Bakanlık uyardı! Issız adam sayısı patlama yaptı!
Abone olAile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca yapılan araştırmaya göre Türkiye'de yalnız yaşayanların oranı 5 yılda yaklaşık 2 kat arttı. Yalnız yaşayanlar arasında da özellikle 'Hiç evlenmemiş, genç erkek nüfus' oranının hızla yükseldiği belirlendi.
Türkiye'de geniş aileden çekirdek aileye geçiş
yaşanırken, yalnız yaşayanların oranının artması dikkat çekti.
Yalnız yaşayanlar arasında ise hiç evlenmemiş erkek nüfus oranının
arttığı görüldü. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca 2006 ve
2011 yıllarında yapılan araştırmalar karşılaştırılarak hazırlanan
"Türkiye Aile Yapısı Araştırması", akrabalık ve komşuluk
ilişkilerine ilişkin çeşitli bulgular sunuyor.
Buna göre, Türkiye'de bireylerin büyük çoğunluğu (yüzde 74),
çekirdek aileli hanelerde yaşıyor. Bunu geniş aileli haneler takip
ediyor. Ancak 2006 ve 2011 yıllarına bakıldığında geniş aileli
hanelerin çözülmeye başladığı, yalnız yaşayanların sayısının
arttığı ortaya çıktı.
YALNIZ YAŞAYANLARIN ORANI 5 YILDA 2 KAT
ARTTI
Araştırmaya göre, yalnız yaşayanların oranında beş yılda neredeyse
iki kat artış yaşandı. 2006'da yüzde 2.7 olan yalnız yaşayanların
oranı, 2011'de yüzde 4.7'lere yükseldi. Karadeniz Bölgesi'nde
yalnız yaşayan kişi sayısında önemli artış görülürken, Batı Marmara
Bölgesi'nde evdeki akrabalar azalırken, yalnız yaşayanların oranı
Türkiye ortalamasından iki kat daha fazla yükselerek yüzde 10'a
çıktı.
Yalnız yaşayanlar arasında özellikle erkek nüfusun önemli bir orana
ulaştığı da ortaya çıktı. 2006'da kentlerde yalnız yaşayan
erkeklerin yüzde 55'i lise ve daha üstü eğitim görürken, 2011'de bu
oran yüzde 68'e ulaştı. Araştırmada, erkekler arasında yalnız
yaşamanın zorunluluklardan çok, bir yaşam biçimi haline dönüştüğü
değerlendirmesinde bulunuldu.
Yalnız yaşayan erkeklerin çoğunluğunun hiç evlenmeyen ve genç nüfus
olduğu (18-44 yaş) belirlendi. 2006'da bu yaş grubundaki yalnız
erkeklerin oranı yüzde 48 iken, 2011'de bu oran yüzde 60'a ulaştı.
2006 yılında yalnız yaşayanlar arasında en çok kadın ve dul olanlar
varken (yüzde 70), bu oran 2011'de yüzde 57'ye düştü. 2011'de
yalnız yaşayan kadınlar arasında yaşlıların oranının daha da
artarak yüzde 62'ye ulaştığı ortaya çıktı.
EVDEKİ AKRABA ORANI
DÜŞTÜ
Araştırmada, hanelerde çekirdek aile üyelerine ek olarak bulunan
akrabalarla ilgili de bulgular yer aldı. 2006 yılında 18 yaş ve
üstündeki bireylerin yüzde 9'u geniş aile içinde yaşayan akrabalar
iken, 2011'de bu oran yüzde 6'ya düştü. 2006'da kırsal kesimde daha
fazla birey hanede akraba statüsündeyken, 2011'e gelindiğinde artık
hanede akraba statüsünde olanların çoğunluğunun kentsel kesimde
yaşandığı ortaya çıktı.
Her iki yılda da evdeki yaşlı akrabaların oranının toplam nüfustaki
yaşlı oranından daha yüksek olduğu tespit edildi.
En çok eşi ölen, boşanan ya da ayrı yaşayan bireylerin
akrabalarının yanında kaldığı belirlenirken, evdeki akrabaların en
az beşte birinin daha önce evlendiği ortaya çıktı.
2006'da Karadeniz Bölgesi'nde yüzde 10'un üstüne çıkan evdeki
akraba oranının, 2011'de yine aynı bölgelerde hızla aşağılara
çekildiği görüldü.
Buna karşılık 2006'da Güneydoğu Anadolu'da, Orta Anadolu'da
yüksekçe olan evdeki akrabaların oranı, 2011'de az da olsa bir
düşüş yaşadı. Evdeki akraba oranlarının arttığı tek bölge Akdeniz
Bölgesi olarak tespit edildi.
YAŞLANDIKÇA AKRABALARDAN
UZAKLAŞILIYOR
Bireylerin akrabalarıyla ilişkilerinin de araştırıldığı çalışmaya
göre, 2006-2011 arasında aynı yerleşmede oturan akrabaların
azaldığı, başka yerleşmelerde oturanların arttığı görüldü.
Bireylerin çoğunlukla anne-baba ya da kayınvalide-kayınpederi ile
aynı binada oturduğu da belirlendi.
Zamanla en çok büyükanne-büyükbaba, amca, dayı, teyze, hala gibi
görece uzak akrabalardan biraz daha uzaklaşıldığı tespit
edildi.
Bireylerin en sık çocuklarıyla, anne ve babalarıyla yüz yüze
görüştüğü belirlenirken, 2011 yılında çocuklarla sık görüşme 45
yaşlarına kadar çok yoğun iken, bu yaşlardan sonra görüşme
sıklığının azaldığı ortaya çıktı.
Bireyler komşularıyla akrabalarıyla olduğundan daha sık
görüştüklerini ifade ederken, akrabalarda olduğunun aksine bu
ilişkilerin yaş ilerledikçe azalmadığı belirlendi.