Bakın o gece Başbakan'dan yazılı emir isteyen kimmiş!
Abone ol15 Temmuz'da Başbakan Yıldırım'ın 'Hainlerin uçaklarını vurun' talimatına yazılı emir isteyen komutanın Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu olduğu ortaya çıktı.
FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesiyle
ilgili tartışılan konulardan biri, Başbakan Binali Yıldırım'ın
darbecilerin uçaklarını 'vurun' talimatı için kendisinden yazılı
emir isteyen komutanın kim olduğu sorusuydu.
Tutuklanan Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim
Yılmaz, ifadesinde yazılı emir isteyen komutanın Hava Kuvvetleri
Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan olduğunu iddia
etmişti. Ancak, darbecilerin atama listesinde ismi Hava Kuvvetleri
Komutanı olarak geçen ve tutuklanan Demirarslan'ın o komutanın
kendisi olmadığı şeklinde ifade verdiği ortaya çıkmıştı.
HUKUKİ SORUN YAŞAMAMAK İÇİN İSTEMİŞ
Karar gazetesinde yer alan habere göre; Darbe girişiminin yaşandığı
gece, Korgeneral Mehmet Şanver'ın kızının düğününde olan ve Hava
Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın emriyle kısa süre sonra
Eskişehir'e doğru yola çıktıklarını açıklayan Eskişehir Muharip
Hava Kuvveti Komutan Yardımcısı Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu'nun
Başbakan Yıldırım'dan yazılı emir isteyen komutan olduğu ortay
çıktı. Kadıoğlu, savcılığa tanık sıfatıyla verdiği
ifadede Eskişehir'e giderken bu yetkiyi almak için Başbakan'ı
kendisinin aradığını kaydederek, bu yetkinin de H-188 angajman
kuralı yetkisinin kullanımı hakkında olduğunu
söyledi. Gelecekte hukuken bir problem yaşanmaması
düşüncesiyle tamamen art niyetsiz olarak yazılı emir talep ettiğini
belirten Kadıoğlu, daha sonra Başbakan'ın telefon görüşmesinin
kayıt altına alındığı ve sözlü olarak bu yetkiyi verdiğini
belirtmesinden sonra ise uçakların kalktığını anlattı.
"BAŞBAKAN'IN TEPKİSİNİ TELEVİZYONDAN ÖĞRENİNCE ÇOK
ÜZÜLDÜM"
15 Temmuz gecesinin
bilinmeyenlerinden biri olan o anları anlatan Kadıoğlu şunları
söyledi:
"Başbakan'ın yetkisi altında olan H-188 (Dost ve milli kaçırılmış
uçaklara düşürme amaçlı angaje olunması) angajman kuralı yetkisinin
kullanımını talep ettim. Sayın Başbakan ile yaptığım bu
görüşme sırasında, gelecekte hukuken bir problem yaşanmaması
düşüncesiyle tamamen art niyetsiz olarak herhangi bir kasıt
olmaksızın bu yetkiyi yazılı olarak istedim. Ancak bunu isterken
içinde bulunduğumuz şartlar itibariyle, o anda hukuken bir sorun
yaşamamak gibi bir düşünceyle refleks olarak söyledim. Sayın
Başbakan da telefon görüşmesinin kayıt altına alındığını, sözlü
olarak bu yetkiyi verdiğini belirtti. Ben de bunun üzerine H-188
yetkisini aldığımı emir tekrarı tarzında telefonda ifade ettim.
Sonradan Sayın Başbakan'ın bu yazılı emir talebine ilişkin
tepkisini televizyonlardan öğrenince çok üzüldüm.
"EMRİ TALEP EDEN BENİM"
Kendimi telefonda eksik ya da yanlış ifade etmiş olabileceğimi
düşündüm. Bulunduğumuz araçta telefon iletişimi çok sağlıklı
değildi. Ortam gürültülüydü. Araç içerisindeydim ve
konuşmalar zayıf duyuluyordu. Yukarıda belirttiğim gibi refleks
olarak o an için 'Yazılı emir talebi' sözlerini söyledim. Yoksa,
emri yerine getirmemek, işi sürüncemede bırakmak gibi bir düşüncem
olamaz. Emri talep eden benim. Emri talep edip ayak sürümek gibi
bir durumum olamaz. Bu tamamen içinde bulunduğumuz koşullarla
alakalıdır. Sayın Başbakan'dan takribi sabah
04:30-04:35 sıralarında yaptığım telefon görüşmesiyle bu emri
alınca derhal, 1.BHHM'yi arayarak yetki aldığımı ve uçaklara kalk
emri verilmesini istedim."