Baldaki ne ki asıl sahtekarlık yağda
Abone olZeytin yağı üreticileri, "Baldaki taklit ne ki..." diyorlar sektörlerinde çok daha büyük oyunların döndüğünü ifşa ediyorlar.
Sahte bal skandalının ardından zeytinyağı üreticileri
öyle bir açıklama yaptı ki şaşıracaksınız. Diyorlar ki; "Balda
taklit bir ise bizde beş. Ege'den giden
pirina (sabun yapımında kullanılan) Antep'te zeytinyağı diye
satılıyor. "
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) de, 117 şikayeti
Bakanlığa bildirdiğini açıkladı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Aralık'ta yayınlanan son
yönetmeliği çerçevesinde laboratuar incelemeleriyle taklit
ve tağşiş (benzer başka ürün karıştırma) yapıldığı
kesinleşen firmanın adı, ürün adı, markası gibi bilgilerinin
Bakanlık resmi internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunulmasının
ardından ilk skandal balda ortaya çıktı.
Bu gelişmeleri yakından takip eden zeytinyağı sektörü ise
kendilerinde sorunun çok daha büyük olduğunu ve daha etkin önlemler
alınmasını istedi.
İSİM YAZMAK KESİN ÇÖZÜM DEĞİL
Konuyla ilgili DHA'ya konuşan Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin
Ölken, uygulamanın yeni başladığını, pratikte nasıl karşılık
bulacağını yaşayarak göreceklerini dile getirdi.
Şimdiye kadar balda sadece iki firmanın açıklanmasının sistemin
yavaş ilerlediğine işaret ettiğini kaydeden Ölken, zeytinyağında da
benzer bir uygulamanın fayda getireceğini kaydederek,
"Ancak isim yayınlamak kesin çözüm değil. Çünkü bunu
yapan insanlar zaten vurgunu yapıp başka isimlerle ortaya
çıkıyor" dedi.
ZEYTİN YAĞINDA TAĞŞİŞ NEDİR? |
Genelde sızma zeytinyağlarına belli ölçüde (genellikle yüzde
10) kanola, mısır veya ayçiçek yağı gibi daha ucuz yağlar
karıştırılarak elde edilen yağdır. Tağşiş, yüksek teknolojik
analizlerle tespit edilse de, tüketici de donma derecelerindeki
farklılıklara bakarak yağın taklit ve tağşiş olduğunu anlayabilir.
Derin dondurucuya 15 dakika bırakılan numune zeytinyağının bir
kısmı donar, bir kısmı donmazsa tağşiş söz
konusudur. Bunun dışında farklı niteliklere sahip zeytinyağlarının karıştırılıp nitelikli zeytinyağı gibi satılması da tağşişe girerken; son yıllarda yapılan 'kolon sızması' da yeni bir zeytinyağı sahtekarlığı olarak biliniyor. Bu yöntemde de asidi yüksek, kötü koku ve görüntüye sahip yağlar, ısıl işlemden geçirilerek sızma yağ standartlarına getiriliyor ve sızma zeytinyağı olarak satılıyor. |
EGE PİRİNASI (SABUNLUK YAĞ) ANTEP'TE ZEYTİNYAĞI
OLUYOR
Para cezalarının da daha caydırıcı olması gerektiğini savunan Ölken
şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu iş sırf balda değil. Bal zaten yıllardır konuşulan
bir alandı. Geç kalınmış da olsa bir adım atılmasını önemsiyoruz.
Bizim durumumuz baldan daha kötü. Beyaz tenekeden tutun, ambalajlı
ürüne kadar pek çok taklit ve tağşiş sorunu hala dizboyu. Balda 1
ise zeytinyağında 5 sorun var.
Örneğin Ege'den giden pirina (sabun yapımında kullanılan) Antep'te
zeytinyağı diye satılıyor. Bu tür şeyleri önlemek lazım. Bu
sahtekarlık işleri çözülmedikçe fiyatlar da dengeye
giremeyecektir."
'BÜYÜK FİRMALARIN İŞİNE GELİYOR'
Zeytinyağındaki sahtekarlıktan bunu yapmayan büyük firmaların da
kazanç elde ettiğine ve aslında sorunun çözümü için tam olarak
irade konamadığına işaret eden Ölken, şunları söyledi:
"Bu sahtekarlığı yapmayacağını bildiğimiz markalar var.
Onlar aslında bunun düzelmesini istemiyor. Çünkü tüketici,
korkusundan ufak firmalardan mal almıyor. Bu yönüyle aslında büyük
firmaların işine de geliyor ve böylece rekabet yanlış
işliyor."
TAN: 117 ŞİKAYET İLETTİK
UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan ise Bakanlığın attığı
adımların olumlu olduğuna dikkat çekerek, bugüne kadar kendilerine
ulaşan 117 şikayeti Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'ne
ilettiklerini, iletmeye de devam edeceklerini söyledi. Tan, bu
konuda takiplerin sürdüğünü de ifade ederek "Zeytinyağı
biraz daha kontrollü şekilde gidiyor. Üreticilerin yüzde 80- 90'ı
beyaz listede olduğu için yapanların oranı daha düşük
kalıyor" bilgisini verdi.
ÇETİN: HERKES SORUMLU
TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, sadece imal
eden değil büyük marketlerin ve reklam yapan basın kuruluşlarının
da sorumluluğu paylaşması gerektiğini vurgulayarak şunları
söyledi:
"Katkılı ürün ve taklitle vatandaşın bariz şekilde aldatılması,
insanın içini acıtıyor. Bu konuda bir yasal düzenleme şart. Üç
kişiyi ilan etmekle bu iş bitmez. O çok uluslu, tüketiciye
raflarında güven veren hipermarketler ve marketlerden tutun da, bu
ürünlerin reklamlarını yayınlayan kuruluşlara kadar herkesin elini
taşın altına koyması, sorumluluğu alması gerekiyor. Deşifre
edilmesi, duyurulması çok yerinde bir uygulama ancak kalıcı çözüm
için bu önerilerimiz hayata geçirilmeli. Marketler gerekirse
laboratuvarda test etmeli, sertifika istemelidir."
TEK KRİTER UCUZLUK OLMAMALI
Tüketiciye ucuz ürüne şüpheyle bakmaları tavsiyesinde bulunan
Çetin, yaşadığı bir olayı şöyle örnek verdi:
"Geçtiğimiz günlerde büyük bir marketin zeytinyağı rafını
inceledim. 1 kilogramlık iki ürün yan yana duruyordu. Birinin
fiyatı 7.5 TL, diğerinin ise 15 TL idi. Bir kere 7.5 TL'ye
satabilmeniz için ambalajı, işçilik ve nakliye maliyetini de
düşünürseniz yağı üreticiden 2.5 TL'ye almanız lazım. Öyle bir
fiyat da yok. Üreticiden en az 5- 5.5 TL'ye alıyorsunuz. O yüzden
tek kriter ucuzluk olmamalı. Taklit ve tağşiş olduğunu anlamak için
illa uzman olmak gerekmiyor."