmazlığını, önyargılı olmanın
bizim meslekle bağdaşmadığını her fırsatta vurguladı.
Ağca, İpekçi'ye kurşun atarken, bunu siyasi dürtülerle güdümlenmiş
biçimde yapıyordu. İpekçi'yi öldürerek, Türk gazeteciliğinde ne
kadar büyük bir kayba yol açtığını kesinlikle bilmiyordu. Benim
için, Abdi İpekçi Papa Jean Paul'den daha önemli bir insandı.