Bana bir masal anlat baba
Abone olAmerika’da sekiz aylık basketbol sezonunun yarısını, babalarını göremeden geçiren Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur’un minik evlatları, masal dinlemeye bile hasret kalıyor.
Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur, Türk Basketbolu’nun NBA’deki
gururları, her ikisi de yıllardır NBA’de başarıdan başarıya
koşuyor. Mehmet Okur, NBA’de şampiyonluk dahi yaşadı ve Türk
basketbol tarihine, “NBA’de şampiyonluk yaşamış ilk Türk oyuncu”
olarak adını altın harflerle yazdırdı. Hidayet ise final oynamış
bir oyuncu. Ancak, takımı Orlando Magic’in şampiyonluğu kılpayı
kaçırmasıyla, bu apoletten son anda mahrum kaldı. Her ikisi de uzun
yıllardır Türk Milli Basketbol Takımı’nda Ay-Yıldızlı formayı
giyiyor. Ortak hedefleri ise Ay-Yıldızlı forma ile Avrupa, hatta
dünya şampiyonluğu yaşamak.
BAŞARININ ARDINDA AİLE VAR
MEMO, Hido denince, hep basketbol, dolayısıyla da en çok NBA yaşamları konuşuluyor. Oysa onların bir de, aile yaşantıları var. Her ikisi de artık “Evli ve çocuklu.” Aile yaşantısını çok seviyor ve başarılarının perde arkasındaki tetikleyicinin “Mutlu aile yaşantıları” olduğunu ifade ediyorlar. Ortak yanları da birer kız evlat sahibi olmaları, Memo’nun Melisa’sı ve Yiğit Mehmet’i, Hido’nun Ela’sı var. Her ikisi de yoğun basketbol programından fırsat buldukça, evlerine kaçıyorlar. Eşleri ve çocuklarıyla, hasret gideriyorlar.
HİDO, MİNİK ELA’SINI ÖZLÜYOR
HİDAYET ve Banu Türkoğlu’nun kızları Ela’nın yaşını doldurmasına
daha zaman var. Hidayet, NBA maçları-antrenmanlar derken, küçük
kızına hasret kalıyor. Bir kaç saatlik izinlerle, eve gidip hasret
gidermek yetmiyor. ilkbahar sonuna doğru dünyaya gelen Ela’yı, NBA
trafiğinde doğru dürüst göremeyen Hido, milli takımın Avrupa
Şampiyonası programından önce çıktığı kısa süreli tatilde, bebeği
ile hasret gidermiş. Sonra ver elini kamplar, eylül ayında Avrupa
Şampiyonası için, Polonya’da milli takım formasını giyerken, minik
kızının hasretine dayanamamış. Eşi Banu da Ela’yı kucağına aldığı
gibi, Polonya’ya uçmuş. Baba-kız maçlardan sonra hasret
gidermişler. Bu yıl Hido yeni transfer olduğu Toronto Raptors ile
yollara düşerken Ela’nın yüzünü yine zor görüyor. Toronto’nun
evinde yaptığı maçlarda, boş zamanlarını Hido hep eşi ve kızı ile
geçiriyor. Ela ile oyunlar oynuyor. Zaten, Hido demek; ailesi
demek. Hidayet çektiği aile özlemini şu cümlelerle anlatıyor: “NBA
ve Milli Takım programlarından dolayı, eşim Banu ve kızım Ela’yı
çok az görüyorum ve bu nedenle çok özlüyorum. Bu yıl da, 2010 Dünya
şampiyonası var. Özlemim daha da artacak ama Ay-Yıldızlı, formamı
da şimdiden özledim. Tek dileğim, dünya şampiyonasında final
oynamak. Belki mucize ama hayalimde hep dünya şampiyonluğu yatıyor.
Eşim Banu, ben maça giderken her defasında, benim için dua eder ve
öperek maça yollar. Türkiye’deki dünya şampiyonasında, Banu’nun ve
Türk milletinin dualarına çok ihtiyacım olacak. O dualar bana güç
verecek.”
OKUR MELİSA’SIZ YAPAMIYOR
MEHMET Okur’un, NBA’deki maçlarında en dikkat çeken yanı, serbest atış kullanmadan önce, tribüne bakarak parmaklarını öpmesi. İşin sırrı ise ailesinde. Baş ve işaret parmakları arasında bir dövme var. “Y” ve “M” harflerinden oluşuyor. Yani eşi “Yeliz” ve kızı “Melisa”nın isminin baş harfleri... Şimdi aileye yeni biri daha katıldı. 4 gün önce, erken doğumla dünyaya gelen oğlu Yiğit Mehmet’e, “Hoşgeldin” dediler. Dövmedeki harfler, ona da uyuyor. Serbest atışlardan önce, o öpücüğün anlamı ne? Memo’nun ağzından dinleyelim: “O dövmeyi öperek atış kullanmanın, bana uğur getirdiğine inanıyorum. Böylece serbest atışlarda çemberi kolay buluyorum. Faulleri kolay kolay kaçırmıyorum. Bence tılsımı, ailemi temsil eden bu dövmede.”
Çocuklar ikilendi eve kapandı
AİLEYE yeni katılan Yiğit Mehmet’le birlikte çocuklar ikilenince, adeta evden ayrılmak istemeyen Memo’nun, bu boş anlarıyla ilgili değerlendirmeyi eşi Yeliz şu güzel sözlerle yapıyor: “Takım, o maçı Utah’ta oynayacaksa, oyuncuların birazcık zamanları oluyor. Arkadaşları aileleriyle de zaman geçiriyor, bazen dışarıya çıkarak ve gezerek de kendilerine zaman ayırıyor. Memo bunu hiç yapmıyor. Tüm zamanlarını bizimle geçiriyor. Bu da bize ilaç gibi geliyor. Onunla beraber olduğumuz, o küçük anları en iyi şekilde değerlendirerek, hiç bitmeyen özlemlerimizi, birazcık da olsa dindirmeye çalışıyoruz. NBA’de sezon 8 ay. Biz 4 ay kadar Mehmet’i göremiyoruz. Bazen deplasmanlar peş peşe geliyor. 5-10 gün kadar, yüzüne hasret kalıyoruz. Bu da özlemimizi doruğa çıkarıyor.”